Bölüm 24 - Teklif

Start bij het begin
                                    

'Çok seviyorsun İstanbul'u.'

'Ben burada söken bir şafağım kedi göz, insan doğduğu toprağı sevmez mi?'

'Ama sen bildiğin aşk yaşıyorsun.' Doğa adamın aklını dağıtmak istercesine hem konuşup hem kıkırdadığında Tibet gülerek bakmıştı her milimini ezbere bildiği yüze.

'Bırakta aşık olayım. Bir yanda Galata bir yanda Anemon.' Tibet eliyle Galata'nın olduğu tarafı işaret ettikten sonra bakışlarıyla da Doğa'yı işaret ederek mırıldandığında iyice derin sularına dalmıştı yeşilinde boğulduğu harelere.

'Anemon ne?' boğulduğu harelerden bakışlarını açılan trafikle çekip ilk önce arabayı hareket ettirmiş daha sonra da dudaklarını ıslatarak cümleye girmek için derin bir nefes almıştı.

'Ölümlü Adonis ile aşk tanrıçası Afrodit birbirlerine aşıklarmış. Ancak Adonis bir gün avlanırken, Afrodit'in eski sevgilisi olan ve bir ölümlüye olan aşkından dolayı Afrodit'i kıskanan, savaş tanrısı Ares onu ormanda vurmuş. Afrodit yetişine kadar Adonis ölür ve Afrodit bir törenle sevgilisinin vücudunu kokular ile ovar, onu ölüler diyarına götürmek üzere kucaklar, bu sırada Adonis'in kan damlaları ile kokular birbirine karışır ve toprağa düşerek birer çiçeğe dönüşürlermiş. Bu çiçeğe Adonis ile Afroditin aşkı anısına Anemon denir, diğer ismi ise Manisa Lalesidir. Hal böyle olunca sen ölü bir aşkın muhteşem kokulu anısı oluyorsun. Baştan beri benim için Anemon'dun çünkü bize inancım olsa da bu sevdanın bir ceset olarak kalacağına inanmıştım ben.' Tibet yorumunu da katarak mırıldandığında Doğa yüzünü koltuğa yaslayarak adamı izlemeye koyulmuştu. Derin bir nefesle kızın parmakları arasına parmaklarını geçirerek sıkıca tuttuğu elle can buldu adam. Zaten insan yüreğine verince her bakış hayat olmaz mıydı ona. Elbet olurdu, hatta öylesine olurdu ki Tibet gibi yaşadığı her şeye rağmen karanlık kapıların kapılarını kapatarak kör karanlıktaki şafağa döndürürdü yüzünü.

Arabayı toprak alana park ederek aşağı indiklerinde Tibet bakışlarını terasa çevirip Işık'ın aydınlatma fasıllarıyla uğraştığını fark edince gülümseyerek yanına ilerlediği kızın elini tekrar avucu içine almıştı

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.

Arabayı toprak alana park ederek aşağı indiklerinde Tibet bakışlarını terasa çevirip Işık'ın aydınlatma fasıllarıyla uğraştığını fark edince gülümseyerek yanına ilerlediği kızın elini tekrar avucu içine almıştı.

'Işıklandırma bitmek üzere sanırım.'

'Güzel görünüyor.' sakince başını sallayarak eve doğru ilerlediklerinde kapıdaki takılı anahtarı çevirip içeri girmişlerdi. Üzerlerindeki çeketleri bir kenara bırakarak merdivenleri çıkmaya başladıklarında ulaştıkları teras katındaki ambiansda yüzlerindeki gülüşün kuvvetlenmesini sağladı.

'Hoşgeldiniz amca.' Alaz yüzündeki fırlama gülüşüyle seslendiğinde Tibet kaşlarını yalandan çatarak başını sallamıştı. Amca lafına da dayı lafına da alışamamıştı ama Allah'dan çocuklar sadece kendi aralarında iken kullanıyorlardı iki hitabı da.

'Kuzi' Işık anında üç basamaklı merdivenden inerek yanlarına gelmiş ilk önce Tibet'i daha sonra Doğa'yı öperek adamın boştaki kolunu omuzuna çekmişti.

Karanlığın Şafağı |Şafak Serisi|Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu