Bölüm 4 - Pazarın Ruhu

Start from the beginning
                                    

''Aa..öyle mi...''

Jongin ani bir hareketle kendisine yaklaştı. Telefonunu cebinden çıkarıyordu.

''Numaranı alayım. Şimdi gitmem gerekiyor. Ödev sayfalarını falan konuşuruz.''

Sehun afalladı ve ellerini önünde birleşti. Utana utana numarasını söyledi. Jongin kaydederken de yukardan -boyu ondan uzun olduğu için- birbirine karışmış koyu kumral saçlara baktı. Jongin telefonunu cebine koydu ve Sehun'a gülümseyerek baktı.

''Sonra görüşürüz'' diyip iki kez Sehun'un omzunu pat patladı. Sonra da dosyasını alıp sınıftan çıktı. Gözleriyle Jongin'i takip etti ve kapıda dikilen öbür esmeri gördü. Tao'yu. Şaşkınca Sehun'a bakıyordu. Sınıfa yavaş adımlarla girdi ve ifadelerini düzeltmeye çalıştı. Çünkü daha sınıfta bir sürü kişi vardı.

''Her şeyi anlatıyorsun...hemen...ne oldu?''

Sehun derin bir nefes aldı ve ellerini yüzüne kapadı. Kaşlarını parmak uçlarıyla ovaladı. Ellerini yüzünden çektiğinde yüzü hafif kızarmıştı.

''Ödev partneri olduk...lanet ya...''

Tao dirseğini çilli çocuğun karnına resmen batırdı. Sehun iki büklüm olup karnını ovdu.

''İyi ya işte,konuşmuş olacaksınız ohabukim-''

Esmer çocuk Tao konuşurken aslında pencerenin önünde sırtını dönmüş telefonla konuşan uzun boylu çocuğu inceliyordu. Çocuk önüne dönüp koluna klasik,toffee rengi ofis tipi çantasını geçirdi ve Tao cümlelerinin devamını getiremedi.

Uzun bir boy,sarı ve yandan ayrılıp arkaya yatırılmış gür saçlar, çerçeveli gözlükler. Bakışlarını aşağı indirdi ve bakmaktan hiç çekinmedi.

Vücuduna oturan beyaz bir gömlek ve koyu mavi bir kot. Ayağında da açık kahve george hogg vardı. (ah bu george hogglar ilkokul-ortaokul trajedimdir benim,yıllarca giydim.) Çocuk yürüyerek yanlarından geçti ve Tao sanki o an sınıfa güzel bir koku yayıldığını hissetti. Cezbedici bir erkek parfümü.

Çocuğun kapıdan çıktığını gördüğünde sorusunu yineledi.

''Bu çocuk kim?''

Ağzının suyu akacaktı.

Sehun kıkırdadı.

''O yenecek bir şey değil. Ve ismi Kris. Bir ismi daha var sanırım. ''

Tao gözlerini büyütüyordu.

''Bu çocuk 4 yıldır buradaydı ve ben daha yeni mi fark ettim?''

Sehun kıkırdamaya devam ediyordu. Tao'nun klasik giyimli, ciddi erkeklerden hoşlacağını hiç tahmin edemezdi.

''Hayır hayır. Bu sene transfer oldu. Yatay geçiş mi ne yapmış. Üstelik yapması mümkün değilken yapabilmiş sanırım. Zengin birisi gibi...torpillidir kesin. Ama dersleri çok iyi.''

Tao'nun ağzının suyu sınıfı bir havuza çevirebilirdi.

Ve içinde boğulabilirlerdi.

''Vay anasını...çok taştı lan. Ben gidip birazcık takip ediyorum.''

Sehun'u beklemeden sınıf kapısına koşturdu ve Sehun arkasından ''Beni de beklesene'' diye bağırdı. Sonra da çantasını alıp koşturdu. Sınıftakilerin tuhaf bakışlarını umursamadı.

Bahçeye çıktıklarında Kris'in pahalı,siyah bir arabaya bindiğini gördüler. Kapısını onun için şoför açmıştı. Araba bir anda gözden kayboldu.

''Havasından anlamam lazımdı...zengin piç...ama çok yakışıklı.''

Tao merdivenlerden hızlıca inerken - sanki arabanın peşine düşecek gibiydi- ''Onu koynuma alacağım'' dedi ve Sehun bir anda Tao'nun bileğini kavradı.

Scent Of A Man (HANHUN) - 남자의 향기Where stories live. Discover now