Bölüm 4 - Üç Dilek Hakkı

711 52 14
                                    

Güneş usulca dağların arkasından çıkmaya başlamış ve  gecenin soğuğu yerini tatlı bir serinlikte esen meltemlere bırakmıştı . Havada yağmur yağdıktan sonra oluşan o iç ferahlatıcı toprak kokusu oluşmuş , arka bahçenin her tarafını boylu boyunca kaplayan çimler ve her renkte olan güzel çiçeklerin yaprakları hafifçe nemlenmişti . Anlaşılan o ki güneş doğmadan önce gökyüzü aşığı olduğu yeryüzüne bir iki damla gözyaşını göndermişti .

Sabahın ilk saatleriyle birlikte kuşlar gözlerini açmış ve  uyandıkları andan itibaren o etkileyici sesleriyle şarkılar söylerek güzel bir günü karşılıyolardı . Diğer bir tarafta arılar da yeni bir iş güne gözlerini açmışlar, rengarenk çiçeklerden polenleri toplarken sevinçle vızıldıyorlardı . Vızıldama sesleri kuşların şarkılarıyla birleşiyordu . Kuşlar adeta bir solist iken , arılar ise orkestra görevini görüyorlardı . Ortaya çıkan bu yeni ezgi insanı mest ediyordu .

Arılar ile kuşlar yeni ezgilerine devam ederlerken devasa büyüklükte bir çınar ağacına sırtını dayamış ,  meditasyon yapan genç bir adam bu insanı  eli değmemiş gibi gözüken dokuyu bozuyordu .

Genç adamın gözleri kapalı olmasına rağmen oldukça çarpıcı bir yüzü olduğu belliydi . Güneşin insanın içini ısıtan o ilk göz kırpmaları belli ki genç adamı rahatsız ediyordu . Ayçiçeği kadar sarı olan kirpiklerinin etrafını sardığı göz kapakları rahatsızlık duygusuyla hafifçe aralanmış ve gözlerini acıtan güneşe kaşlarını çatar bir bir bakış atmıştı .

Gözleri güneşe alışırken  yavaş yavaş gözlerini tamamen açmıştı . Bir eşekten bile daha güzel olan amber rengi gözleriyle zamanın nasıl geçtiğini anlamamış bir şekilde çevreyi inceliyordu .

Amber rengi olan gözlerini açmasıyla daha da güzel olamaz dediğiniz bu genç adam daha da güzelleşmişti . Mermer gibi olan beyaz yüzünde hiç bir kusur yoktu . Küçük bir burnu vardı . Hafif köşeli olan yüzünü çevreleyen altın sarısı saçları güneş ışınlarıyla daha bir sarılaşmış , parlamıştı . Adamın yüzü yetenekli bir heykeltraşın elinden çıkmış bir şaheser kadar kuzursuzdu .

Uzun zamandır meditasyon yapan Jurian ın bacaklarına kramp girmişti . Kendi başına kalkamayacağını anlayan Jurian devasa çınar ağacından destek almış ve bu şekilde ayağa kalkmayı başarmıştı . Kramp giren bacaklarını rahatlatmak amacıyla bazı hareketleri yavaş yavaş yapmaya başlamış bacakları düzeldikçe hızlanmıştı . Hareketleri yaptıkça kasılan kasları rahatlamıştı .

İşte tam bu sırada boynunda asılı bulunan siyahtan bile daha koyu olan yüzük bedeninde korkunç bir acıya neden olmuştu . Acıyla birlikte dişlerini sıkarak ve yaptığı hareketleri keserek yere diz çökmüştü . Toy yüzü acıyla birlikte kasılmış , alnından  boncuk boncuk terler akmaya başlamıştı . Bir kaç saniyede bedenini tamamemen eli geçiren acı , bir anda ortaya çıktığı gibi bir anda kaybolmuştu .

Hiç bir şey anlamayan Jurian yine çınar ağacından destek alarak ayağa kalkmıştı . Bu olayın hemen arkasından ise aslan kükremesini andıracak kadar kuvvetli bir ses duyulmuştu . Bu sesle tedirgin olan Jurian amber rengi her bir detayı yakalayan gözleriyle arka bahçenin her bir noktasını dikkatle inceliyordu .

Yanında olan insanın bile duyamayacığı bir sesle mırıldanmış ve " Bu güçte bir ses çıkartacak olan canlı kim bilir ne kadar korkutucudur  " demişti .

Bu olay olurken 2 - 3 saniye önce gerçekleşen olayı tamamen unutmuştu . Bir kaç saniye daha düşünen Jurian bu sesin kükremeden çok bir esneme sesine benzediğine kanaat getirmişti .

Jurian ın kafasında bin bir türlü tilki dolanırken görmüş geçirmiş oldğu belli olan bir ses " Ohhh , sonunda uyanabildim  " demişti .

Sesin ilk nereden geldiğini anlamamış olan Jurian , hemen sonra bu sesin beyninde yankılandığını anlamıştı . İlk bir kaç saniye şaşıran Jurian ın amber rengi gözleri adeta iki kahverengi yumurta gibi büyümüş , neredeyse göz çukurlarından fırlayacak duruma gelmişti .

Kendini kontrol altına aldıktan sonra her ne kadar bu kişinin kim veya ne olduğunu oldukça merak etsede tedbirli davranmada karar almış ve " Kimsin sen ? " diye erkek olduğı belli olan sese bir soru sormuştu .
Adam ise derinden gelen kıkırtıyla gülmüş ve " Birine ilk kim olduğunu sormadan önce kendini tanıtmalısın evlat "  demişti .

Bu sözlerden sonra yine şaşıran Jurian ın şaşırma süresi gitgide azalıyordu . Ardından adamın kim olduğunu bilmediği için , saygılı davranmaya karar vermişt ve saygılı bir ses tonuyla söze başlamıştı . " Özür dilerim , efendim . Ben Aalin Klanın şu anki Klan Lideri olan Mehr Aalin in en büyük oğlu ve tek çocuğuyum . İsmim ise Jurian Aalis , memnun oldum efendim . "

Jurian ın kafasında konuşan adam , Jurian ın kendini kontrolünden , saygılı ve akıllı  olmasından oldukça etkilenmişti . Ayrıca can borcu olan Alcides Aalis in soyundan gelen biri olduğunu duyduktan sonra bu genci öğrencisi olarak almaya karar vermişti .

Bir kaç saniye boyunca hiç bir ses duyulmamıştı . Ardından Jurian ın boynunda olan yüzüğün içinden sis benzeri bir şey ortaya çıkımaya başlamıştı . Sis tamamen ortaya çıktıktan sonra , hafifçe şekillenmeye başlamış ve 1.80 santimetre boylarında bir erkeğin vücudu ortaya çıkmıştı . Bir kaç dakika içinde yüzüyle birlikte bütün vücudu tamamlanmış ama adamın vücudu tamamen maddeselleşmemiş yarı saydam bir şekilde kalmıştı .

Adam 30 larının sonunda olmasına rağmen yüzünde en ufak bir kırışıklık yoktu ve yüzü sağlıklı bir pembelikle parlıyordu . Kaşından başlayarak saçına kadar uzanan yarayla ve yamuk duran kırık burnuyla birlikte adam yakışıklı bir görüntüye sahip olmasa da oldukça karizmatik olduğu su götürmez  bir gerçekti .Yaralı yüzünü çevreleyen yer yer grileşmiş uzun saçlara sahipti . Yüzüne bakıldığında kuşkusuz en  dikkat çeken şey ise gümüşi gri gözleriydi . İşte bu gözlerle alıcağı malı inceleyen bir müşteri edasıyla Jurian a bakıyordu .

Jurian ise olanları gördükten sonra şaşırmaya bile şaşırmış vaziyette kaskatı kalmıştı . Gördüğü bu adamı , küçük iken bir masalda okuduğu 3 dilekten birini gerçekleştiren bir cin olabileceğini  bir an aklından geçirmemiş değildi . Ama sonra bu düşünce yaşadığı olaydan bile daha mantıksız gelmişti .

Adam hiç beklemediği anda söze başlamıştı . " Benim ismim ise Lindon Synder  ve senin bundan sonra ki ustanım . Yaşım seni yanıltmasın göründüğümden çok daha yaşlıyımdır . Ayrıca ben de seninle tanıştığıma memnun oldum küçüğüm "

****************************

Yazar Notu : Her ne kadar hasta olsam ve yataktan çıkamayacak kadar kötü olsam da sözümü tuttum . Bölümü hasta bir şekilde yazdığım için bazı yerlerde hata yapmış olabilirim ve bölüm biraz kısa olmuş olabilir . Bunun için öncelikle özür dilerim ama hasta halimle ancak bu kadar yazabildim  . Hasta olmamaya dikkat edin ve kendinize iyi bakın .

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 09, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İterumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin