'' Hepsini atıcak mısın? '' dedi şaşkın ifadeyle. Büyükdedesini hiç görmemişti. Kendisine sadece genç yaşta kalp krizinden öldüğü söylenmişti. Sadece resimlerden tanımıştı. Büyükannesi de o zamandan beri evlenmemişti. Raflarla işi bitince eski eşyaları , kutuları ve resimleri  hem siliyor hem dikkatlice yerlerine diziyordu.  '' Evet. Bazı şeyleri yenilemenin zamanı geldi sanırım. Ayrıca biraz fazla yer kaplıyorlar. Bende senin gelmeni bekledim. Belki beğendiğin bir şey olur. Yukarıdaki ilk kapı. ''dedi. Matt ayağa güçlükle kalkıp merdivenlere doğru adımlar attı. Koltuk çok rahat olduğundan kalkmayı canı hiç istememişti. Merdivenleri teker teker çıkıyordu. Her bir basamağı çıkınca tahtalardan cırtlak bir ses geliyordu. Her yer çürümüştü. Ama sonuçta büyükannesi yalnız ama mutlu bir hayat sürdüğünden emindi. Aşşağıdan yüksek sesle '' Aç mısın? Atıştıracak bir şeyler getirmemi istermisin? '' 

Matt merdivenden bir kaç basamak inip , korkuluktan destek alarak biraz sarkıp büyükkannesine '' Çok fazla aç değilim. Gelmeden önce atıştırmıştım. '' dedi gülümseyerek. Merdivenleri ikişerli çıkarak kapıya geldi. Kapının demir kulpunu hafifçe aşşağıya çekti. Kapı büyük gıcırtıyla açılarak odanın etrafına baktı. Odaya uzun bir süre girilmemiş gibiydi. Her yer toz içinde kalmış , oda havasız kalmıştı. Odaya biraz ışık girmesi için odanın perdelerini iki yana çekip camı açtı. Camın biraz ötesinde eski ve tahtadan yapılma bir yatak mevcutttu. Bir diğer tarafta ise duvarını alabildiğine bir kitaplık vardı. Büyük ve eski kitaplar tüm rafları kaplamışlardı. Oda küçük olduğu için bu kadar eşya olmasına rağmen odada bir çok eşya var gibi anlaşılıyordu. Yatağın üzerine yavaşça oturdu. En azından bir kaç hafta idare edebilirdi. Kapı bir kaç kez tıklandı ve büyükannesi odaya girdi. '' Uzun zaman olmuş bu odaya girmeyeli. '' gülümseyerek ellerini tozlu raflarda gezindirdi ve ekledi '' Sana yardım etmeye geldim. Şimdi şu yatağın çarşaflarını değiştirelim. '' Matt karşı çıktı. '' Yorulmuşsundur sen. Ben hallederim. '' Büyükkannesi yapmacık bir sinirle '' Bana yaşlı demeye mi getiriyorsun? Tabi ki de demezsin şimdi kalkta bana biraz yardımcı ol! '' dedi. Yaşı 60larda olmasına rağmen dinamik bir kadındı büyükannesi. Yüzünde küçük bir gülümsemeyle yataktan kalkıp yatağın çarşaflarını dağınık bir biçimde toplayıp yere attı. Bazanın bir ucundan kaldırdı ve iki eliyle sarılır gibi tutup duvara yasladı. Ve o an bir şey farketti. Bazanın altında küçük eski ve yıpranmış bir defter duruyordu. Rengi sarıydı ama defter yıprandığı için tam sarı denmesi güçtü. Arkasına bakıp deftere uzandı. Büyükannesi raflardaki kitapları aşşağıya teker teker indirdiği için fark etmedi. Hemen alıp içine baktı. İçinde uzun uzun yazılar yazıyordu. bazı sayfaları , yıprandığı için yazıları silinmişti. Ama biraz dikkatli bakılınca ne yazdığı anlaşılırdı. İçinde bazı çizimler vardı. Sanırım bunu büyükbabası çizmişti. Defteri alıp hırkasının cebine koydu. Odayı düzene soktuktan sonra içine daha ayrıntılı bakması gerektiğini söylüyordu içindeki bir his...


...

Nihayet odanın temizliği bitmişti. Matt genelde annesinin zoruyla odasını toplardı. Küçük tahtadan yapılma, üzerinde çiçekli bir masa örtüsünün üzerinde yemeklerini yiyorlardı. Yemekte büyükannesi köfte yapmıştı. 

'' Okul nasıl gidiyor? '' 

Ağzındaki lokmayı güçlükle yutarak '' Her zaman ki gibi iyi gidiyor işde. '' Tabağındaki son köfteyi de ağzına atıp '' Ben yatıyorum , bugün biraz yorucu geçti. '' dedi gülümseyerek. Masadaki tabağı alıp mutfağa götürdü. Yanağına küçük bir öpücük kondurarak merdivenlerden ikişer ikişer çıkarak gıcırdamasını önemsemeden odasının kapısına doğru geldi. Kapının kulpunu hızlıca açıp kapıyı yavaşça kapattı. Cebinde ki not defterini çıkarıp yatağın üzerine bağdaç kurarak oturdu. Defteri özenle açarak içini karıştırmaya başladı. Rastgele bir sayfayı açarak okumaya başladı.

10/06/19??

Dün gece gittiğim gölün aynı yerde olmadığını görünce deli olduğumu düşündüm. Ama hayır! Bu gerçek bundan eminim...


-

Matt ilk başta bunun bir çeşit şaka amaçlı olduğunu düşündü. Ortasından tekrar rastgele bir sayfa açıp okumaya devam etti. Tarihleri belli olmuyordu ama tarihler çok da lazım değildi. 

18/06/1???

Bu sabah tekrar aynı göle gittim. Haklıydım. Orada bir göl var! Ama... ama bazen kayboluyor. Belkide belli zamanlarda kayboluyordur kim bilir... Ve o gölde bir şeylerin saklı olduğuna adım gibi eminim. Çünkü bu sabah göle gittiğimde suyun yüzeyinde bir süliet belirdi. Evet belki kafamda kuruyorumdur. Ama çok canlı pigmentlere sahipti ve büyüktü...


-

Matt bunun saçma olduğunu düşünüyordu. Saçmalıktı... Ama zihninin en ücra köşesindeki bir ses ' Devam et... Oku! ' diye bas bas bağırıyordu. Sayfaları karıştırırken birden bir kağıt düştü dizlerinin üzerine. Defteri yanına koyup kağıdı nazikçe açtı. Kağıda bir kayanın üzerinde oturan bir denizkızı çizilmişti.

Bunun gerçekten bir saçmalık olduğu fikri zihnindeki hakimiyetini kazanıyordu

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

Bunun gerçekten bir saçmalık olduğu fikri zihnindeki hakimiyetini kazanıyordu. Resmi katlayıp sayfanın içine koydu ve defteri sert bir şekilde kapatıp hızla yatağının altına koydu. Çarşafı açıp yatağın üzerine sert bir şekilde uzandı. Üzerine çarşafı çekip gözlerini sım sıkı kapattı. Ama içinde bir şeylerin yanlış gittiği hissiyatına kapıldı. Yataktan kalkıp bazayı kaldırdı ve defteri tekrar aldı. Ne yapıyordu ki böyle? Kitabın içini tekrar karıştırmaya başladı sayfanın iki yerini de kaplayan bir haritaya rast geldi. Bu göl ormanın içinde bir yerlerdeydi. İçini yiyip bitiren bu hissi susturmak için tek yol ; Yarın sabah gidip o gölü bulmak olacaktı...





*Okuduğunuz için teşekkürlerr ^.^ Devamı gelecek...



Melez KoruyucuDonde viven las historias. Descúbrelo ahora