S.V.-9

911 131 21
                                    

Multi:volkan

Ege'den

Lanet olası merakım onları izlemek için beni sinsice dürtmeye devam ediyordu. Tabiki o kazandı. Yine.

Çalıların arkasına oturup heryerime batan dikenleri umursamamaya çalıştım. Sadece konuşuyorlardı. Hadi öp artık kızı diye söylenmekten sıkılmıştım. Zamanla dik dik bana bakan tavşan dahada ilgimi çekmeye başladı.

"Ne var? İki büklüm olsamda hala yakışıklıyım en azından!"

Fısıldamış olmama rağmen hızla yanımdan uzaklaştı. O sırada ayağa kalktıklarını gördüm. Savaş -adını nerden bildiğimi bilmediğin çocuk- Derin'e yaklaşmıştı. Ve olması muhtemel şeyler hiçte izlemek istediğim türden değildi.

Adımlarımı yavaşça geriye doğru atarken sivrilmiş dişlerini yeni farkettim. Kızın yüzündeki korkuda görülmeye değerdi. Kesin bayılacaktı. Ve yine haklıydım. Aynı tedirginlik ifadesi bu sefer Savaş'a geçmişti. Ve beklediğimdende hızlı şekilde kızı kucağına aldı. Bu kadarı yeterli diyerek arkama dönüp yürümeye başladım. O kızda bir tuhaflık olduğunu biliyordum. Ve çoğu şeyi öğrenmek için bolca zamanım olacaktı.

* * *

Gözlerime vuran ışıkla hafifçe kirpiklerimi araladım. Yanımdaki kıkırdama sesi tanıdık gelmişti. Her ne kadar görmek istemesemde o tarafa doğru baktım.

"Bu-bu kadar k-korkacağını hiç düşünmemiştim." Gülmekten konuşamayan o siyah saçlı çocuğa atabildiğim en kötü bakışları attım.

"Çık git odamdan!" parmağımla öncekinden farklı gelen kapıyı işaret ettim.

"Hangi senin odan?" Demesiyle etrafıma bakınmaya başladım. Evet bu ağır erkek parfümü kokusunu açıklıyordu. Derin bir of çekip kapıya yöneldim. Kapı kolunu indirmek için son gücümle üstüne abanmam gerekmişti. Her ne kadar çaktırmamaya çalışsamda arkamdaki gülme sesi başarısız olduğumu gösteriyordu.

* * *

Yatağın üzerine bıraktım kendimi. Belki duş almak iyi gelirdi ama kolumu dahi kaldırmak istemiyordum. Bir klozet ve düşecekmiş gibi duran duş başlığından başka bir şeyin olmamasınında payı vardı tabi.

Duşa girip tüm negatif enerjisini sularla akıtan lanet kitap karakterlerini birkez daha kıskandım. Heryerin beyaz ve parlak olması aklıma gelecekte geçen korku filmlerini getiriyordu, ve hala fayansın üzerindeki ufak çatlaktan zehirli bir böcek çıkmasını bekliyordum. Hayır tam olarak delirmemiştim, henüz.

Sonunda durulanıp çıktım. Kendimi fazlasıyla gergin hissediyordum. Ve uykulu. Evet saatin sabah 4 olduğunu yeni farketmiştim. Harika. Saatlerce başımda bekleyip gülmüştü.

Yatakta kıvranıp uyumaya çalışıyordum. İki kez kitabı yüzüme düşürüp yerini kaybettikten sonra okumayı, koyunlardan biri bir vampir tarafından ısırıldıktan sonrada koyun saymayı bırakmıştım.

* * *

Alarm sesini duyar duymaz söylenmeye başladım. Sorun uyanmak değil koyun gibi etrafta dolanacak olmaktı. Ve beceriksizce attığım oklar yüzünden rezil olacaktım sanırım.

Derse yine geç kalacağımı farkettiğimde hiç olmadığım kadar hızlı hazırlanıp kapıya doğru koştum.

Öğretmenden saniyeler önce yetişebilmiştim. Nefes nefese etrafıma bakınmaya başladım. Gözüm Ege'de takılmıştı.

"Evet bende burdaydım, ve evet yeni farkettin."

"Ha-hayır, farkettim tabiki." Haklıydı, yeni farketmiştim. Ve konuştuğum herkesin bir şeyler bilmesi ürkütmeye başlamıştı.

"Hayır farketmedin, herneyse. Sahi, nasıl burada kalabiliyorsun?" ne demek istediğini soracakken arkamdan gelen ses engel oldu.

"Yürüyün!" önceki derslerdede olduğu gibi iliklerime kadar titredim. Diğerleri direk yürümeye başlasada hala şokun etkisiyle tip tip öğretmene bakıyordum.

Nedenini bilmesemde sessizce "tamam" diyip yürümeye başladım. Arada göz ucuyla dönüp bakıyordum. Soğuk tavırları ve bedeniyle vampir tanımına bütünüyle uyuyordu. Hatta bazen ürkmeme yol açıyordu.

Göz göze geldiğimizde başımı öne eğip adımlarımı hızlandırdım. Oraya varana kadar hiç görmediğim kadar yaprak görmüştüm.

Geldiğimizde arkamızdan seslendi:

"Serbestsiniz!" arkama dönüp baktığımda bu sefer gözlerimi kaçırmadım. "Sen hariç" demesi içimdeki korkunun tetiklenmesine yol açmıştı. İstemesemde. İçimden sebebini sormak geldi ama bunun için fazla korkaktım sanırım.

"Peşimden gel."

Aramızda mesafe bırakarak arkasından yürümeye başladım. Kalbim yerinden çıkmak istercesine hızlı atıyordu. Bir taraftan kaçıp güvenli bir yere gitmek istesemde ne yapacağını merak ediyordum. İlk seçenek mümkün değildi zaten.

"Ne kadar daha gideceğiz?" dedim içimde tutamayarak. Geldiğimiz tarafa doğru baktı. Kaşları çatılmıştı. Yaklaşacağını anladığım an geri adım atmaya başladım. Sinirli bakışlarla üzerime doğru geliyordu. Arkamdaki ağaca çarptığımda bir an önce bitmesini dileyerek olduğum yerde bekledim. Hala yavaş adımlar atıyordu. Acele etsene be adam diye bağırmak isteyen manyak tarafımı susturmaya çalışıyordum. Aramızda neredeyse santimler kalmışken durdu.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" dedi fısıldayarak.

"N-ne?" ellerim gittikçe dahada kavrıyordu ağacı.

"Savaş'a yardım ederek ne yaptığını sanıyorsun!" öncekinin aksine sesi daha sert ve gür çıkmıştı.

"Ben ona yardım felan etmedim."

"Yerinde olsam doğruları söylerdim, yoksa aksi senin için iyi olmaz."

Dediklerinden sonra dahada titremeye başladım. Gitgide nefeslerim hızlanıyordum.

"Yapmadığım bir şey için suçluyorsun, artık okula gitmek istiyorum." sesim titresede kesin konuşmuştum.

Ufak bir kahkaha attıktan sonra eski haline dönüp sol elini ağacın üzerine dayadı. Yana doğru ilerleyecekken diğer elinide belime doladı. Başını eğip kulağıma fısıldadı.

"Kaçmayı denesene."


Sahte Vampir (Vampir Okulunda Tek İnsan)Where stories live. Discover now