Bölüm 23 - Bir Kürek Toprak

En başından başla
                                    

Sevda vazgeçilmesi mümkün kılınmayan, hem bitmesi istenilen hem de sonsuza dek sürmesi dilenen en güzel duyguydu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sevda vazgeçilmesi mümkün kılınmayan, hem bitmesi istenilen hem de sonsuza dek sürmesi dilenen en güzel duyguydu. Son bir yutkunuşun ardından bir türlü geçmek bilmeyen huzursuzluktu. İnsan kaçıp gitmek istediği diyarları düşünürken bile sevdiğinin yüreğinde bir saltanat kurardı. Belki yıkılır, belki kalır diyerek korka korka sırt dönüp sonra titreyen eli ayağıyla zor aki adımlarıyla geri dönmekti. Belki de en büyük emekti sevdada boğulabilmek ve boğulduğu o derin koyda yaşamını sürdürebilmek.

Balık misali insanoğlu da söz konusu yürekse solungaç edinirdi bir çift. Kimisi gırtlağına dizilen her nefesi içine ata ata solungaçlarıyla ölümden kurtulurdu, kimisi o solungaçları tıkayarak içine akıtırdı sonu gelmeyen göz yaşlarını. Ama bir insanı en çabuk sevda katlederdi, tıpkı bir avcının bir kuşu öldürdükten sonra 'vah' demesi gibiydi sevenin hali de sevilenin durumu da.

Gecenin geç saatleri soluk bulduğunda dört bedende yayılıvermişti şöminenin karşısına. Tibet bacakları arasına yerleşip göğsünü başına yaslamış Doğa'nın sessizliğine içten içe sayar söverken Evrim kendine çektiği dizlerinin uyuşmasını dahi önemsemeden elindeki demir çubuğu ateşte sürüklüyordu. Ki Güneş aldığı şarap şişesini servis ederken Tibet'in çalan telefonu Doğa'nın içine huzursuzluğu buyur etmişti. Adam hafifce bedenini kaldırıp arka cebindeki telefonu çıkardığında ekrandaki Kader yazısına kırık bir tebessüm bahşetmişti.

'Efendim Kader.' kız ismi duyar duymaz kaşlarını çatarak Tibet' döndüğünde onun yüzündeki sabitliği de anlamaya çalışırcasına incelemeye başladı.

'Anladım, bak ben şuan dağ evindeyim, yarın sabah zaten cenaze için geleceğim, Liva yıkanmadan önce ayarlayacağım. Söz verdim, gösterceğim merak etmesin.'

'Tamam, ben arayınca çıkarsınız siz de evden. Kurul binasına gelin, naaşı oradan alırız. Hadi iyi geceler.' Tibet telefonunu kapattığında Doğa2nın sert bakışlarını görerek derin bir nefes almıştı.

'Liva'nın, yani kaybettiğim arkadaşımın karısının yanında bir arkadaş var. Kadın kocasını görmek istedi haliyle, bende söz verdim. Sormak için aramışlar.'

'Bende gelebilir miyim yarın?' Doğa mırıldanarak adamın gözlerinin içine bakmaya başladığında Tibet hayır dese de inatlaşacağını bildiği için usulca başını sallamıştı. Nasıl olsa inatlaşsa da Doğa eninde sonunda Tibet'e beyaz bayrağı çektirirdi. Boşuna zorlayıp kalp kırmaya gerek yoktu bu yüzden.

Gün aydınlığa kavuşurken sesi çıkmayan dört bedende orman dinginliğinden iyice yararlanıp dindirmişlerdi bedenlerini. Doğa saçları arasındaki derin solukları hissetse de Tibet'i uyandırma korkusuna kıpırdayamamıştı yerinden. Belli ki yorgunluğu iyice kendii belli etmişti adamın, çünkü gece boyunca düzenli nefes alış verişi kızın saçlarında rüzgar olmuştu. Göğsüne yaslandığı bedenin kıpırdanmasıyla başını kaldırınca adamın kan çanağı olmuş gözleriyle çakıştı hareleri.

Karanlığın Şafağı |Şafak Serisi|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin