"Ayağıma kramp girdi aptal ! Keyfimden boğulmadım." Hira, Rüyanın yanına çökerken, arkadaşının ıslak saçlarını okşadı.

"Korkuttun be güzelim !" Rüya arkadaşına gülümserken, bir anda havalanmıştı. Endişe ile kollarını Kenanın boynuna sararken, sinirle kaşlarını çattı.

"Ne yapıyorsun be ! Bırak beni yere !" Kenan ise onu duymalıktan gelip yazlığa doğru ilerlemeye başladı. Geride kalanlarda peşlerinden gelirken, ikilinin atışmalarını tenis maçı izler gibi izliyorlardı.

"Yüzmeyi beceremiyorsun, beni sevmeyi de beceremiyorsun. Şimdi bıraksam yürümeyi de beceremezsin sen. İyisimi düşmeden tutmam."

"Saçmalama be ! Ayağıma kramp girdi diyorum. Ayrıca senin neyini sevecekmişim ben ! İndir beni !" Rüya sinirle bağırırken, Kenan çoktan yazlığa girmiş merdivenleri tırmanıyordu.

"Rüya fazla inat ediyor. At gözlüklerini bir çıkarsa, Kenanın onu ne kadar sevdiğini görecek." Oktay alayla söylenirken, Miranın kaşları çatılmış, tüm feministliği ile diline zırhını dolamıştı. Savaşa hazır bir asker gibi gözlerini kısıp Oktaya baktı.

"İnat mı ediyor ? Pardon da Kenanın nasıl bir çapkın olduğunu sağır sultan bile biliyor. Ayrıca siz erkeklere güven falan olmaz. Rüya sadece kendini beladan uzak tutmaya çalışıyor !" Oktay da aynı şekilde gözlerini kısarak, bedenine göre dili pabuç gibi olan kıza baktı. Teni beyaz, gözleri yeşile yakın bir renkti. Dudakları fazlası ile dolgun ve biçimliydi. Kesinlikle her erkeğin dikkatini çekebilecek bir kızdı. Tabi bir de şu dili olmasa...

"Adam pişman bir kere ! Hem kaç erkek tanıdın da hepsini aynı keseye koyuyorsun ! Siz kızlar biraz gözünüzü açıp etrafınıza bakmanız gerekli !" Oktay ellerini meydan okurcasına beline koyup, Miranın üzerine doğru eğilmişti. Ani yaptığı hareketle bir anda fazla yakın bir mesafe oluşmuştu aralarında. İkisi de birbirlerinin gözlerinin içine bakakaldığında, akrep yelkovanın üzerinde devrilmiş zaman durmuştu sanki. Arada oluşan elektrik onlar duymasa bile cızırdamaya başlamıştı. Oktayın bakışları bir an az ilerisinde duran dudaklara kaydığında, ikisi de yutkunmuştu.

Bu işin sonu hiçte iyi değildi !

"Mira ! Oktay ! Orada dikilmeye devam mı edeceksiniz ?" Su'yun sesi ile ikisi de ışık hızı ile doğrulup telaşla merdivenlere yöneldiler. Su, ikisine de kurnaz bakışlar atarken, aptal iki aşık gibi göründüklerinin farkında değillerdi.

Kenan, Rüyayı yatağına bırakırken, Rüya hâla ona söyleniyordu. Hira Rüyanın ıslak saçlarını kurulamak için banyodan bir havlu getirmiş ve yatağın ucuna ilişmişti. Odaya Su ve peşinde Mira ile Oktayda girmişti.

"Evet beyler sizi dışarı alalım. Biz hanımlar Rüya ile ilgileniriz." Su erkekleri ufaktan kovalarken, Kenan her ne kadar itiraz etse de dışarı çıkmıştı. Su kapıyı kapatınca artık oda da sadece hanımlar kalmıştı.

"İyi misin şimdi ?" Hira Rüyanın saçlarını havlu ile kurularken sormuştu. Rüya ise ona gülümsemiş ve kafasını onaylarcasına sallamıştı.

"Kenan da fena korktu hani diyorum." Mira imayla mırıldanırken Rüyanın ölümcül bakışlarını üzerine çekmişti. Hira ve Su kıkırdarken, Rüya yataktan kalkmış banyoya ilerlemişti.

"Duşa gireceğim. Ayrıca ! Bana o bay sosyopat, narsist ve- ve pislikten bahsetmeyin !" Banyonun kapısını sinirle kapattığında, hanımlar şaşkınlık ve biraz da alayla gülüşmüşlerdi.

"Hadi o zaman bizde mutfağa inip, bir şeyler hazırlayalım. Erkekler acıkmıştır." Mutfağa indiklerinde erkekleri de burada bulmuşlardı. Oktay aç bir kunduz gibi dolabın önüne sandalyeyi çekmiş, yiyecek bir şeyler arıyordu.

ŞebefruzWhere stories live. Discover now