Bölüm 11: Teşekkür ederim

1.5K 167 24
                                    


Yüksek ses müzik kulağımda çınlıyordu. Karşımda silik bir yüz. Bana ''gel..'' diye fısıldıyordu.

Son umudumun bittiği andı bu an. Dans eden insanların arasından geçerek ruhu aradım.

Ardından bıraktığı silik bir sisi izliyordum.  Bu sis gerçekten çok silikti,  dans eden insanların ayırt edemeyeceği gibi

Anca benim kadar dikkatli bakmak gerekti. Bir an icin sisi kaybettim.  Yoktu.

Sonra pencerenin orada gördüm. Koştum. Biri kolumdan tutup beni çekti.

" Deniz..."

"Biraz endişeli gibisin Ella her şey yolunda mı? "

Pencerenin oraya dönüp kontrol ettim. 

Deniz Gayet mutlu görünüyordu. Onu üzmek istemedim.

"Hayır sorun yok" Gülümsedi.  Ruh, kitap yada benzeri korkunç cisimler görmüşe benzemiyordu. Pencerenin başına dikilip Ruhu görmeye çalıştım.

Sis görüş alanıma girince Peşinden gittim. Bir odaya girdi. Peşinden girdim. Burası benim odam değildi. Evimde böyle bir bölme bile yoktu.

Sisler toplanıp boyut kazandı. Sanırım bir ruh.

Ruh durdu. Karşısına dikildim. Bağırım:

"Benden ne istiyorsun! "

Sesimi dışarıdakilerin duyacak olmasi umrumda bile değildi.

Ruh yavaşça elini uzattı. Kitap ondaydı. Tereddüt ile kitabı aldım .Gözümü ruhtan ayirmadan İçini açtım.

Başındaki dua aynıydı ama bu kitap o kitap değildi. Ah, tabi! Bu kitabın ilk basımı. Orijinali bozulmamışken.

Bendeki kitaptan çok farklıydı. Ruhun ölmeden önceki günlüğü... Yani büyücünün. Nasıl insanları öldürdüğü. Ruhlarıyla beslendiği.

Okuduğum her satırda yüzüm daha da buruştu. Midem havaya kalktı. O sadece intikam almak isteyen bir ruh, geçmişte acı bir biçimde öldürülmesinin intikamını almak istiyor.

Biz dua ile ruhunu uyandırdık. Her şeyi birleştirdim. Sadece bitişi bulmak kaldı.

Ruh giderek belirginleşmeye başladı. El şekli netleştiginde Bana dokundu. Yüksek sesli derin bir nefes aldım.

Daha sonra tıkandım. Nefes alamadım. Gözlerimi açtığımda yine geçmişten bir kesit karşımda duruyordu.

Büyücünün ölümü hızla gözümün önünden geçti. Sonra yanmış küllerinin kitabı oluşturuşunu izledim. Ve küllerin bir kısmının ateşe atıldığını..

Lanetin bitmesi her şeyin başa dönmesi ile olacaktı. Yapmam gereken kitabı yakmak, küllerini gömmek ve duayı okumak. Bu sefer kesin bitiyordu.

Çok az kalmıştı. Gözlerimi kapadım. Açtığımda yine partideydim. Biri beni tutup çekti. Deniz..

"Deniz..."

" Biraz endişeli gibisin Ella,  her şey yolunda mı? "

O an... Bu anı yaşadım! "Deniz hemen Zoey'i bul"

"Neden Ella bir şey mi var? "

"Lütfen sadece bul" sesim fısıltı kadar çıkmıştı

"Peki hemen bulacağım sen sakin olmaya çalış" dedi.

Insanlarin arasına koşuşunu izledim. Bir süre sonra yanında Zoey ile birlikte döndü.

"Evet şimdi neler oldu anlatacak mısın? "

Zorlanarak nefes aldım. "Bitmemiş,  ruhu gördüm ve artık ne yapmamız gerek biliyorum. Kitabı yakacağız."

Böylece Ev, parti, insanlar... Hepsini arkada bırakıp evden çıktık. Arkalardan ıssız bir yere geldik. Ateş yaktık.

Kitap yanımdaydı. Açtım. Kızlara gülümsedim.  Hepimiz ellerimizi tuttuk. Korkuyorduk, mutlu olmakla beraber.

"Hazır mısınız? "

"Hazır olmak zorundayız. "

Duayı yüksek sesle okumaya başladık, her okuyuşumuzda etrafımızı sisler sarıyordu. Kulaklarımızda sesler çınlıyordu.

Kitabı ateşe attık. Ateş yükseldi. Etrafı sardı. Yine duayı okuduk. Ateş aniden söndü. Geriye küller kaldı. Külleri aldık.

Kazdığımız çukura duayı okuyarak attık. Sonra üstünü örttük. Ruh karşımızda belirdi. O esrarengiz silik yüz gerçekten normal bir yüze dönüştü. Bizi süzdükten sonra yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.

Bize sadece birkaç kelime söyledi.

  "Teşekkür ederim"

Ölümcül Geçmişحيث تعيش القصص. اكتشف الآن