"Gitti ! Götürdüler ! Bir şey yapamadım !" Sesi artık daha güçlü ve yüksek çıkıyordu. Fakat ben daha ne olduğunu, neyden bahsettiğini anlamamıştım. Oturduğu yerden sarsakça kalktı. Şokun etkisini üzerinden atlatmış, bu seferde panik atak geçirir gibi titremeye ve sağa sola bakınmaya başlamıştı. Kollarını yakaladığımda, çırpınıp kollarımdan çıkmaya çalıştı.

"Bırak ! Benim yüzümden ! Benim yüzümden !" Boğazı parçalanırcasına bağırmış, tüm bahçeyi inletmişti. Hızla Ayhana bakınmaya başladığımda evden koşar adımlarla çıkıp yanıma geldi. Sinirim ve öfkem damarlarımı yakıyordu. Burada ne olup bittiyse öğrenmem gerekti.

"Ezra, Edayı kaçırmış şerefsizler !" Kaşlarım anında çatılırken, olanları anlamaya çalışıyordum. Eda ne alakaydı ki ?

"Benim yüzümden ! Götürdüler onu ! Bir şey yapamadım ! Durduramadım !" Hira yeni bir şoka girerken kendi kendine fısıldayıp ağlamaya başlamıştı. Hızla kucağıma alıp eve doğru yürümeye başladım.

"Ayhan çabuk doktor çağır !" Eve girdiğimde tüm hizmetlilerin salonda ağlaştıklarını gördüm. Hira ile ilgilendikten sonra onlarla konuşmaya karar verip, odama çıktım. Hirayı yatağıma yatırdıktan sonra yanına oturdum.

"Hira sakin ol. Yanındayım, güvendesin. Şimdi bana olanları anlat. Hadi sevgilim, hadi Şebefruzum !" Boş boş karşı duvara bakıyordu. Dudakları titrediğinde yine ağlayacağını düşünürken,

"Birlikte... Odamdaydık. H-her... Şey bir... anda oldu." Dedi. "O ad-damlar odaya girdi... E-eda b...beni korumak için, k-kendini b-ben olarak g-ggösterdi. G-götürdüler E-ezra... B-ir ş...şey yapamadım..." Titreyen sesi ile kelimeleri zorlukla çıkarırken, tüm dikkatimi söylediklerine verdim.

Hira yerine Edayı kaçırmışlardı ! Lanet olsun.

Sıkıntılı bir nefes verip Hiranın saçlarını okşadım ama titremesi durmuyordu. Dakikalar sonra odanın kapısı tıklanmadan açılmıştı. Girenin kim olduğuna baktığımda Oktay telaşla yatağa yanaştı. Ardından Ayhan, Sedat ve Kenan girmişti. Hepsi sıkıntılı ve endişeli bir şekilde önce bana daha sonra Hiraya baktılar.

Oktay siyah çantasından önce tansiyon aleti çıkarıp, Hiranın tansiyonunu ölçtü. Daha sonra bir şırınga çıkardığında bileğine yapıştım.

"Sakinleştirici. Merak etme, biraz dinlenmeye ihtiyacı var." Bileğini bıraktım. Hiraya ilacı enjekte ettikten kısa süre sonra Hira uykuya dalmıştı. Üzerini örtüp, anlını öptükten sonra herkesle birlikte bende odadan çıktım.

Soluğu salonda aldığımda sinirden gözüm dönmüştü. Bunu yapan şerefsizlere, kim olduğumu kanıtlamam gerekiyordu.

"Ne olduğunu biriniz hemen anlatsın !" Fatma abla göz yaşlarını tülbentine silerek bana baktı. Yıllardır evimde çalışırdı. Neyi sevip sevmediğime dair çoğu şeyimi bilirdi. Evim düzenini o sağlardı. Benim ona saygımın sonsuz olduğu gibi onun da bana saygısı sonsuzdu.

"Oğlum ne olduğu biz de anlayamadık. Bir anda silah seslerini duyduk. Hepimizi mutfaktan çıkarıp salona getirdiler. Kafamıza silah dayadılar. Bir kaç kişide yukarı kata çıkmıştı. Yukarıda ne olduğunu anlayamadan bağırış sesleri geldi. Ardından adamlar Edanın kollarına girmiş, Edayı götürüyorlardı. Hira hanımda koşarak peşlerinden gitti. Daha sonra hepsi def olup gittiler."

Damarlarımda kan değil, kesinlikle zehir akıyordu şu an. Zira tüm vücudumun yanmasının başka bir açıklaması olamazdı. Beynimde canlanan canice görüntülerle sırıtmadan edemedim. Hızlıca yerimde kalkıp salonun çıkışına ilerlerken, peşimden gelen Ayhana döndüm.

ŞebefruzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin