3.Bölüm

57 5 0
                                    

İyi okumalar.

Fazla dinlenemediğim bir hafta sonu tatilinin ardından kendimi bir anda bol koşuşturmalı bir pazartesi sabahında buluverdim. Yaptığım ufacık araba kazasındaki araba sahibini görmesiyle ufak bir şok geçiren Sıla durumun şokunu üstünden attığında gayette sakarlığımla dalga geçmeyi bu yoğunluğumuza rağmen ihmal etmemişti.

Ne Sıla ne de ben yoğunluğumuzdan olsa gerek bir daha o -arabasına çarptığım- adamı ortalıkta görmemiş, kimseye sormayı akıl etmemiştik.

Nihayet öğle arasına girdiğimizde hastanemizin olduğu caddede yeni açılmış olan bizim zaman bulupta uğrayamadığımız cafeye yoğun ısrarlarım üzerine gelmiştik.

Bu ufak cafede kahverengi, pembe ve mavi tonları hakimdi. Duvarlarda kahve temalı resimler, şehir manzaraları gibi birçok çizim tabloları mevcuttu. Cidden çok şirin bir cafeydi.

Acıkan midelerimizi daha fazla yiyeceklerden mahrum bırakmamak için Sıla'yla 2 kişilik masalardan birine oturmuştuk. Menüden seçtiğimiz yiyecekleri garsonun getirmesiyle ortaklaşa afiyetle yemeye başladık.

Cidden çok fazla yemiştik. Doğrusu ben çok yemiştim. Oldum olası yemek yemeyi çok seven biriydim. Annem küçüklüğümden beri obur bir kız olmamdan şikayetçiydi. Buna rağmen yaptığım sporlar ve dikkat ettiğim beslenme düzenimle fit kalabiliyordum.

Tatlı yeyip yememek arasında kararsızken aklıma Hakan'ın beslenmeme dikkat etmemi söylediği gelince biraz sinir biraz üzüntüyle tatlı yerine sade kahve söyledim. 

Birkaç gündür olur olmaz şeylere sinir oluyordum. Sakin olmalıydım.

Sıla söylediği çilekli pudingini afiyetle yerken ben bir yandan kahvemi içip diğer yandan çıkmaya hazırlanan göbeğime bakıyordum. Hakan galiba haklıydı. Şu sıralar pekte önemsemediğim beslenme düzenime dikkat etsem iyi olacaktı. Yoksa üstüme giyecek gelinlik bulamayacaktım. Tabi ondan önce o gelinliği giyme sebebim olan damat göbeğimden korkup kaçmazsa!

Kahvemi içerken çilekli pudingini yiyen dostumla konuşuyordum.

" Nehir, neden şu sabahki adamla hastanede hiç karşılaşmadık. İsmini neden sormadık ya, tüh!"

" Yoğunduk güzelim, zaten ismini bilipte ne yapacaksın ki? "' Sesim biraz şey çıkmıştı, sinirli gibi. Sinirlenecek ne var canım? Sadece adam kabaydı ve Sıla'nın sürekli onu sorması beni rahatsız ediyordu. Hepsi bu.
Sıla gözlerini kısarak beni incelemeye başlayınca konuşmaya devam ettim "Yoksa sen şu adamın ismini fal yüzünden mi merak ediyorsun?"

" Bir insanın arkadaşını bu kadar iyi tanıması çok güzel bir şey be."
Bir anda sinirimi unutuvermiş ve kahkahalarımla Sıla'yıda tebessüm ettirmiştim.

"Nehir'im bir kaşık ister misin tatlıdan? Çok lezzetli bak pişman olursun." yutkunarak başımı hayır anlamında salladım.

"Cidden mi? Çileğe bayılırsın kızım sen. Helede pudingin içindeyse..."

Tekrardan kafamı hayır anlamında salladım.

"Yoksa sen şu Hakan'ın dediklerine takıldında kilo almaktan mı korkuyorsun?"

Sıla'yı taklit ederek konuşmaya başladım. "Bir insanın arkadaşını bu kadar iyi tanıması çok güzel bir şey be."

Sıla'ysa kahkaha atmak yerine hafif sitemli bir sesle "Aman be sende! Mankenlere taş çıkartırsın kızım sen."

Konuşmaya başlayacağım sırada telefonuma gelen mesaja bakmak için çantamdan telefonumu çıkardım.

Mesaj atan kişinin Hakan olduğunu yüzümde açan güllerden anlayan Sıla kinayeli ses tonuyla "İyi insanda lafının üstüne mesaj atarmış!"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 13, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇİLEKLER AŞKINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin