41. Gerçekler

34K 1.8K 142
                                    




41. Gerçekler

Eylül'den...

1 Ay Sonra

O mübarek gün geldi ve pat diye sonunda çattı. Düğün günümü dört gözle beklemediğim desem yalan olurdu. Çünkü on gözüm olsa onuyla da beklerdim!

Bu bir aylık geçen sürede güzel şeylerde berbat ötesi şeylerde olmuştu. Yeni bir eve sahip olmuştum. Bu güzeldi. Ama annelerin dırdırları ve bana karışmalarına daha fazla katlanamazdım. İnsan her şeye mi karışırdı? Her şeye, buna giyeceğim gelinlikte dâhil olmak üzere daha birçok şeye karışmak istemişlerdi. Ama Erdem'e naz yaparak onları çevrimdışı etmiştim ve huzurla giyeceğim gelinliğimi seçmiştim. Ah gerçekten de gelinliğim çok güzeldi!

Prenses dedikleri kabarık gelinlikten almıştım. Başta bu modeli düşünmesem de Güneş'in ve Kübra'nın övmeleriyle ikna olmuştum. V yaka ve dirseklerime kadar gelen dantel kolları vardı. Belden aşağısı kabaran gelinliğimin etek uçlarını Fransız danteli süslüyordu. Gelinliğime uygun saçlarımı ensemde topuz yaptırmıştım. Ağıra kaçmayan sade bir makyajla bugüne yakışır bir gelin olmuştum.

"Ay Eylül hadi! Kızım aynaları çatlatacaksın," diyen hem gözü nemli hem de mutluluktan havalara uçan arkadaşıma baktım. Ben gidiyorum diye üzgündü. Ayy günlerdir ağlıyorduk.

"Ay Kübra oldu değil mi? Yani koca gözüm sever değil mi?" Aynadan elimi belime koyarak kendime yeniden baktım. Dehşet olmuştum.

"Kızım Erdem senin paspal haline bile hayran! Bu haline bayılmasa iyi." Kübra'nın gözleri yeniden beni süzdü.

"Bayılmasında göreyim! Oyarım onun o çok çok sevdiğim gözlerini." Erdem'e gelinliğimi göstermemiştim. Öyle düğünden önce damat görmesin tantanasından falan değildi. Sadece bugüne özel olmasını istediğim için onu gelinlik alışverişinde kapıda bekletmiştim. İyide olmuştu. Günlerdir meraktan çatlıyordu.

Çalan kapıyla arkamı dönmeden gelen kişiye baktım. Erdem önde, Ömer'de arkasındaydı. Koca gözüm açabilirmiş gibi elalarını daha da açtı. Ee biricik karısını beyazlar içinde görüyordu!

"Eylül?" dedi şapşik şapşik bakarak. Ona doğru aheste bir şekilde döndüm. Siyah takım elbisesinin içinde adamım resmen seni şu an yakarım diyordu! Ah koca göz akşamı nasıl bekleyecektim?

"Erdem?" dedim bende şapşikliğe adım atarak. İç çektim ve kocacığım birkaç adımda yanıma geldi. Hem de nasıl bir hızla!

"Yavrum sen ne olmuşsun?" diyerek beni resmen yedi, bitirdi. Süzmek kelimesi az kalırdı.

"Aşkım gelin oldum!" dedim sırıtarak.

"Benim gelinim!" diyerek alnımı öptü. Uzaklaşmadan devam etti. "Benim kadınım!" dedi ve geri çekilerek tekrardan beni süzdü. Kaşları bir an çatıldı. "Yavrum bunun dekoltesi ne? Göğüslerin fazla mı açık ne?"

"Aşkım açık falan değil. En kapalısı buydu!" Ah, yalana da bakın!

"Eminim öyledir!" derken inanmadığını çok iyi belli etti. "Ama karışmıyorum. Bugün senin özel günün ve bu günü sana zehir etmeyeceğim."

"Bebeğim..." diyerek Erdem'e sarıldım. "Bir tanesin ama sen!" Bugünün benim için en güzel şekilde geçmesi için elinden gelen her şeyi layığıyla yapmıştı. Benim kırılmamam içinde ayrı uğraşmıştı. Erdem iyi bir kocaydı. Evet evet o çok iyi bir kocaydı.

"Sen mutlu ol da ben bazı şeyleri şimdilik göz ardı edebilirim." Beni şımartan kocacığıma sıkıca sarıldım. Tam Erdem'in dudaklarına uzanıyordum ki arkadan duyulan homurdanmayla yarı yolda durdum.

Morlar Kraliçesi Where stories live. Discover now