Sadece seninle

422 6 3
                                    


Konser biteli sadece 5 dakika oluyordu. Üyelerin bir kısmı soyunmaya çalışırken, diğer kısmı da yorgun bedenlerini yumuşak koltuklara bırakıyordu. Ancak biri vardı ki, tekli koltuklardan birine oturmuş, karşısında üzerindeki terli tişörtünü çıkaran zayıf bedeni öfkeyle izliyordu. Kim diye sorarsanız eğer bu kızıl adamdan başkası değildi. Sevgilisi önünde soyunuyor, arkadaşlarından biri kalçasına vurup iyiydin derken kendisiyle ve karın kaslarıyla gurur duyuyordu. Zayıf beden ona sırtını döndüğünde kızıl adam onun bel boşluğuna doğru süzülen bir kaç damla tere baktı. Onun ne kadar yorulmuş olması şu an için kesinlikle mühim değildi, sadece bugün yaşadığı şok onu gerçekten kırmış ve öfkelendirmişti.

Üzerinde duran tişörtü hışımla çıkararak ayağa kalktı. Teri çok geçmiş olmamasına rağmen yavaş yavaş soğumaya başlamıştı bile. Büyük parmakları kızıl saçları arasında dalgalanmaya başladığında sevgilisinin şakırtısını duydu. Kafasını o yöne çevirmemeyi diledi, çünkü öfkesi bir dinip bir yükseliyordu. Kızıl adam sevgilisini arkadaşça bile olsa hyungunun kucağında görmeyi istemezdi.

İç çekerek altındaki pantolonunu da çıkardı. O sıra menajerleri odaya girmişti. Bir şeyler zırvalıyordı, ancak kızıl adam takılmadı bile.

İlerideki siyah çantasına yürürken kalçasına yediği şaplakla hırladı. Jongdae gülmüş ve bir tane de diğer yanağa vurmuştu.

"Çok sıkısın koca oğlan." Sesindeki alay belli oluyordu. Aslında Jongdae böyle biri değildi, onu bu hale getiren kesinlikle Chanyeol'dü. Bir programda o da tıpkı bu şekilde kalçasına dokunmuştu, aslında avuçlamıştı desek daha doğru olurdu. Çünkü Chanyeol her zaman kızıl ve erotik bir adamdı.

"Daha sonra Jongdae, çok yorgunum."

Sevgilisinin abartılı konuşması kulağına geldiğinde yeniden o yöne baktı. Minseok dikkatle onu izliyor, Sehun soyunurken diğer yandan sırıtıyordu. Kulağının onda olduğu kesindi. Kızıl adam bundan hoşnut olmamıştı.

Tüm bu olanlar kızıl adamı daha da öfkeye boğarken çantasının içinden büyük bir kapişon çıkardı. Altına da basit bir kapri alarak çantasının fermuarını kapattı. Acele etmeye çalışıyordu, çünkü sevgilisi arsız bir şekilde karın kaslarını diğerlerine göstererek kahkaha atıyordu. Bu kızıl adam için kötüydü.

"Sonra haberleşelim, ben yurda gideceğim." dedi yeniden Jongdae. Chanyeol'de onu onaylayan biçimde baş sallayarak kapişonunun fermuarını yukarı çekip, şapkasını kızıl saçları üzerine örttü. Çantasının sapını omuzuna atarak diğerlerine baktı.

"İyi işti beyler, size iyi tatiller."

Bir el işaretiyle hepsine selam vererek yine her zamanki soğuk ifadesini takındı. Bir şey demelerini beklemeden hızlı ayaklarını harekete geçirerek soyunma odasından çıktı.

O sırada Baekhyun kızıl adamı fark etmiş ve ardından ismini söyleyerek peşinden koşmuştu. Kızıl adam hızla yürümesine devam ediyordu. Baekhyun ortamın uğultusundan kendisini duymamış olabileceğini düşündü ancak Chanyeol onu duymuştu. Sırf ona olan öfkesinden dolayı duymamazlıktan gelmiş ve açılan asansöre koca bedenini sokmuştu. O sıra iki sevgili göz göze geldiğinde Baekhyun'un yüzünde çiçekler açıyordu, bunu Chanyeol için söylemek oldukça zordu. Gözlerini kaçırarak asansörün kapanması ile birlikte arkasına yaslanıp, tuttuğu nefesini verdi. Chanyeol öfkeli olmaktan çok kırgındı. Sevdiği adamın ona yalan söylemiş olması onu sahiden üzmüştü.

Baekhyun ona asla hiçbir konserde kendini göstermeyeceğini söylemişti. Üstelik bunu ondan Chanyeol istememişti. Buna rağmen Baekhyun'un bu konserde karın kaslarını hayranlarına sergilemesi ona yalan söylediği anlamına geliyordu. Belki haberi olsa bu kadar üzülmezdi ama Baekhyun izin almayı bırakın, haber vermeye bile tenezzül etmemişti. Üstüne sevgilini kırdığının farkında değildi. Her konser sonrası verdiği öpücük kuş olup gitmiş, onun yerine kahkahalar ve kucağa oturmalar gelmişti. Bu seven bir erkek için basit değildi. Chanyeol kalbini tutarken asansörden inip, dışarıdaki küçük arabasına ilerledi. En kısa sürede eve gitse iyi olacaktı.

Seulement Vous || CB (M)Where stories live. Discover now