HIRSIZ

732 244 87
                                    

"Şşşt ne yapıyorsun sen" dedim. Adam beni umursamıyormuş gibiydi.Çantamı çekmeye devam ediyordu.Bir yandan bağırıyor, bir yandanda çantamı almaması için ona direniyordum. Kolumda hissettiğim acıyla gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.Kolumu sıkıyordu direndikçe daha çok sıkıyordu.Diğer yandanda yüzünü görmeye çalışıyordum ama nafile, yüzünde maskesi vardı. Sadece gözleri içinde acı,hırs, kin ve az da olsa şevkat barındıran bir çift kahverengi güzel gözler... Mavi, yeşil kısacası renkli gözlere bayılırım hele ki bir erkekte olmasını istediğim özelliklerden biriydi bu ama ilk defa kahverengi gözlerden bu kadar etkilenmiştim.o kadar güzel bakıyordu ki neredeyse gözlerinin içinde kaybolacaktım, bağırıp çağırmayı bile unutmuştum. Birden o güzel gözlerde birşey parladı.bir kaplumbağanın tehlikeyi hissettiğinde kabuğuna çekilmesi gibiydi, telaşlanmıştı. Hemen kolumu sıkmayı bırakıp çantayı süratle benden çekip kabaca bir tavırla beni iteklemişti. Acıyla haykırdım "Bırak çantamı imdat hırsız var yardım edin!"daha çok telaşlanmıştı, arkadan gelen ayak seslerini duyunca hemen arkasını dönüp sokağın korkutucu karanlığında kayboldu. Adeta kendimi yırtıyordum. Yanıma gelen birkaç insan beni kaldırmak için yere eğiliyorlardı. Onlara "Kaçtı, çantamı alıp kaçtı.Lütfen yardım edin!"
Uzun boylu, beyaz tenli, kirli sakallı bir adam benim parmağımla gösterdiğim yöne doğru koşmaya başladı. Adamın peşinden bakmaya devam ederken, hıçkırıklar arasında bana bir anne şevkatiyle sarılan teyzeye olanları anlatıyordum.
Birkaç saat sonra karakolda polislere ifademi verip, kağıdın altına imzamı atıp evime doğru yol almıştım. Ne hırsızdan ne de çantamdan bir haber vardı.açıkçası bulunacağını da düşünmüyordum zaten. Bugün yaşadıklarım çok kötüydü gerçekten. İlk olarak babamla kavga etmiştim, annem öldükten sonra başka bir kadınla evlenmesine dayanamıyordum. Kendime yediremiyordum. Babamın şirketinde basit bir çalışandı o kadın. Meşhur "Kaya Holding" babamın şirketi. O kadın için bana kaç kere dayak attığını biliyorum. Neyseki küçük kardeşim Efe' ye birşey yapmıyordu. Benim bütün dünyam Efe idi. Ben 6 yaşındaki tontoşum biricik kardeşim için yaşıyordum. Arkadaşımla bir ev tutmuş orada yaşıyorduk. Babam beni neredeyse evlatlıktan reddetme derecesine gelmişti ama bende asla ve asla Efe ile benim hakkımı yedirecek göz yoktu. Adını bile ağzıma almak istemediğim o kadına ne olursa olsun zırnık koklatmayacaktım. Zaten tek derdi paraydı. Babam yani "Ziya Kaya" ve gözdesi " Pınar Kaya" dan annemin intikamını da alacaktım.
İkisindende nefret ediyordum. Eğer şu an yanımda ev arkadaşım, can yoldaşım onun için herşeyi yapacağım, onunda benim için herşeyi yapacağını bildiğim kankam Seda olsaydı " Hadi Pınar neysede baban hakkında böyle şeyler söyleme" der bana nutuk okurdu. İşi gücü nasihatti zaten.
Bugün bunlar yetmiyormuş gibi bide o gerizekalı hırsızla uğraştım. Hayatım neydi böyle? Her gün yeni bir olay. Kendimi aksiyon filmlerindeki başrol oyuncusu gibi görüyordum.
Yavaş adımlarla eve doğru ilerlerken arkamdan ayak sesleri duymaya başladım." Aman Allah'ım yine mi bir şey olacak?"
"Yapma Asya korkuyor olamazsın" diye fısıldayıp kendime telkinler veriyordum. Birden ayak sesleri hızlanmaya başladı,

korkuyordum. Bende
koşar adımlarla yürümeye başladım. Gittikçe daha çok hızlanıyordum.
Aniden " Asya dur!!" cümlesiyle irkildim. Kalın, karizmatik bir erkek sesiydi duyduğum. Olduğum yerde kalakalmıştım yavaşça arkamı dönerken karşılaşacağım şeyden haberim
Yoktu...

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 29, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

 KARANLIĞIN GÖLGESİNDEWhere stories live. Discover now