22. BÖLÜM

1K 57 12
                                    

"Eveeet, nişanlanırım."

Sanki nikâh memuru soru sordu. O nasıl bir evetti?

"Hikâyenin sonu şöyle. Vezir dayanamamış ve itiraf etmiş. Tabi cadı da dayanamamış, kabul etmiş. Ve mutlu son."

Gökçe, Murat ve bana teşekkür etti. Sonra da gidip Tolga'ya sarıldı. O sırada Tolga'nın telefonu çaldı. Bizden uzaklaştı ve telefondaki ile konuştu. Geri geldiğinde Murat'ın kulağına bir şey söyledi. Apar topar kalkıp kapıya doğru gittiler.

"Murat, bir şey mi oldu?" diye sorduğumda bana "Hayır, bir şey olmadı canım. Bizim gitmemiz gerekiyor." dedi ve gittiler.

Bir şey var ama benden saklıyordu. Onlar gittikten sonra hemen çantamı aldım. Tam çıkacakken Gökçe beni durdurdu.

"Nereye ya? Daha sevinecektik, kutlayacaktık."

"Senin adına çok sevindim. Allah mutluluğunuzu daim etsin. Bir yastıkta kocayın. Benim gitmem gerek."

Ne saçmalıyorum ben ya?

Hemen evden çıktım ve arabama bindim. Onları takip etmeye başladım.

***

(Murat)

Tolga kulağıma, Serkan'ı bulduklarını söylediği an hemen evden çıktık.

Serkan'ı ortadan kaldıracağım. Ve hayatımın geri kalanını Azra ile rahatça geçireceğim.

Serkan'ı tuttukları depoya geldiğimde arabadan indim. Tolga'ya "Burası mı?" diye sorduğumda başı ile onayladı.

"Bugün her şey bitecek! Serkan pisliğinden kurtulacağız!"

Deponun içine girdik. Serkan'ı tam istediğim gibi sandalyeye bağlamıştılar. Şu an o kadar sinirliyim ki... Onu hemen öldürmek istiyorum. Ama o, acı çeke çeke ölecek!

(Azra)

Murat ve Tolga bir deponun önünde durdular. Arabadan inip deponun içine girdiler.

"Ne yapıyorsun Murat?"

Vakit kaybetmeden ben de sessizce depoya yaklaştım. Aralık kalan kapıdan içeri girdim. İçeriden bağırma sesleri geliyordu. Seslerin geldiği yöne doğru yürüdüm. Gördüğüm şeye çok şaşırdım. İçeride Murat ve Tolga dışında biri daha vardı. Ve sandalyeye bağlıydı. Arkası bana dönük olduğu için kim olduğunu çözemedim. Konuştukları şeyi duymak için biraz daha yaklaştım. Ve onları dinlemeye başladım.

"Daha ne kadar kaçmayı düşünüyordun, ha?"

Konuşan Murat'tı. Sandalyedeki kişinin kim olduğunu o an duyduğum ses ile anladım. O Serkan'dı. Murat onu kaçırmıştı. Ve sesinin tonu, onu öldüreceğine işaretti.

"Bana bak Serkan! Seni gebertirim! Azra'nın adını ağzına alma! Ben onunla nişanlıyım ve yakında evleneceğiz. Senin ne mal olduğunu öğrendi. Ama sen hâlâ onu bırakmıyorsun! Aptal mısın lan sen?"

"Ne kadar çok hayal kuruyorsun Murat KARAY. O evliliğe asla izin vermeyeceğim! İki elim kanda bile olsa, sizin evlenmenize izin vermeyeceğim! "

Murat Serkan'ın söylediklerine o kadar sinirlenmişti ki, yumruğunu onun yüzüne geçirdi. Serkan dudağından ve burnundan akan kanları umursamadan hâlâ konuşuyordu.

"Attığın yumruklar umurumda bile değil! Ben buradan kurtulacağım. Ve seni Azra'dan ayırmak için elimden gelenin fazlasını yapacağım! "

Murat belinden bir silah çıkardı ve Serkan'ın kafasına doğrulttu. Onu öldürecekti. Evet, Serkan'dan nefret ediyorum. Ama Murat birini daha öldürmemeli. O bana söz vermişti. Artık kimseyi öldürmeyecekti.

"Abi öldürecek misin onu?"

"Hayır! Onu acı çektire çektire öldüreceğim! Ölüm şu an onun için bir kurtuluştur!"

Öldürecekti... Şimdi olmasa da, birazdan onu öldürecekti. Ben buna izin vermem, veremem. Murat her konuda değişeceğine dair söz vermişti.

Saklandığım yerden çıktım ve onların yanına gittim. Murat şaşkın bir ifade ile bana bakıyordu.

"Azra, sen dışarı çık. Geliyorum."

Çıkacak mıydım? Tabi ki hayır. Çıkmayacaktım!

"Hayır Murat! Ben de burada kalacağım."

Murat bir şey demedi. Şu an ona söylemek istediğim o kadar şey vardı ki...

Oluşan sessizliği Serkan bozdu.

"Azra, özür dilerim. Çok pişmanım. Ne olur beni affet."

Büyük bir kahkaha attım ve konuştum.

"Ben de çok pişmanım Serkan. Benim tek pişmanlığım sensin! Keşke seni hiç tanımasaydım."

Murat dışarı doğru yürüdü ve beni de çağırdı. Dediğini yapıp onunla dışarı çıktım.

"Azra'm, lütfen sen git."

"Hayır Murat! Hani bana söz vermiştin? Hani artık kimseyi öldürmeyecektin?"

"Serkan'ın yaptıklarını ne çabuk unuttun?"

Unutmamıştım. Ama Murat bana, kimseyi öldürmeyeceğine dair söz vermişti. O, sözünü unuttu.

"Unutmadım. Onun bana yaptıklarını unutmadım! Ama sen sözünü unuttun. Değişeceğine dair verdiğin sözü unuttun!"

"Ama tek çarem bu Azra. Onu öldürmezsem, bizi rahat bırakmayacak."

Haklıydı. Bizi rahat bırakmayacaktı. Ama tek yol onu öldürmek olmamalıydı.

"Başka bir yolu olmalı. Onun yüzünden bana olan sözünü yok sayamazsın!"

"Yok işte! Başka bir yolu yok! Ben sana olan sözümü yok saymayı ister miyim? Ama onu öldürmezsem bizi bırakmayacak! Bak, şimdi bile onun yüzünden kavga ediyoruz. Biz nişanlandığımızdan beri hiç kavga ettik mi? Hayır etmedik. Eğer o yaşarsa, her gün kavga edeceğiz."

Murat'ın gözlerine baktım ve konuştum.

"Öldür Murat! Bana olan sözünü, sevgini unut ve öldür! Çünkü artık seni görmek istemiyorum. Değişeceğini düşünmüştüm. Gerçekten değişeceğini. Ama bu konuda da yanılmışım."

Arkamı döndüm ve gittim. Söylediği son şey "Azra lütfen gitme." olmuştu.

//////////////////////////////////////////////////////

Murat ile Azra'nin arası açıldı. Sizce bundan sonra me olur? Murat Serkan' i öldürür mü?

Kaybetmek veya Vazgeçmek (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin