ES/1

30.8K 817 218
                                    

Oldukçaaa eğlenceli, sevgilili, yakışıklılı😂, güzelli😂, aşklı, olaylı ama çook eğlenceli bir kitap oldu:) İlk bölümü okuduktan sonra eğer hoşunuza gitmediyse, devam edin! Gittikçe sizi sımsıkı saracak, içinize işleyecek neşe dolu sayfalar sizi bekliyor! Kaçırmayın derim! Karakterlerimiz heyecanla okunup anlaşılmayı, onlar mutluyken sizin de mutlu olmanızı, üzüldüklerinde bir dost gibi sizin de onları düşünmenizi, eğlendiklerinde birlikte eğlenmeyi bekliyorlar, o yüzden koşun zıplayın uçuun🎠👯👯👋🏼 İ Y İ O K U M A L A R ❤️




"Tamam annem yahu tamam," deyip indim arabadan. Evet konu okul olunca arabadan inmem yarım saat hazırlanmam da bir saati alabiliyordu. Kapının önünde durup derin bir iç çektim. Sonuçta yaz tatilinde baya yol kat etmiştim, şimdi hem dış görünüşümle hem de fikirlerimle zihnimle yepyeni bir insandım.

Kendi sınıfımın olduğu binaya yürümeye başlıyordum ki arkadan bana çarpan bir cins sayesinde yeri boylamıştım.. "Dikkat etsene!" Bir de üste çıkmaya çalışıyordu, neden gelmek istemediğimi anlamışsınızdır. Eminim son sınıf falan kendisi.. Gerçekten hem okulun ilk günü hem yazın bitişi bir de Pazartesi sendromu varken arkamdan da darbe yemiştim.. Kafamı kaldırıp dalga geçer gibi gülmüştüm. "Kusura bakma ama sen bana çarptın. Hem de arkadan."

Tam da haksız dahi olsa üste çıkmaya çalışan zengin çocuklarına benziyordu. Tamam baya karizmatik gözüktüğünü de es geçemeyeceğim ama zaten bahsettiğim çocukların bir diğer özellikleri de oldukça yakışıklı olmaları. Evet oldukça..

'Cansu kendine gel!' Diyen iç sesimle döndüm gerçek dünyaya. Tabii yakışıklı çok bu okulda fakat ne ben onlarla ilgileniyordum ne de onlar benle, free takılıyorduk rahat rahat. Kızlardan hoşlandığından falan değil, yanlış anlaşılmasın. Sadece, kalbimde bir yerlerde üst üste yapıştırılmış saçma sapan yara bantları var. Bir yenisini eklemek? Ben almayayım..

Kalkmaya çalışırken kendi kendime söylenmeyi de ihmal etmiyordum. "Hem düşürüyor hem yardım etmiyor.. Ne sırıtıyorsun ne!" Umursamaz bir tavırla çekip gitmişti. Megaloman? Aslında haklı egolu bir tavır sergilemekte, yukarıda bir yerde bahsettiğim gibi oldukça yakışıklıydı. Açıkcası yeni öğretmen falan herhalde diye düşünebilirdim ilk başta, çünkü büyük duruyordu. Son sınıfların, hatta üçüncü sınıfların bile olduğu yaşlarından üç dört yaş büyük gösterdikleri bir okuldaydım. Beyoğlu lisesi farkı değil bu tabii. Herhalde ailelerimiz basıyor hormonlu ithal yiyecekleri de ondan. Her neyse, çocuğun üzerinde zaten bizim üniforma vardı.

Kendi sınıfıma sonunda başkasına çarpmadan, pardon başkası bana çarpmadan vardığımda yerime geçtim. Ve yan taraftaki Hale'nin sesiyle ister istemez gözlerimi devirmiştim. "Burası Cansu'nun yeri. Tabii bir şey diyemez ama neyse.."

Dalga geçiyor olmalı değil mi? Hayır, kilo verdim ben sadece, spor yaptım, saçlarımı kestirdim, cilt bakımı yaptırdım, gözlüğümü de çıkarıp şeffaf lens kullanmaya başladım. Ama bu kadar, yüzümü değiştirmedim. 'Uğraşıyor kızım seninle işte her zamanki Hale' dedi iç sesim. İç çekip yerime oturmuştum çoktan, ilk günden ikinci kez sinirlerimi bozmaya gerek yoktu.

Eylül önümdeki sıraya gelip oturduğunda konuşmaya başlamıştık. Yaz tatili boyunca sıkılmamamın tek sebebi Eylüldü. Lisenin ilk yazından beri sürekli yanımdaydı Eylül. Yani aslında bu okula geleceğim belli olduğundan beri. Daha önceden ailelerimiz tanışıyordu yakındık da yani dosttuk, ama bu kadar yakın değildik. Şu iki buçuk yıldır falan ise Eylül, arkadaşım, dostum, sahip olmadığım kız kardeşim, sırdaşım, dert ortağım, birlikte her şeyi yapabileceğim bir insandı. Ah, kısaca hayatımda çok büyük bir yere sahipti.

Evrimden Sonra Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin