Yatak odası da beni şaşırtmayarak oldukça sade döşenmişti. Çift kişilik bir yatak, yine üzerinde bembeyaz ütüsü bile bozulmamış bir örtü, aynalı konsol ve giysi dolabı... Ne bir fotoğraf, ne bir tablo, ne de kızdan burada yaşadığına dair başka bir iz, hiçbir şey yoktu.

Dolapların içinden de birkaç parça eşyadan başka bir şey çıkmadı. Gerçekten burası hiç yaşanmamış gibi gözüküyordu. Kapıda bıraktığımız adam bizi kontrole geldiğinde dolapların başından kalkarak ona döndüm.

"Bu kız hiç kredi kartını falan kullanmış mı? Başka yere kaçma ihtimali olabilir." dedim.

"Efendimiz hepsini kontrol ettirdi. Kartlar kullanılmamış."

"Yanına nakit para, bozdurabileceği mücevherler de almış olabilir."

"Olamaz." diye itiraz etti. "Yanına hiçbir şey almadı giderken."

Cevapları bende daha fazla soru işareti yaratmasına rağmen ona daha fazla bir şey sormak istemediğimden "Gördüğün gibi çalışıyoruz iri adam. Bizi rahat bırakabilirsin." diye başımızdan defettim.

Adam dışarı çıktığında Thomas elinde buruşmuş bir kağıt parçasıyla içeri girdi.

"Çöpten bir şeyler çıkacağını biliyordum. Dün birileri pizza yemiş." dediğinde elindeki kağıdın fatura olduğunu anlamıştım.

"O zaman hala buralarda. Ama saklanabileceği bir yer yok." dedim düşünceli bir şekilde. "Hem dışarıdaki iri adam hiç para almadan kaçtığını söyledi."

"Para bile almadan kaçacak kadar ne yaşamış olabilir bu kız?" diye yüzüme korkuyla baktığında "Ben de aynı şeyi düşündüm." diye cevap verdim.

"Evden bir şey çıkmayacak gibi duruyor. Ne yapacağız?"

"Haklısın ama son bir kez de şu salonun yarısını kaplayan kitaplığa bir göz atacağım. Belki nereye gittiğine dair bir adres, bir ipucu bulabiliriz." dedikten sonra kütüphaneye doğru yöneldim.

Elime aldığım bir kitabı açarak sayfalarını karıştırdım. Dikkatimi çeken şey üzerine birkaç kitabı daha alarak sayfalarına baktım. "Bu kitaplar hiç okunmamış!"

"Kitap okumayı sevmeyen biri için bu kadar büyük bir kütüphane yapmak ilginç görünmüyor mu?" diye şüpheyle sordu Thomas.

Aklıma gelen bir fikirle Thomas'a bakıp gülümsediğimde bana şaşkın şaşkın bakıyordu. "Devreleri yine yandı bu kızın!"

Onu iterek raflardaki bütün kitapları aşağı indirmeye başladım. "Böyle bir şeyi daha önce de görmüştüm." dedim. "Evde gördüğümüz ilginçliklerin hepsi bu noktaya çıkıyordu."

Thomas hala bana cevap bekler bir şekilde bakarken aradığım kolu bulunca, "Evin tamamı bu değildi. Burası evin paravan kısmıydı ve hiç kullanılmadı." dedim. Ardından kolu çektim ve kütüphane büyük bir gürültüyle yana dönerek açıldı.

"Şu an gerçekten sana hayranlığımı gizleyemiyorum. Sherlock'un kadın halisin!"

Thomas'ın sözleriyle tam şımaracakken, içeriden gelen bir kadın sesiyle olduğumuz yerde kaldık. "Çok erken konuştunuz."

Aradığımız kadın elindeki silahı bize doğrultmuş şekilde kapının ardında belirmişti. Yerde ararken, bizi göğe göndermek ister şekilde bulmasaydık keşke!

"Ayşe, ismin bu değil mi?" dedim tedirginlikle. O ise yüzündeki sert ifadeyi hiç değiştirmeden başıyla onayladı.

"Bunu bilmen onlardan olmadığını kanıtlamaz." diye karşılık verdiğinde ne demek istediğini anlayamamıştım.

ZAMANIN ÇİZGİLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin