2. Azrail

491 163 47
                                    

***

Multimedya: Ceyhun Yılmaz

---

Keyifli okumalar!


İyi ki yapmışım dediğim şeyler var. Aynı zamanda keşke'lerimde... Engellemek istediğim başlangıçlarım var. Unutmayı yürekten dilediğim kişiler ve zamanlar. Unutamadığım, unutmayacağım dostlarım var. Hayatımdan seneler çalan insanlar. Hafızamdan silmek istediğim kanlı görüntüler acı dolu çığlıklar var. Sözler var, duymamış olmayı dilediğim ama duyduğum. Birçok sebebim var mutlu olmak için ama mutluluğumu bölen onlarca çığlık var. Gülümsememi bölen insanlar, ağlamamam için kendini harab eden insanlar var. Benim bu küçük dünyamda bir çok karakter var ya da karakteri olmayan insanlar var. 

"Aslı?" Bakışlarım bana kibirle bakan Ece'ye gitti. Anlamıyordum benimle olan derdini.

"Efendim." Boyalı kızıl saçlarını savurdu ve bacak bacak üstüne atarak sırıttı.

"Dün birden nereye kayboldun, korktuğunu düşündük." Ece'nin yüzünde ki sahte gülümseme biraz daha genişledi ve mavi gözlerini kısarak dudağının kenarında ki piercingi diliyle oynattı.

"Neyden korkmam gerekiyordu Ece?"  İnce kaşlarını kaldırarak düşünüyormuş gibi yaptı ve ayağa kalktı.

"Belki Simay'dan korkmuş olabilirsin." Ece tepkimi ölçmek istercesine yüzüme bakarken ben onun mavi gözlerine ifadesizlikle baktım.

"Ece?" Gözlerimi devirerek masada ki karton bardağı elime aldım ve Yiğit'e baktım, bana göz kırparak bakışlarını tekrar Ece'ye çevirdi.

"Bir sorun mu var? Bu aralar sen ve diğerleri sürekli Aslı'nın etrafındasınız." Ece olumsuz yönde salladığı başıyla birlikte masadaki pahalı çantasını alarak bana kötü bir bakış attı ve okula doğru ayağında ki taşlı ayakkabılarla yürümeye başladı.

"Ne istiyor?" Omuzlarımı oynatarak Yiğit'e baktım ve elimdeki boş karton bardağı masaya koydum.

"Ece işte boş boş konuşuyor." Yiğit gülerken ben etrafıma bakınıyordum.

"Diğerleri nerede?" Bakışlarım tekrar Yiğit'i buldu dikkatle bana bakıyordu.

"Ne oldu? Niye öyle bakıyorsun?" Güldü ve başını eydi. 

"Bir şey yok ayrıca diğerleri bizi ön bahçede bekliyor." Masada ki bardağı alarak ayağa kalktım ve boş bardağı çöpe attım ardından Yiğit'in uzattığı koluna girerek ön bahçeye doğru yürümeye başladık.

"Dün nereye kayboldun birden?" Sorgu tekrar başlamıştı, cidden bana soru sormaktan sıkılmıyorlar mıydı? Cevapsız bıraktığım soruyla  birlikte Yiğit'in kolundan çıkarak bankta oturan arkadaşlarıma doğru yürüdüm.

"Günaydın Aslı hanım" Çınar'a gülümseyerek Ceyhun'un yanına geçtim ve açtığı kolunun altına girdim.

"Naber güzellik?" Gülümseyerek Ceyhun'un yeşil gözlerine baktım.

"İdare eder." Ceyhun gülerek saçlarımı karıştırdı bende koluna vurarak dikleştim ve bana öfkeyle bakan İrem'e baktım.

"Bir sorun mu var?" İrem başını olumsuz yönde sallayarak lensli yeşil gözlerini üzerimden çekti ve bahçede göz gezdirdi bende onu taklit ederek bakışlarımı bahçeye çevirdim.

"Vay anasını abi şuna bakın." Çınar'ın hayranlık dolu sesiyle birlikte bütün herkes okul kapısına baktı. Gözlerim dehşetle açılırken seslice yutkundum. Karşımda duran bir servet değerindeki  kırmızı araba kaza gecesi Giray'ın kullandığı arabaydı. Bakışlarımı bir süre bahçede gezdirdim ve tekrar arabanın olduğu yere sabitledim. Korku damarlarıma girerken titremeye başlamıştım bile, kaza hafızamda tekrar tekrar canlanırken boş caddede yankılanan sesler kulaklarıma dolmuştu. Giray'ın hakimiyetini kaybedişi, benim çığlığım karşı taraftaki kadınların çığlığı, gürültülü bir şekilde hurdaya dönen iki araç. Ve benim korkudan yaptığım o hata. Bakışlarım arabanın açılan kapısına gitti. Korkuyorum ve korkularımla yüzleşmek istemiyordum. Görüş alanıma ilk siyah pahalı ayakkabılar ve siyah okul pantolonu girdi ardından siyah deri ceket ve ve... o girdi. Bedenim korkuyla sarsılırken ellerim morarmaya başlamıştı. Koyu kahve gözler yeşillerimi nişan alırken ürperdim, ifadesiz bakışları bahçedeki ona hayranlıkla bakan kızları taradı ve karanlık bir kuyu olan gözlerini tekrar bana çevirdi. 

KIRMIZI Where stories live. Discover now