rest in peace

492 58 55
                                    

—Şeytan sokakta Ölüm'le karşılaşır.

ŞEYTAN
Ne diye bu kasabadasın?
Belli ki alacakların var.

ÖLÜM
Bir kanın çok alacağı vardır.
Herkes uğrunda savaş vermiştir.

ŞEYTAN
Savaşın ağzından bunu duymak, ne yazık, ne yazık!
Demek biri aniden ölecek.
Yoksa ne diye buraya böyle acele gelesin?

ÖLÜM
Acele edişim sendeki denizciyi bana çekmesin.
İşimi görüp giderim.
Sen,
benimle konuşmamalısın.
Yukarıdaki,
seni daha ne türlü cezalandırsın?

ŞEYTAN
Yağmur ikimizin üzerine de yağmıyor mu, söyle bana.
İkimiz de ıslanmıyor muyuz şimdi?

ÖLÜM
Sen dünyevisin, buradan çıkman yasaktır.
Senin en büyük görevin,
senin yaratılışın,
insanların içindeki iyiliği ortaya çıkarmaktır.
Dünyaya ait olan sen, git haydi, sen de işini yap.

ŞEYTAN
Sen değil misin o halde?
Benim işe yarar duruşum karşısında,
tıpkı dediğin gibi iyiliği insanlara gösteren bir kötülük olarak yaratılışımda,
senin dünyeviliğin beni kimden ayırt eder?

ÖLÜM
Senin ölümsüzlüğün insanların içinde yaşayışından ibarettir.
Aksi halde bu bedende duruşunda ölüm vardır.
Sen ölürsün, ben ölmem.
Senin bir parçan kalır, benim kalmaz.

ŞEYTAN
Seni böyle düşündüren nedir?
Değil miyiz ikimiz de insan bedeninin içinde olan?
Sen ölümsün, ben şeytanım.
Ama ben senin içinde zaten varım.

ÖLÜM
İçimde seni öldüreli bir milyon gezegenin ömrü geçti.
İster melek, ister şeytan ol.
İster melek görünüşünle şeytan.
Senin varlığın insanlar içindir,
onların hiçliği seni var edemez.

ŞEYTAN
Seni ediyor mu ki?

ÖLÜM
Tanrı'nın görevindeyken sus,
seni var eden şey aklını başından alır.
İnsanları kandır ve doğruyu bulmalarını izle.
Canını alma zamanım Tanrı tarafından bana emredildiğinde gelmiş olacak,
o zaman da konuş benimle,
tatlı dilinle konuş bana ve Tanrı'nın bana bir parçasını verdiğini sonunda anlamış olarak hiçliğini sürdürmene yardım ettiğimde, beni böyle hatırla.

ŞEYTAN
Ne güzel de anlattın!
Bildiğim şeyleri bana söylemektesin durduğun yerde.
Ama söyle, bir iş var bu işin içinde!
Gitmekte olduğun yerde.
İçimizden birinin oyunu bu.

ÖLÜM
Doğru, alacak olduğum canda şeytan tüyü vardır.
İnsan elinden gelen bir ölümdür bu.

ŞEYTAN
Vah vah!
Sana üzüntümü belli edecek olsam,
inanır mısın, bak şu hale!
Garip bir devirdeyiz, kesin!
İnsanlar sende olduğu kadar bendeki varlığı da hayal kırıklığına uğratır.
Bu devrin gidişatında çok kafir vardır!
Şeytanın artık insanın aklına girmesine gerek yoktur,
bu insanlar artık bize uğraş getirmez.
Hepsi kötü düşünceli olmuştur,
nerede benim saf gençliğim, vah vah!

ÖLÜM
Tanrı'nın varlığına artık inanmaz olmuşlar.
Cezanın nerden geldiğini bilmez haldeler,
elbet öldüklerinde anlayacaklar.
Onların kapısını çaldığım zaman,
Tanrı'ya inanmaya başlayacaklar.

ŞEYTAN
Çok geç!
Biz mi kötüyüz, insanlar mı daha çok,
anlayamadım fakat,
barizdir ki insan kötülüğü caydırmıştır.
Şunu sorgulamaktayım hala,
biz mi kolaylaştırdık kötülüğü, yoksa insanlar mı,
Yoksa kötülük mü kolaylaştırdı insanları?
Hep aklım karışır düşünürken.

ÖLÜM
Ey şeytan!
Demek yakınırsın sen de,
sinsi sırıtışını yüzüne yerleştiremediğine.
İyilik olmadan senin de bir vasfın yoktur artık,
üzülme!
iyi kullar yaşamaktadır hala, henüz canını almadım hepsinin.
Git görevine!
Caydıramazsın onları elbet.
Ama varlığın orada güvendedir.

—Bu bölüm hikayeden  bağımsız yazılmıştır.

The VeilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin