○1○ ~Başlangıç~

125 20 33
                                    

Diğer hikayemle birlikte buna da devam edeceğim. :) Lakin bu farklı. Bunda ki olaylar benim hayatım, benim yaşantılarımın kurgusu. Umarım güzel yerlere geliriz ve hoşunuza gider ^^ ♥

Hikayeyi okudukça bir fikriniz oluşacak tabii. Ama şimdiden sizi yanıltacağım için üzgünüm. Gerçekten değişik olacak :)

~

06.07.2002

Minik ellerim annemin ellerinin arasındaydı. Diğer eliyle de dilerdim ki, beni sevsin. Ama o elle başka bir -benden daha büyük olan- eli tutuyordu. Çok değil, birazcık daha büyüktü. Bir erkeğin, ne yazık ki ağabeyim olan o çocuğun elini tutuyordu. Düşünüyordum da, o benim ağabeyim değildi ki. Bir evlatlık benim ağabeyim olamazdı. Ben özdüm sonuçta. Annemin karnından doğan bu kızın ismi; Lethia. Lethia; unutkan kimse demek. Ne garip bir isim, ne çirkin... Oysa daha güzel bir şey beklerdim.

Kara kara düşüncelerim benden uzaklaşırken yüzümü bir gülümseyiş sardı. Amcanın elinde ki pamukşekerleri görünce annemin eteğini boşta kalan minik elimle çekiştirdim. "Anne, pamuk şeker!" dedim. Bir yandan pamuk şekerleri işaret ediyordum.

Annem pamukşekerci amcaya baktı. Ardından bana doğru yumuşacık bakışlarıyla vücudunu döndürmüştü. Benim gibi kocaman, güzel bir gülümseyişi vardı annemin. Aa, evet! Annem, dünyanın en güzel annesiydi. Çantasındaki cüzdanı çıkardı ve amcaya doğru parayı uzatıp elime pespembe pamukşekeri uzattı. 

Pamukşekerden bir ısırık alıp Baran'a doğru bakıp dil çıkardım.  Biz Angere'de yaşasakta Türk çocuklarıydık. Sadece farklı bir yerde yaşıyorduk. Henüz dört yaşımda olsam da bunu anlayabiliyordum. Çünkü ben akıllıyım!

  Bana doğru çirkef bakışlarını savuruyordu. Büzüştürmüş yüzüyle elimdeki pamukşekerimi işaret ederek debelenmeye başlamıştı. 

"Onu istiyorum!" demesiyle her zaman yaptığım gibi usulca annemi süzmüş, merakla ne yapacağını izliyordum. O, benim idolüm idi. Büyüdüğümde annem gibi, çok iyi bir anne olacaktım.


Yanağını şişiren havayı dışarıya doğru üfleyerek elini cüzdanına geçirdi. Aldığı parayı amcaya doğru uzattı. "Bir tane daha delikanlıya verir misiniz?" 

Adam başıyla onaylayıp pamukşekeri Baran'a uzatmasına rağmen Baran, çatmış kaşlarını şekere bakıyordu. Elinin tersiyle ittiğinde Annemin ifadesi değişmiş, dehşetle bakan gözleri Baran'ın üzerindeydi. Tekrar benim şekerimi işaret etti. "Onu." dedi inadını sürdürerek. Annem, avucunun arasında ki elimi sıyırdı ve Baran'a doğru eğildi. Saçını okşayıp hafif çatmış kaşlarıyla yine nasihatına başlamış,  "Böyle yapmamalısın Baran. Burayı istemediğini biliyorum ama kendinde bu gücü bulmalısın. Hepimiz seni seviyoruz." dedi. Elini saçlarının arasında şevkatliyle gezdiriyordu. 

Sulanmış gözlerimle 'Ama niye?' diye mırıldandım. Eteğimdeki püskülleri çekiştiriyordum. Niye ben kötü bir şey yapsam azar yiyen ben, o ise nasihatı alıyordu. Niye ben azarlanıp, o övülüyordu? Niye!

...

Günümüz

 Yüzümde ki tebessümle sayfaları çevirmeye devam ettim. 2003, 2004, 2005, 2006,2007 ve 2008. 

Neredeyse her günü cidden geçirmiş miydim?

Eski anılar; ne iyi ne de kötü. Sadece garip olan bu anılar içimde bir burukluk oluşturuyordu. Eskiden mutluydum, ya şimdi? Cevabını hiç bilmiyorum. Dışarıya hep gülerek bakan benin içimde fırtınalar kopması değişikti. Belki de asıl duygularımın kimsenin görmemesini istiyor, beni böyle tanısınlar istiyordum. Belki de sadece teesürlü biri olduğumu bilmek istemememdir. Sonuçta toplumun içerisinde asla ağlamayan bir tiptim. Yalnız kaldığımda ise hönküre hönküre ağlardım. 

NELLDonde viven las historias. Descúbrelo ahora