1- Giriş ( Arzum Dila Tanrıyar)

25.7K 559 47
                                    

           Tablonun karşısında duruyor, tabloyu farklı açılardan inceliyordu. Aylarca övülen,eşsiz denilen tablonun bu olduğuna inanamıyordu.

             Eleştirmenlerin anlattığı realist denen çizgileri aradı tabloda. Realistliğin renklerle uyumu bu olamazdı. Eleştirmenlerce sayfalarca övülen, sanat içerikli her programlarda destanlaşan eser için çok farklı beklentileri varken şuan yaşadığı hayal kırıklığı içinde bulunduğu ortamı anlamsızlaştırdı. Bu sergiye gelmesi için ısrar eden arkadaşına kızmak istese de şuan boş övgüler ile anlam kazandırılmaya çalışılan gözlemlerine göre ise ziyan edilmiş tuval parçasının karşında hala duruyor olması öfkeyi kendisine yönlendirmişti.

Herkesin kendi bakış açısıyla şekillenirdi sanat. Sanat eleştirmenlerin yönlendirilmesiyle şekillenen sanat ancak bu kadar basit olabiliyordu işte. Sergideki diğer eserlere bakma gereği duymadan ayrıldı oradan. Kendisine ukala, egoist denilmesine razıydı. En azından böyle basit tablolar karşısında daha fazla vakit öldürerek insan yaşamından çalan eleştirmenlere boyun eğmeyecekti.

Kendi, oluşturduğu eserleri kimseye amenna etmeden sergiliyordu.Bir sanatçı için sanat yaşamı olmalıydı. Kazanç olarak görülerek maddi çıkar uğruna yapılan adına sanat denilen kulvar da olmak istemiyordu.Direniyordu iki fırça darbesine sanat diyen kişilerin arasında bulunmamak için. Bunca zorbalığın arasında kendini düşündükçe tiksiniyordu. Sanatı bu denli basit gören kişilerin arasında sanat yapmaya çalışma çabasını ise komik buluyordu.

Sanatın bu şekilde bayağılaştırılması yadırganacak bir şey değildi aslında. Buna benzer çok şeyle karşılaşmıştı yine de kabullenemiyordu işte. Bu yüzdendi ki kendi kabuğuna çekilip oluşturuyordu sanatını. Kendini sanatıyla ifade ediyordu ve bütün insanlara bunu duyurma yolunu reklâmla olmadığını zaten isteyen herkesin kendine ve eserlerine ulaşacağını biliyordu. Sanat dünyasında da egoist denmesine aldırmıyordu. Çünkü sanat, eserleri hakkında kendini haklı çıkarma çabası değil üretmek ve insanlara ulaşabilmekti. Bunu yaptığına inandığı için de kişiliği hakkında yapılan eleştiriler de umurunda olmuyordu.

                                                                                       ***

Salonda sehpanın üstüne yaydığı kâğıdın üzerini kurşun kalemle karalıyordu. Aklının bir köşesinde bulunan ve bir türlü ifadelendiremediği şekli çıkartmaya çalışıyordu. Genelde tablolarında sakladığı düşünceyi hemen ortaya çıkartmalarını sevmezdi. Karmaşık ve dolaylı olurdu anlatımı. Şimdiki yapmaya çalıştığı birazda can sıkıntısını geçirtmek için olsa da yine bir sanatçı titizliğiyle uğraşmak istiyordu. Kendini rahatlatmak için derin bir nefes aldı. Kalemi topladığı saçlarına geçirerek kendini oturduğu kanepede geriye attı. Ellerini alnında kenetleyerek gözlerini kapattı. Kendi için gün bir türlü geçmek bilmemişti. Ayaklarını sehpaya uzattı. Rahatladığını hissederek aklındaki şekli daha net canlandırmaya çalıştı. Bir şekle onlarca şekil karışıveriyordu. Renkler birbirine giriyordu. Yüzünde bir gülümseme oluştu kafasına fazla taktığını düşündü. Er ya da geç o şekli çıkartacaktı. Alnındaki ellerini başının arkasına kaydırdı. Biraz daha iyi hissetti kendini.

Bir müddet sonra ayak sesleriyle irkildi. Gözlerini açtı karşısında Nil duruyordu. Yüzünde bir gülümseme oluştu. Nil'in gözleri masanın üzerinde ki kâğıda takılmıştı "ilginç bir şey" dedi bir açıklama beklercesine.

Bu söz üzerine kanepeden yavaşça doğruldu alayla kâğıda baktı. Omuz silkerek "saçma bir şey. Tabi devamı gelmezse" dedi yüzünde alaycı ifade devam ederken. Aklındakini kâğıda dökemezse kâğıdın varlığı bile bir süre sonra olmayacaktı.

Aşk KoleksiyoncusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin