Hatıran yeter 1

35.5K 1.2K 56
                                    

Tanıtım bölümünü okuyarak destek olan dostlar :) harikasınız.. Ama ben beni cesaretlendiren, kapağı hazırlayan, facebook sayfası açan ve yazdığım bazı kısımları düzenleyen bu güzel kıza teşekkür etmek istiyorum. Ilknurrr86 Uzun zamandır yazdıklarımı sadece o okuyordu, motivasyonu harika 💖 teşekkür ederim ilknurcum🙏


HATIRAN YETER 1

Ayakları ezbere bildiği yolu adımlayarak evi bildiği huzuru bulduğu kendi olduğu tek yere taşıyordu yorgun bedenini. Hafifçe titrediğini hissettiği dizlerinin üzerine çöktü. Dik durmak ne mümkün? Gözlerini manzarayı beğenmemiş gibi kapatıp derin bir soluk çekti ciğerlerine. Çam kokusu toprak kokusu ile yarışıyordu sanki. Önünde ki toprak tepeciğine burnunu yaklaştırdı, bir elini titreyen dizinden kaldırıp soğuk mermere tutundu. Aradığını bulamamanın acısı mevcut acısını katladı. Oysa ki baharın müjdecisi çiçekler sevdiği kadının kokusu ile karışıp onu sarhoş eden esans gibi olsaydı belki mutlu olurdu. Belki 1 yıldır tebessüm dahi uğramayan suratında bir ışık olurdu.
Ardında duyduğu ayak sesleri ile gerçekliğe döndü. Gözlerini açıp mezar taşı ile bakıştı. Eklem yerlerinde kurumuş kan izleri olan elini sevdiğine örtü olan toprağa yasladı.

"Burada olacağını biliyordum oğlum"
arkasında ki sesi tanıdığı halde dönüp bakacak gücü kendinde bulamadı. Kenarı patlamış dudağını zorla kıpırdatıp konuştu

" Bir yıl, ve ben hala ölmedim" dedi.

"Bende yaşıyor sayılmam" dedi kadın.

Dünyalar güzeli kızını buraya teslim ettiği günden beri yarısını kullanamadığı bedeni ile oturduğu tekerlekli sandalyeyi damadının yanına sürdü.

"Oğlum, ben her şeyimin yarısını onunla gömdüm. Ama hayata devam ediyorum. Sen, sen çok gençsin. Yaşamaktan vazgeçme. Şu haline bak.. bir gün o kafeslerin içinde seni öldürecekler."

"Keşke" dedi adam.

"Yapma Kartal.. Azra için. Bir gülüşün için "tek mutluluğum" diyen kızım için" dedi Gül Hanım

"Dayanamıyorum, kabullenemiyorum, birisi gidecekse o ben olmalıydım. Geçimsiz aksi, huysuz olan bendim, o değil"

"Sesi baharda ki kuşlar gibiydi, hiç bitmezdi anlatacakları , hayalleri"
Kartal gözlerini yumdu. O karanlık perdenin ardında unutamadığı yüz canlanınca kalbi sıkışır gibi oldu. Konuşmasına gözkapaklarının ardında ki yüze bakar gibi devam etti

"Çok özledim, siyah zift gibi dediği saçlarını, ona göre bir sürü kusuru olan bence kusursuz tüm halini özledim"

zorla yutkunarak devam etti " ben onu kaybedeceğimi bilseydim, .... o bilseydi..." ne diyeceğini bilemeyerek devam etti " çocuk istemek saçmalık, olursa olur olmazsa olmaz." Tüm bedenini saran öfkesini karşısından çıkarmak istedi. "neden engel olmadın, o ilaçlar zehir.. onu benden aldılar, kahretsin"

Yaşlı kadın gözyaşlarını titreyen eli ile sildi. Oda kendini aylarca suçlamıştı. Anne yüreği hala kendini affetmemişti. Ama akademik bilim kadını tarafı mantıklı gerçeği tokat gibi yüzüne çarpıyordu.

" Oğlum, ne tüp bebek ilaçları, nede bilinen bir hastalığı sebep değil. Kabul etmek istemesek de gerçek bu. Uykusunda kalbi durdu" sesi çektiği acıyı belli ediyordu.

" Benim içinde kolay değil, bu hayatta ki tek ailem, kanımdan tek insan, bebeğim, orda... artık yaşamıyor. Ne olur hayata dön. Sen buradasın"

Adam yavaşça ayağa kalktı. Dün gece gerçekten öldüğünü sanmıştı . Tamam demişti, işte sana geliyorum. O hizbe yerden, insan hayatının hiç değeri olmayan, kafes dönüşlerinin yapıldığı mezbahadan cansız bedeninin leş gibi atılacağını sanmıştı . Yine olmadı dedi. Yüzünü annesi gibi sevdiği kayınvalidesine döndürdü. Kadın dağılmış sürati yakından görünce yüreği sızladı. Kıyamadı. Son günlerde aklında olan fikir daha kabul edilebilir geldi.

" Seni hayata tutunduracak, kızımın da sonsuza dek hatırası olacak, bir sebep var, bir mucize... Bu hayatta ki son görevimde olsa yapacağım. Prensesim geri gelmeyecek tabii ki, ama ona ait en küçük ihtimal için bile her şeyi yaparım, YAPACAGIM..."

∆∆∆

Zara, boyunun tamamını görebildiği varaklı aynanın karşısında kendine baktı. Acaba gözlerini kimden almıştı? Annesi? Babası? Dünyanın bir yerinde onun kanından bir insan var mıydı acaba? Sağ elinin üzerinde ki çınar ağacı dövmesine sevdiği bir arkadaşıyla karşılaşmış gibi tebessüm ederek baktı. Kim 5 yaşında ki çocuğun eline dövme yaptırır ki! 20 yıldır kendisi ile olan, bedenine kazınmış, geçmişinin tek izine uzunca baktı. "Nefes al Zara" dedi kendi kendine. Vakfın kız yurdunda kaldığı yıllarda çoğu gece bu ses ile uyanıyordu. Arada yine o sesi duyarak uyandığı uykuları oluyordu ama o artık güçlü olmayı öğrenmişti. "Nefes al Zara" Yıllarca en zor anlarında yaptığı gibi başını dikleştirdi, yüzüne samimi bir gülüş taktı, derin bir nefes aldı...
Zamanlaması harika birinin araması ile çalan telefonunu eline aldı. Tam zamanı diyerek cevapladı. Karşısında ki cıvıl cıvıl ses gülümsemesini derinleştirdi.

" Döndün gerçekten döndün. Allaha şükürler olsun. Misafirhanede misin?" Özlemin heyecanı Zara'yı da etkisi altına aldı..

"Evet döndüm ve evet misafirhanedeyim. şimdi çıkıyorum. Hastaneye uğramam gerek" dedi..

"Gelir gelmez çalışacak mısın?"

" Bilmiyorum, Gül anneyi görmeliyim. Acı olaydan sonra bile gel demedi, neden çağırdı merak ediyorum"

"Bıraktığın gibi bulamayacaksın, hazırlıklı ol, o çok acı çekti."

"Akşam bana gel mutlaka tamam mi Zara?"

"SÖZ" dedi Zara. Karşısında ki yol arkadaşının tek hece ile çok şey anladığını biliyordu. Onların 20 yıldır süren yol hikayelerinin gizli şifresi, aralarında ki bağın en sağlam düğümü bu kelime idi.

"SÖZ"

HATIRAN YETERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin