Küller

91 13 6
                                    

Gözlerimi hafifçe kısıp etrafa bakınmaya çalıştım. Alevler buna engel oluyordu, sulu gözlerimin arkasından buğulu görüyordum. Hafifçe doğruldum ve bacağımı kendime doğru çektim. Kötü görünüyordu. Dişlerimi sıktım, acıdan dolayı tırnaklarımı avuç içlerime bastırdığımı yeni fark etmiştim. Ellerimi yere koyarak destek alıp ayağa kalktım. Kızgın demiri her seferinde batırıyorlarmışçasına acıyordu bacağım. Yanık izlerinden ve acısından nefret ediyordum. Beni zahmete sokacak bir yaranın daha açılmasını hiç istemediğim için acele etmem lazımdı. Elimi hırkamın kolunun içerisine iyice soktum ve burnumu gıdıklayan, kaybolmaya yüz tutmuş deterjan kokusunu içime çekerek derin bir nefes aldım. Çıkmam gerekiyordu. Hem de hemen. Yaralı olmayan sağ bacağımı kaldırdım ve tahta çerçeveli cama bir tekme indirdim. Açılması için biraz zorlamıştım ve sonunda açmayı başarmıştım. İlk sağ bacağımı dışarı attım ve öksürük krizine girmemle birlikle birden aşağı, iki bacağımın üstüne düştüm. Sol bacağımdan tuttum ve gözlerimi kapatıp çalıların arasından temiz havayı içime çektim. Sakinleşmeli ve bu yarayı iyileştirmeliydim. Saçlarımı geriye atıp terleyen yüzümü sildim ve bacağıma odaklanıp birkaç söz fısıldadım. Yaptığım büyüyü zırhından içeri geçirmeyen yanığıma gözlerimi devirdim. Haydi ama, bu illk defa olmuştu. İşe yaramasını ummuştum. Lanet olsun, diye mırıldandım. Yok yere bana engel oluyordu. Etrafı kolaçan edip sessizce öksürdüm ve birkaç adım atıp araca doğru ilerledim. İçerisinde kimse yoktu. En azından bununla şehre inebilirdim, orada daha güvenliydim. Kesinlikle, dedi iç sesim. Şoförü birazdan gelecekti zaten. Bunu hissedebiliyordum, bunu bilmek benim için çocuk oyuncağıydı. Ellerimi samanlığın kasasına sabitlerim ve ayağımı demire koyarak kasaya abandım. Tam çıkacakken ayağım kayınca yanık yaramın demire gelmesiyle yüksek sesle inledim. "Siktir!" Bu gerçekten etimi kopartıyorlarmış gibi hissettirmişti. Canım fena yanmıştı ve iyileşmediği için bir kez daha lanet okudum. "Haydi, haydi..." diye mırıldanıp şansımı bir kez daha denedim. Demire tutundum ve kendimi sertçe ileriye ittim. İşte başarmıştım! Samanların içerisinde yuvarlanıp bir süre orada dinlenmek için kendime izin verdim. Araba bir anda sarsılınca başımı samanların arasından zemine çarptım. "Ah! Olamaz!" Bütün aksilikler beni buluyordu ve gerçek anlamda yorulmuştum. Kötü kokuların arasından derin bir nefes aldım ve yavaşça geri verip gözlerimi kapattım. En azından biraz şekerleme iyi gelebilirdi. Gözlerimi yavaşça kapattım, çok kısa sürede uykuya dalmıştım.

Fakat bu uzun sürmedi. Araba tekrardan sarsılınca yattığım yerden doğruldum ve elimi saçlarıma götürüp başımı kaşıdım. Bu sırada karnım guruldamıştı. Bir an önce Sam ve Charlie'den yardım isteyecek kuytu bir yer bulmalıydım. Araba yavaş yavaş ilerledi ve bir süre sonra durdu. Şehir merkezine ulaşmış olmalıydık. Sürücü kapıyı açtı ve sertçe kapatarak arabanın yanından aceleyle uzaklaştı. Pislik adam, diye geçirdim içimden. Alkol almak için ruhunu satan bir bedenden başka bir şey değil.
Ayağa kalktım ve kasanın kapısını açtım. İşte temiz hava. Gökyüzü gecenin zifiri karanlığı nedeniyle birçok yıldızı gözler önüne sermişti. Ama şu anda hiçbiri işe yaramıyordu. "Haydi Sam... Lütfen!" diye inledim acıyla. Ve kasadan indim. Biraz ilerledim. Ne yaptığımı bilmeden, nereye gittiğimi bilmeden yolları arkamda bırakıyordum. Su birikintisine yaklaştım. Suratımı merak ediyordum. Saçlarım karışmıştı, gözlerimdede halkalar oluşmuştu, halen siyah lekeler vardı yangından kalma ve birkaç çizik. Elimde suratıma çekidüzen verdikten sonra artık dayanamıyordum bulunduğum yere en yakın duvara çökmüştüm bile. Bu kadar ağırlaşma sebebim lacomer'ler olmalıydı. Onlar sam ve charlie olmadığı zamanlarda bana karşı tetikteydiler. Çöktüm ve bacaklarımın arasına suratımı gömdüm.
Bu koku, bu kollar tamamen yabancıydı ben neredeydim ? Beni bulmuşlarmıydı ? Gözlerimi açıp hareket etmeyi denedim ama yapamadım karşımdaki bunu anlamış olsa gerek " Sokakta uyuyordun. Eğer biraz daha uyusaydın iki pezevenk için oyuncak olacaktın. Ayrıca yaran çok ağır gözüküyor. " Bu kimdi ? ilk defa biri bana şefkat göstermiş gibiydi tuhaftı. Korkuyordum.
Ses tonu kalın ve toktu. Odası karanlık olduğu için yüzü tam belli değildi fakat siyah saçları ve siyah gözleri nerede olsa ayırt edilebilirdi. Yutkundum ve başımı salladım. "Teşekkürler..." diye fısıldadı iç sesim.
☆☆☆☆☆
Uyandığımda çevreme baktım yatağın ucunda gözlerini açmış merakla bekliyordu. Zorda olsa gözlerimi açtım. Ağzım çok kuruydu konuşamıyordum. Dikleşmek istedim ama kemiklerimin acısıyla inledim bana yardım etti. Bacağıma baktığımda yanıktan sadece iz kalmıştı acımıyorduda.
" İyi misin ? " dedi. Kafamı salladım ve boğazımı temizledim bana su verdi, bir yudum aldıktan sonra ne olduğunu anlamaya çalıştım " Kaç gündür uyuyorum ? " diye bir soru yönelttim " Dört bugünde öğlene kadar uyudun. " dedi. Şaşırmıştım bir an önce buradan gitmek istiyordum. " Kahvaltı hazırlayacağım sende toparlanıp gel. " dedi ve ayrıldı. Gidişni izledikten birkaç saniye sonra derince bir nefes aldım kalkıp arkasında tuvalet olduğunu umduğum kapıyı açtım. Doğru tahmin. Ayna karşısına geçtim yüzüm solgundu, saçlarım düzgündü suratımda yıkanmıştı. Üzerimde bolca siyah bir t-shirt vardı altım çıplaktı. Aynaya baktım gözlerime tam içine bir yabancı neden böyle yapmıştı bana, neden iyimserdi ? Sanki şefkati ilk defa tadıyordum. Suratımı yıkayıp banyodan çıktım. Kahvaltı için içeri geçtim ve karnımı güzelce doyurdum. Kahvaltı boyunca konuşmamıştık ama arada bakışlarını yakalıyordum. Tabağımı musluğun önüne verdim "Ailen yok mu ?" diye bir soru yöneltti susmayı tercih ettim. " Ya da arkadaşın, kuzenin falan ? " gözlerim dolmuştu. Kuru bir sesle " Ben gitsem iyi olur, " arkamı dönüp suratına baktım " Yeterince ağırlık oldum. " üstümü değişmeye gidiyordum ardından burayı terkedecektim ama ne yapacaktım nerem vardı gidecek ?
Hiçbiryere gitmiyorsun diye kolumdan tutup kendine çevirdi göz devirip güldüm ardından " Acılarını göz ardı etmene yardımcı olabilirim anlat, lütfen ? " dedi kolumdan çekti ve salona geçtik deri koltuğa oturdu, bende oturdum. Ona güven beslemiştim nedense ve anlatmak zorunda hissettim. Anlatmaya başlayacakken sigara çıkarıp dudaklarıma yerleştirdi ve çakmağı çaktı aynı işlemi kendinede uyguladı, sırıtıp " Yardımcı olacaktır. " dedi. Bir yudum aldım ve dumanı havaya saldım.
" 4 yaşıma kadar yurtta kaldım. Ailem adına en ufak bir ipucu yok. Kamera kayıtlarına göre beni yoksul bir kadın bırakmış yetimhaneye. Kadını bulmuşlar ama o çoktan ölmüş. Yetimhanedeki yöneticinin adı Hanna'ydı 4 yaşıma kadar benden bebeklik eşyalarım saklandı en sonunda da depoda kurcalarken bit kumaş parçası buldum daha doğrusu yere düştü içinden bir taş çıktı. Hoş görünüyordu. Benim olanı almak çalmaya girmiyordu nasıl olsa diye cebe attım. Gece odama yattıktan sonra taşın parıldadığını gördüm. Etrafta mavi gölgeler görüyordum. Çocuk olduğum için bağırarak ağladım ve yardımıma Hanna koştu teselli etmeye gelmişti. Benimle yatmasını söylediğimde yorganımı açtı içeri girmek için ama cebimdeki ışığı gördüğünde duraksadı ağzı açık kalmıştı bana baktı hemen yataktan kaldırdı üzerime mont geçirip yetimhanenin çıkışına ilerledi. Çıktık. Arabasına bindik serice numaraları tuşlayıp birşeyler anlatıyordu. Işte orada başlamıştı hayatım o günden beri ağlayışım bir gün durmadı. Herneyse Hanna, Dr.B ile evli olduğu için tüm deney sonuçlarını ve neyaptığını biliyordu. Dr.B denen orospu çocuğunun amacı bir insanın hayatına ruhları bağlamak ve ondan yardım alarak büyük işlere imza atmakmış. O gece ruhları taşa aktardıkları gece Hanna olacakları tahmin etmiş raporlarıda alıp terketmiş orayı. Raporlar olduğu için ve Hanna'da uzman olduğu için tedaviye alındım. 14 yaşıma kadar tedavideydim ruhlar ile bağlantım oldu, zarar gördüm. 14 yaşımdan sonra devlet bana ajanlık tarzı birşey teklif etti özel eğitimlere gittim ve şuan 18 yaşındayım olanlardan sıyrılmam gerekiyor ama herkes peşimde. " anlatmam bittiğinde o ikinci sigarasınıda yakmıştı. Sanki ona hergün bildiği şeyleri söylüyordum, tepkisini bekledim. Ayağa kalktı cebinden benim taşıma benzer ama daha farklı bir biçimde taş uzattı. " O taş böyle bir taş mıydı ? "


Bir bölüm daha bitti büyük özenle yazıyorum ve çok çok fazla özen isteyen bir iş zaten umarım beğenmişsinizdir
Bölümde emeği geçen Sena Oflaz'a teşekkürlerimi sunuyorum
Birdahaki bölüm haftaya gelecek
Beğendiyseniz yıldıza dokunmayı ve arkadaşlarınıza önermeyi unutmayın
~Lord Of The Oreo's 👽

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 10, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

AdelphaWhere stories live. Discover now