ÇATLAK KAZAN -2-

205 12 28
                                    

Medya: Sirius, Ola, Lily...

Uyarı: Bu kurgu sadece Ölüm Yiyen Günlüğü ile paralel ilerlemektedir.

Bu bölüm sıkıcı oldu ya. 

Ola, hızla yattığı yataktan fırladı ve kardeşine baktı.

Gece birkaç sefer uyanmıştı ama şimdi mışıl mışıl uyuyordu. Üstelik evden hiç ses gelmiyordu.

Hemen başucundaki saate baktı.

Tabi ki de gelmezdi! Saat daha sabahın beşiydi.
Kahverengi saçlarına dolanmış tokayı ses çıkarmamaya özen göstererek komidinin üstüne koydu.

Kardeşini uyandırmamaya çalışarak ( ki uykusu epey hafifti ) üstündeki ince pikeyi yana atıp kalktı.

Kardeşiyle odasını paylaşmayı kendisi istemişti, zaten büyük bir odaydı. Sağ tarafı o, sol tarafını ise kardeşi almıştı.

Sadece pencerenin önü onundu.

Çünkü kitap okurken veya bir şeylere çalışırken camdan dışarıya bakarak düşünürdü.

Dalıp giderdi çoğu zaman.

Masanın üstünün dağınıklığına baktı. Ama masa, adeta masalıktan çıkmıştı. Kitap yığını bir köşede üst üste yığılmış, tavana ulaşacağı günü bekliyordu sanki.

Kağıtlar sağa sola savrulmuş, kalemler ararlara girmişti.

Raflara sığmayan defterler, masanın üzerinde ayrı bir yığın oluşturuyordu. Gözlere tıkılmış defterlerse daha şanssızdı; balık istifi şeklinde duruyorlardı.

Kağıtlar dosyalanmaya çalışılmıştı, bu belliydi. Ancak çoğu dışarıya sarkmış, beter hal almıştı.

Çekmeceleri açmaya korkuyordu. Varın siz düşünün odanın halini!

Annesi normalde burayı hizaya getirirdi ama şiddetli tepkiyle karşılaşınca vaz geçmişti.

Ne kadar dağınık olursa olsun, aradığını bu dağınıklık içinde bulabiliyordu. O konuda hafızası kuvvetliydi.

Evet, Ola ' nın odasını kendi odama bakarak yazdım.

Sandalyeyi çekip oturdu.

Ela gözleri, henüz yeni doğmuş güneşi izliyordu.

Yakında Hogwarts ' a başlayacaktı.

Yepyeni maceralar onu bekliyordu.

Ve belki de geleceği, Hogwarts ' ta tanıyacağı birine bağlıydı.

Eh, burada yazarınız olarak minik bir not düşeyim, yıllar sonra içinden bu tahminine lanet etti. Çünkü son derece haklı çıkmıştı. Görücü göz vardı onda sanki.

Masanın üzerindeki kırmızı ip, orada olmaması gereken bir şey gibi duruyordu.

Hızla çekti ipi. Ve arkasından, minik bir kalp geldi.

Uzun zamandır bu kalbi arıyordu.

Elfay kalbini...

Çok bir değeri yoktu aslında. Sokak satıcısından almıştı bunu Fransa'dayken.

Hikayesi hoşuna gitmişti sadece.

Ola Fransa'dayken

Beş yaşındaki minik bir kızın annesinin yanından ayrılması delilikten başka bir şey değildi.

Ve başta bunu düşünmemişti.

" Anne! Tommy' yle dışarıya çıkıyoruz! "

" Fazla uzaklaşma Ola! " Ola, ondan yedi yaş büyük Tommy' nin elini tuttu ve beraber dışarıya çıktılar.

BİR ÖLÜM YİYENE AŞIK OLMAK - PETER PETTİGREW FANFİC -Where stories live. Discover now