Zehir Zemberek - 17

11.8K 1.2K 198
                                    

Herkese sevgiler ve kocaman öpücükler ❤

***

Tüm dikkatler üzerine dönünce kız korkuyla yutkunmuş. Çekingen bakışlarını önce Cadının, sonra da Şövalyenin üzerinde gezdirdikten sonra fısıltıyla konuşmaya devam etmiş.

"Kuzeyde. Lanetli ormanın tam ortasındaki mağarasında yaşıyor. Onu görmüştüm."

Kızın sözlerini duyan köylü sanki bir yerden emir almış gibi yavaşça geri çekilmeye başlamış. Kız neredeyse ağlayacakken Cadı diğerlerinin aksine kıza yaklaşmış ve elini tutmuş. Kız titrerken gözlerini yerden kaldırmamış.

"Çok teşekkür ederim. Bize çok yardımcı oldun."

Kız, içine bir huzur hissi dolarken gözlerini yerden kaldırıp Cadının gözlerine bakmış. Sonra da öylesine güzel bir şekilde gülümsemiş ki, ona bakan herkes kızın güzelliğine hayran kalmış. Bu olayda tek istisna, yine Kara Şövalyeymiş. Onun simsiyah gözleri yalnızca Cadının üzerinde nefretle parlıyormuş.

***

Merve elinde kahvaltı tepsisi ile Kaya'nın kapısının önünde dururken aklında milyonlarca düşünce vardı. Ozan'ı yalnız bırakmaktan nefret ediyor olsa da kardeşine bir seyahate çıkmayı düşündüğünü ama onu yalnız bırakmak istemediğini söylediğinde adamın bir tek konfeti patlatmadığı kalmıştı. Valizini bile hazırlamış, gideceği günün akşamında kapının yanına koymuştu! Merve hayatındaki erkeklerin hepsinin ne kadar sinir bozucu olduğu gerçeği karşısında kaşlarını çattı.

Haldun Türkoğlu'nun da onlardan kalır yanı yoktu. Sefere Kaya ile çıkmak istediğini söylemek için tekrardan odasına gittiğinde adam kati bir şekilde karşı çıkmış, Merve'ye söz hakkı bırakmamıştı. Merve her ne kadar inatçı olsa da saygı duyduğu adama karşı çıkamamıştı. Onların yüzünden burada miço olarak acı çekiyordu. Neyse ki bir süre dinlenmek istediğini söylediğinde adam çok şüphelenmemiş ve ona izin vermişti. Homurdanma dürtüsünü bastırırken derin bir nefes alarak elini kaldırıp kapıya vurdu.

Kaya, kapısı çalındığında bilgisayarına dalmış, raporları inceliyordu. Yine her şey mükemmeldi! Mutlaka gözden kaçırdığı bir nokta olmalıydı ve o noktayı görememek çıldırarak kafayı yeme raddesine gelmesine neden oluyordu.

"Gir," dediğinde kapı açıldı ve Mehmet elinde kahvaltı tepsisiyle içeriye girdi. Kaya yine üstü çıplak bir şekilde oturuyordu. İçeriye giren kişiye de dikkat etmemişti. İçeriye giren kişinin ise Kaya'yı fark etmemek gibi bir şansı yoktu.

"Bu adam çıplak dolaşmaktan zevk mi alıyor. Bu gidişle böbreklerinden akciğerine kadar üşütecek haberi yok!" Mırıltıyla söylenen Merve gözlerini adama dikmemeyi başararak kahvaltı tepsisini masaya bıraktı. Kaya ancak o zaman gelen kişiyi fark edebilmişti. Fark etmesiyle, kocaman bir gülümsemenin yüzüne peyda olması da aynı ana denk gelmişti.

"Mehmet! Ben de seni bekliyordum." Mehmet, yani Merve bu sözler üzerine irkildi. Bu adam yine neyin peşindeydi hiç bilmiyordu. Zaten diğer denizcilerle aynı yatakhanede kaldığından peruğunu çıkaramamış, peruğu bütün gece kafasına battığı için de uyuyamamıştı.

Kendini değiştirebilmek için fazlasıyla çaba göstermesi gerekmişti. Gözlerine kahverengi lens takmış, kaşlarını kalınlaştırmış, burnuna da plastik makyajla birkaç rötuş yapmıştı. Her zaman ağır makyajlı olmasının faydasını da görmüştü. Kaya onu yıllar önce, yüzünde henüz yarası yokken yalnızca bir defa makyajsız görmüştü. Şimdi yarasıyla birleşen makyajsız yüzü, kaşları ve burnundaki değişikliklerle beraber eski Merve'yi neredeyse anımsatmıyordu bile. Ama tüm bunlar fiziksel olarak son derece rahatsız ediciydi. Bu yüzden kendini inanılmaz derecede huysuz hissediyordu. Suratını asıp tek kelime etmeden adama baktı. Kaya ise Karayip'lerde parlayan bir yaz güneşi kadar göz kamaştırıcı görünüyordu.

Zehir ZemberekWhere stories live. Discover now