Unuttun Mu Beni?

9.9K 849 9
                                    

Her gün aynı rutinde gidiyordu. Sabah kalk esnaf sohbeti yap gel gazete okuyarak kahvaltı et. Biraz çalış, yürüyüşe çık. Gel televizyon karşısında biraz daha çalış. Yemek hazırla, kitap oku, yat uyu.

Her şey çok güzeldi çok iyiydi ama sıkılmaya başlamıştı artık Hazin.

Altı aya yakındır buradaydı. Yaz gelsin azıcık bahçeyle, çiçekle, böcekle uğraşsın, sahile insin, farklı birkaç insan görsün istiyordu canı.

Bir ay sonra canlanmaya başlarız diyordu esnaf. Onlarda yavaştan dükkanlarının badana boya işlerini yapmaya başlamışlardı.

Dağ yürüyüşleri devam ediyordu aşağısı ısınmaya başladıysa da zirve hala buz kesiyordu.

Artık üst katta rahatlıkla uyuyabiliyordu. Sadece yatağını camın önüne çekmişti yıldızları seyretmek ve sokak lambasının ışığından faydalanmak için. Başka ışığa gerek duymadan rahatlıkla kitabını okuyabiliyordu çünkü.

Her gece ki gibi yatak odasının camdan dedelerin evini kontrol etti. Aşağıdaki odanın camı aralarındaki bahçe duvarları ile aynı yükseltide olduğu için buna izin vermiyordu. Gündüzleri bahçelerini şöyle bir dolanıyordu, geceleri de tepeden kontrol ediyordu.

O akşam perdeyi kapatırken zirve de ki evin ışıklarının yanık olduğunu gördü. Geldiğinden beri ilk kez. Her gün yürüyüşte önünden geçiyordu. Büyük bahçe surlarından, yüksek demir kapısından ne bahçenin içi ne de evin herhangi bir yeri görünüyordu. kendi evinin yatak odasından bakılınca çok katlı büyük bir alana yapılmış, beyaz evi görebiliyordu.

Bazı geceler eski evinde yaptığı gibi bu evle ilgili hikayeler uyduruyordu.   Bir sürü çocuklu bir aileye ait oluyordu ev her odasında kızlı erkekli kardeşler uyuyordu. Mutfakta koskocaman bir masa bir sürü tabak çanak. Bahçesinde oyun parkı bile vardı hikayesinde.

Ama şu anda oraya hikaye kahramanları yerine evin gerçek sahipleri gelmişti.

Sabah kalkıp yine esnaf arkadaşlarını ziyarete gitti. Bakkal ve fırıncı çay içip karşılıklı spor gazetesi okuyorlardı. Hazin'i görünce ikisi de kalktı yerinden.

"Her sabahki gibi yine rahatsız ettim sizi."

"Olur mu kızım. İşimiz bu bizim. Al kızım hangisini istiyorsan."

Hazin ekmeği seçerken arkasından fırına daha önce görmediği bir çift girdi. Hazin değil ama fırıncı onları tanıyordu.

"Hoş geldiniz hogeldiniz nerelerdesiniz siz kaç zamandır?"

Adam cevap verdi

"Sorma ağabey emir eriyiz biz. Ne zaman gidiyorsunuz derlerse o zaman geliyoruz işte."

"Geldiler mi patronlarda bari?"

"Yok onlar daha değil. Biz ortalığa bakacağız, tadilat işleri var biraz onları yaptıracağız. Uzun sürer diye çoluk çocuk geldik. Hafta sonu küçük beyde gelecek aşağıda ki ev için o gelene kadar ortalığı toplayın dediler işte."

"İyi bakalım. Kolay gelsin."

"Adam parayı ödedi karısıyla çıktılar dukkandan"

Hazin taşları yerine koymuştu aslında ama yine de emin olmak istiyordu.

"Şu dağın zirvesindeki büyük evde mi çalışıyorlar?"

"Evet. Yıllardır hem de. Ev sahipleri de çalışanları da  çok iyi, düzgün insanlar. Aşağıdaki ev dedikleri de senin yanındaki inşaat. Oğlu yaptırıyor onu da. Bitirir herhalde yaz gelmeden. Sende biraz ses çekeceksin."

"Hayırlısı ama sıkıldık sessizlikten bari biraz ses olur. O da değişiklik."

"Valla doğru kızım gelsin artık yaz. Yatmaktan yorulduk. İsyan etmeyeceğim bu sene gör bak."

Karşılıklı gülüştükten sonra hazin evine gitti. Her zamanki yürüyüşüne çıktı.

Geceleri yatmadan önce evde gördüğü ışığa da alışmıştı artık.  Havalar ısınma başladığından beri gündüzlerini veranda da geçiriyordu, keyfi yerine gelmişti ta ki bir sabah seslerle uyanana kadar.

Yatak odasının penceresinden dışarıya baktı değişik bir şey yoktu.  Diğer tarafı görmek için aşağıya indi. Çalışma odasının penceresini açtı tahmin ettiği gibi yan tarafta inşaat başlamıştı. Bir sürü işçi arı gibi çalışıyorlardı. Keyfi kaçtı. Meyve suyu ve kurabiyeyle geçiştirdi kahvaltısını üst kata çıkıp üzerini değiştirmeye üşendi kanepeye yayıldı dışarıdan gelen sesi bastırmak için televizyonun sesine yüklendi bundan da rahatsız oldu. Artık evden sabah çıkıp akşam girmesi gerekecekti. Bu kadar adam yan tarafta çalışırken ne veranda da yaşayabilirdi ne de bu seste çalışabilirdi.

Giyinip çıkmaya karar verdi. Odadan çıktığında zil sesi duydu. İlk defa evinin zili çalıyordu. Kapıya ilerledi. Açıp açmamakla tereddüt etti. Zil sesini tekrar duyunca

"kim o?" Diye seslendi.

Gür bir erkek sesi duydu.

"Hanımefendi açar mısınız ben yan taraftaki  inşaatın sahibiyim."

Hazin derin bir oh çekti.

"Kapıyı açacak mısınız yoksa buradan mı konuşacağım?"

Hazin üzerine baktı. Pijamalarlaydı. Kıyafetini uygun bulmadı;

"Siz lütfen veranda da bekleyin ben geliyorum."

"Peki bekliyorum"

Hazin üst kata çıkıp üzerine düzgün birşeyler giyip indi aşağıya.

Kapıyı açtı arkası kapıya dönük sandalyede oturan adam inşaatını izliyordu.

"Kusura bakmayın Beklettim"

Adam  ayağa kalkıp ses doğru döndü aynı anda donup kaldılar.

Hazin gayet iyi biliyordu karşısındakinin kim olduğunu ama adamın tutukluluğu içini sızlattı.

Sezen dile geldi...

Unuttun mu beni, her şeyimi? 
Sildin mi bütün izlerimi? 
Hüç düşmedim mi aklına? 
Hiç çalmadı mı o şarkı? 
O sahil, o ev, o ada 
O kırlangıç da mı küs bana? 

ARINMA KAYASI (Tamamlandi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin