Chapter 2.

3.6K 168 40
                                    

Nasya'nın Ağzından ~

"Hile yaptın!"

Niall bir yandan bağırırken diğer yanda eliyle beni gösteriyordu. Kollarımı göğsümde birleştirip Niall'a baygınca baktım. Her zaman böyle yapıyordu. PES atmıştık ve onu yenmemi kabullenemiyordu. Ki onu her zaman yenmeme rağmen oyunu teklif eden kendisiydi.

"Her seferinde böyle yaptığının farkında mısın Niall? Abi ben mi dedim sana gel benimle PES at diye? Gelip kendin teklif ediyorsun, sonra yenilince ben hile yapmış oluyorum." Sesim onun sesine oranla daha sakin çıkmıştı. "Ben anlamam Horan, ben kazandım ve istediğimi yapacaksın."

Dudaklarını büzüp kaşlarını çattı. Kollarını göğsünün altında birleştirip mavi gözleriyle sinirle bana baktı. Açıkçası Niall'ın sinirlenmiş görüntüsü içimde onun yanaklarını mıncırma isteği oluşturuyordu. "Ne istiyorsun?"

Zaferle gülümsedim. Çaprazımda oturup bizi izleyen Destiny'e baktım. Aklından ne geçiyordu bilmiyordum ama düşünceli görünüyordu. Destiny'nin yanında oturan Zayn'e anlık olarak gözlerim kaydığında bugün dokuzuncu kez onu bana bakarken yakalayışımdı. Linda'yı döverken beni oradan çekmesinin üzerinden bir hafta geçmişti. O gün okuldan çıkıp Harry'lere giderken yolda bir bahane bulup eve gitmiştim. Zayn bir hatadır ne zaman buraya gelsem sürekli sinir bozucu bakışlarını üzerimden çekmiyordu. Sinir bozucu salağın teki olduğunu düşünüyordum. Hadi ama ne tür bir işsiz iki saat boyunca birini dikizlerdi ki? Sapık olduğunu düşünmeye başlamıştım.

"Şey," dedim kibar çıkmasına önem verdiğim bir sesle. "Yarın akşam Destiny'i yemeğe çıkartacaksın. Ama lütfen kızı hamburger yemeğe falan götürme çünkü ben o hataya düşüp seninle hamburger yemeğe gittiğimde eve aç dönmüştüm Niall."

Niall'ın gözleri kısa bir süre benim ve Destiny üzerinde mekik dokurken şirince gülümsedim. Göz ucuyla Destiny'e baktığımda aniden ayaklandı.

"Şey, ben şeye gidecektim, şey beni bekliyor da şeyde." Saçmaladığını fark ettiğinde eliyle alnına vurdu. "Ben gidiyorum,"

Destiny'nin haline piç gülüşümü atarken kendimi içten içe tebrik ettim. Şu salağa kalsa Niall'a açılma gibi bir niyeti yoktu. "Otur şuraya şey beklesin biraz seni," dedim gülerek.

Destiny bana yapmacık bir gülüş gönderirken yanım oturdu. Kolumu cimciklediğinde kolumu kendime çekip ovuşturdum. "Sana iyilik de yaramıyor Destiny," Fısıltıyla çıkan sesime karşı o da bana ayak uydurdu. "Biliyorsun konu Niall olunca elim ayağım birbirine dolanıyor, bir daha böyle bir şey yapmadan bana da haber ver."

"Peki Destiny, bir daha sana bir hafta önce haber veririm hazırlarsın kendini," diye fısıldadım. Gözlerini devirdi.

"Tamam, gideriz yarın hepimiz." Dedi Niall. Başımı olumsuz anlamda salladım. "Hayır, sadece ikiniz çünkü benim yarın akşam ders çalışmam gerekiyor, Harry'nin de işi var değil mi Harry?"

Harry başını telefonundan kaldırmadan olumlu anlamda sallarken gülümsedim. "O zaman Zayn, gelir." Diye mırıldandı Niall. Hemen atılıp "Zayn'in de işi var, değil mi Zayn?" Dedim. Zayn omuzlarını silkti. "Aslında herhangi bir işim yok, gelebilirim."

Sinirle nefesimi üfledim. Bir ibnelik yapmasa şaşıracaktım zaten. "Hani demiştin ya bana yarın akşam bana ders çalıştıracaktın," Kaş göz işareti yapıp dediğimi onaylaması için çabalarken söylediği şeyle birkaç saniye donup kaldım. "Aslında sen bana ders çalıştıracaktın,"

Onu onayladım. "Uhm, tabii evet şimdi hatırladım," Yüzüme yapmacık bir gülümseme yerleştirirken Niall'a döndüm. "Bu durumda sadece ikiniz gidiyorsunuz."

Fragile || Malik.Where stories live. Discover now