21. Bölüm ''Savaş''

ابدأ من البداية
                                    

''Ne zamandır seni arıyorum,'' dediğini duydu Aren'in. İçinden, ''Konuşma!'' diye geçirdi. Ama Aren, ''Eyüp Doğan'ın verdiği işte bir aksilik çıktı abi,'' diye devam etti. ''Müdür her şeyi öğrenmiş. İşin cinayet olduğunu, kimin yaptığını biliyor. Her an medyaya yansıyabilir. İşini bitirmem için senden onay almam lazım, biliyorsun. Belge olarak.''

Adamın boğazı kilitlenmişti. Titreyen parmakları yavaşça silahtan uzaklaşırken ağlamak istediği için kendisini öldürmeyi düşünüyordu. Başından beri Aren'in gideceği belliydi. Onu aileden sayarak iyi ettiğini düşünmüştü ama şimdi suratına, tam olarak kapatamadığı o kapı binlerce kez çarpıyordu.

''Adamın yerini biliyor musun?'' diye sordu Aren'e sesini yerinde tutmayı başarıp. İlk cinayetinden beri titremekle alakalı her hareketini kontrol etmeyi öğrenmişti. Artık duygusuz olmakta eskisi kadar acı gelmiyordu. Sadece ailesi için duyguları vardı ve istemeden Aren'i de ailesi yapmıştı.

''Araştırdım biraz. Nerede oturduğunu biliyorum. Evli değil, tek yaşıyor. Bir oğlu var, o çoktan evlenmiş. Yani arkasından üzülecek çok insan yok.''

''Olsa da fark etmez,'' diyerek sözünü kesti Aren'in. ''İşin bunları düşünmeden tetiği çekmek.'' Komikti, çünkü az önce Aren'i feda ettiğinde yas tutacak kişileri düşünmüştü. Veda'da üzülecekti büyük ihtimalle. Ama alışırdı. Aren'in yerini dolduracaklardı. Şu zamana kadar en iyisi o olmuştu ama tüm zamanların en iyisi o olacak değildi. Yeri dolmak zorundaydı.

''Biliyorum, abi.'' Aren'de ki ses değişimini görmezden geldi. Bu işi bitirmesine izin vermesi tamamen gereksiz bir olaydı. O kadar basit bir işlem kalmıştı ki geriye, şu an, Aren'i bitirdikten sonra kendisi bile halledebilirdi.

Kafasını biraz daha toparlaması gerektiğine inanarak ona, ''Şimdi git,'' dedi. Silahtan çekmiş olduğu elini tekrar oraya götürmek için kendini zorluyordu ama beyni verdiği komutların hepsini yok sayıyordu.

''Git, Aren,'' diye tekrarladı bir düşmanla konuşuyormuş gibi. ''O işi hallet, sonra gel benden onay belgesini al. Yarına hazır olmuş olur.''

Bir şeyler daha söylemek istediğini fark etti, Adnan. Veda konuşması tarzı cümlelerdi ama bunlar. Bu yüzden sustu. Aren'in, yüzüne karışıklıkla baktığını fark ettiğinde ilk çıkması gereken kişinin kendisi olduğunu anlayarak arkasını döndü.

Adnan Yıldırım neredeyse elli yaşındaydı. Kırklı yaşlarının sonlarını yaşıyordu ama hiçbir an ona bu kadar zor gelmemişti. Yıllar önce imzalamış olduğu o kağıdın onu bu kadar büyük bir kederin içine sürükleyeceğini nereden bilebilirdi?

Şimdi birebir yaşıyordu. Kendi yarattığı eserini kendisi yok edecekti.

Başka bir yolu yoktu.

-

KAYRA ERÇETİN

Boğulmanın eşiğindeyken, birden su yüzüne geri çıktığınızda aldığınız o can yakıcı nefesi andıran bir hamleyle gözlerimi açmıştım. İçimde yer etmiş olan bu acının sebebini bilmek istemiyordum ama sürekli bir şekilde sahneler gözlerimin önünden geçiyordu. Kötü bir rüya görmüştüm. Eskiye dair anılarımı uzun zaman sonra tüm çıplaklığıyla önüme seren görüntüler bir türlü beynimi deşmeyi kesmiyordu.

Dudaklarım rüyanın etkisiyle kurumuştu. Yutkunmak belki bir nebze susuzluğumu iyileştirir sanmıştım ama ağzıma yayılan acı tat aksini gösteriyordu. Acilen suya ihtiyacım vardı ama yerimden kıpırdamak dahi istemiyordum. Algılarım sadece rüyamdaki görüntüler ve şu an gözümün önünde duran tavan arasında gidip geliyordu.

BATAKLIKحيث تعيش القصص. اكتشف الآن