BİRİNCİ BÖLÜM

29 9 3
                                    

"Azra! Kalksana kızım."

Annesinin sesini duyduğunda zar zor gözlerini açmayı başardı Azra.Sol gözünü açtığında yüzüne çarpan güneş ile suratını buruşturdu.

Komidinin üstündeki telefonunu aldı ellerine,iki gözünüde açabilmişti sonunda.Ekrana baktığında saatin 08.40 olduğunu gördüğünde yatakta doğruldu.Bugün okulunun ikinci yılının ilk günü idi.

Üniversiteye gidiyordu Azra,tıp fakültesinde okuyordu.Seviyordu mesleğini,daha diplomasını ellerinin içine alıp mutlulukta "Doktor oldum ben!" Diye bağıramamıştı ama o günü de bekliyordu.

Kısa bir duşa girip üzerini giyindi Azra.Büyük evlerinin ikinci katındaki odasını seviyordu.Evin ikinci ve en küçük kızıydı,bir abisi ve bir ablası vardı.

Ablası 23,abisi ise 25 yaşındaydı.Üç kardeş hep sımsıkı sarılır severlerdi birbirlerini.Anne ve babası dahil olmak üzere beş kişi yaşarlardı bu sıcak evde.Hepsine ayrı ayrı değer verirdi o.Ailesinin önemini çok ayrıntılı bir şekilde bilirdi.

Aşagı kata,mutfağa inip kahvaltı sofrasını hazırlayan anne ve ablasını görünce,sinsi adımlarla arkalarından gidip ikisinede sarıldığında,genç kız ve yaşlı kadın irkilmişti birden.

Annesi Sabiha hanım damağını çekip, "Kalbime mi indireceksin kızım!" dedi belini tutarak.

Ablası Semanur ise "Günaydın küçük hanım! Uyanabildiniz sonunda," dedi gülümseyerek.

Kaşlarını çattı Azra, "Saat daha sekiz abla.." Aslında normalde de saat 10.30 civarı kalkardı hep,ama bu gün saat 09.00'da kampüste olması gerekiyordu Azra'nın.

"Annecim,yardım edilecek birşey var mı? Bende tutayım bir işin ucundan..." dedi etrafa göz gezdirerek.

Sabiha hanım ofladı bu sefer, "Abin ve baban kalkacaklar." Oflamasının sebebi abisi Mert'in ağır uykusu ve babası Ahmet bey'in horlarken ses duymamasıydı.İstemsizce ofladı genç kız,babasını uyandırırdı ama abisi gerçekten çok zordu.

"Halletmeye çalışacağım,ama yarım saate kadar gelmezsem...Kurtarma ekibi gönderin." dedi ellerini ablasını ve annesinin burnuna doğru sallayarak.

Anne ve babasının yatak odası ikinci kattaydı,mor ve beyaz tonlarındaki yatak odasına girip babasının baş ucuna oturdu Azra.

Beyaz saçlı,tombul yanaklı babasının sol yanağına ufak bir öpücük kondurdu Azra.İstemsizce gülümsedi,yıllarca ailesini prensesler gibi yaşatıp tek bir sıkıntıda bile başını eğmeyen babasına saygısı da sevgisi de sonsuzdu.

"Babacım," dedi kız beklentiyle.Homurdandı Ahmet bey uyku sersemliğiyle,genç kız afallamıştı aslında nasıl olmuştu da babası onu duymuştu? Kaşlarını çatmadan edemedi, "Baba uyan sabah oldu."

Ahmet bey yine homurdandı,"Öğlene doğru gideceğim şirkete,uyandırmayın beni bu sabah kızım," dedi diğer yanına dönerken.Üstünü örttüp çıktı odadan genç kız.

Abisinin odasına yöneldi bu kez,asıl imtihanı şuan başlıyordu.Umuyordu ki abisi gece geç yatmamış olsundu,yahut genç kızın işi baya zordu.

Abisi Mert'i dürttü Azra,bir yandan da adını haykırıyordu resmen evde. "Abiciğim.." tekrar tekrar ve tekrar.Uyanmıyordu abisi.Bıraktı genç kız düşürdüğü omuzlarıyla mutfağa girdi. "Babam öğlene doğru şirkette olacakmış,abimse sanırım geç yattı tepki vermiyor." Ablası istemsizce gülümsedi,abisinin uykularını bilirdi.

Sabiha hanım elindeki omlet ile beraber masaya ve kızlara doğru döndü, "Kurt gibi açım ben ama,"dedi.Semanur'un aklından zaten soyadımız 'Kurt' diyerek doğuk espri yapmak geçti.

Birlikte kahvaltılarını edip sofrayı kaldırdıklarında saat 09.10'idi.Yaklaşık 50 dakikası vardi ilk dersi için.

Odasına çıkıp,siyah bilek bir pantalon ve bryaz şifon bol bir gömlek giydi.Altına düz taban rahat ayakkabılarını giyip,düz saçlarınıda tarafıďıgında güzel gözüktüğüne kanaat getirdi.

Askılıktan siyah deri ceketini ve siyah yandan askılı çantasınıda sol koluna taktığında hazırdı.

Hadi bakalım diye geçirdi içinden genç kız,acaba bu yıl neler bekliyor beni...

Azra kampüse girdiğinde gözlerini kırptı,insanların bir böcek gibi vızır vızır geçip gitmeleribi izledi.

Insanları izlemeyi seviyordu,bazen çimenlik bir alana oturup sadece gelip geçeni izleyerek nasıl insanlar olduklarını tahmin etmeye çalışıyordu.

Kampüsün ortasında durup bunu yapması aslında tuhaftı tabii,gökyüzüne gözlerini diktiğinde bir anda gözlerinin karardığını hissetti Azra,gözlerini ovdu elleriyle.Tutunacak bir yer aradı,ilk defa böyle oluyordu.

Başına mükemmel bir ağrı girmişti şimdi.Kolundan bir el tuttu genç kızın,kalın,nazik ve endişeli bir ses duydu sonrasında "Iyimisiniz?"

Gözlerini oğaladığı ellerini çekmeye çalıştı o sesin sahibi,ellerini yüzünden çekebildiğinde başı daha çok dönmüştü genç kızın.Anlayamıyordu,neden bir anda böyle olmuştu ki?

Sonunda gözlerini açabildiğinde karşısındaki adama baktı,tanımıyordu bu yüzü.

Gülümsedi bu sefer adam,mahçupça sordu bu sefer, "Biraz daha iyi misiniz?"

Çok nazik ve narin soruyordu,Azra başını sallayarak gülümsedi, "Evet,teşekkürler.Sanırım bir anda kafamı kaldırdığım için sıcaktan oldu bu."

Hafiften gülümsedi genç adamda,sol yanağında bir gamze vardı. "Evet,havalar maalesef ki bu aralar gerçekten bunaltıcı."

Başını salladı yine Azra,"Kaçıncı sınıftasın?" Sonra kafasını salladı,yanlış bir şekilde sormuştu. "hayır hayır,kampüsten misin?"

Bu telaşlı haline gülümsedi genç adam."Evet.Son sınıf öğrencisiyim."

Konuşacak birşey kalmayınca ikiside etrafına baktı,sonra aynı anda,aynı ses tonuyla,aynı soruyu sordular.

"Adın ne?"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 11, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HUZURUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin