დ2დ ↑İZ BIRAKAN↓

En başından başla
                                    

Yutkundum, sonra geldiğimiz yöne doğru çevirdim bakışlarımı. "Adımını attığın an bugünkü köpeklerin onlarcası sarar etrafını." dedi sert bir şekilde. "Bu sefer ben bile durduramam onları bilmiş ol."

Sinirle sıktığım dişlerimin gıcırtısı kulaklarıma kadar ulaşırken ağır bir şekilde sesin sahibine çevirdim bakışlarımı. Karanlıktan seçebildiğim kadarıyla gözlerini kısmış bir şekilde hareketlerimi izliyordu. Zihnimde çağlayan demir parçasının damarlarıma çarparak oluşturduğu sızıyı avuçlayıp derin bir kuyunun dibine gömdüm. Korkuyor olabilirdim; ama bunu gözüne sokup ona bu zevki yaşatacak değildim.

"Kim olduğunu söyle bana." dedim dişlerimin arasından. "Yoksa kurtulduğum an ilk işim karakola gitmek olacak." Çok saçma bir şey söylemişim gibi arkasını dönüp, söylediklerime cevap bile vermeden arabanın kumandasına basarak kilitledi.

"Yürü."

Taştan duvarlara çarpan sesi daha da kalınlaştığında, gerçekten de tekin bir yerde olmadığımızı anlamıştım. Adımlarını yanan ışığın oraya doğru yönlendirdiği sürede bir ihtimal tekrar kaçmayı düşündüm ama aklıma en son söyledikleri geldi ve ben anında vazgeçerek söylediklerini yapmaya karar verdim. Gözlerimi çevirdiğim her yer dağ ve taşlarla çevriliydi. Attığım her adımda ayağımın altında gıcırdayan taşların sesi sinirimi bozsa da aksi bir tepki vermeyerek devam ettim. Ellerini cebine yerleştirdi ve ona yetişmem için adımlarını yavaşlattı. Bedenine tam oturan ceket onu olduğundan daha iri gösteriyordu. Siyah kot pantolonu bacağını sıkıca sarmış, alttan giydiği asker botlarıyla tam bir serseri gibi görünüyordu.

Kulağıma çok fazla yakından gelen ulama sesiyle olduğum yerden sıçrarken istemsizce adımlarımı hızlandırarak yanında yürümeye başladım. Resmen bir dağın başında, tanımadığım bir adamla, bilmediğim bir yere gidiyordum kuzu kuzu.

"Onlar sadece köpek."

Ne kadar düz söylemişse de tınısında bulundurduğu alay kırıntılarını yakalayabilmiştim. Gözlerimi söylediği şeye tahammül edemez gibi devirdim. "Çünkü o köpeklerden biri dakikalar önce beni parçalamak istemedi."

Etrafa yansıyan ışık biraz daha artmış, hemen ilerdeki dışı taşla çevrili bina net bir hal almıştı az sonra. Merakla kavrulan içimi bastırmaya çalışıp, ağzımı açmamak için büyük bir çaba içerine girdim çünkü konuşsam dahi cevap verecek biri yoktu karşımda.

"Gel buraya."

Devasa büyüklükteki demir bir kapının önüne geldiğimizde, adam sağ elini kaldırıp kapının yanındaki yuvarlak örme taşın üzerinden duvara bastırdı. Eş zamanlı açılan yerde içeri girdik. "Zarar görmeyeceksin, sakin ol." diyen o tok ses bile durdurmaya yetmemişti deli gibi atan kalbimin ritimlerini sakinleştirmeye. Dudaklarımın arasına sıkıştırdığım dudağımı dilime bulaşan kanla serbest bıraktım. Her yer kapkaranlıktı.

"Neden hiç ışık yok." dedim kırık çıkan bir sesle.

"Çevredekileri görmemen için."

Titreyen nefesimi serbest bıraktım ve beni soktuğu yerde yüzüme aniden çarpan ışıkla gözlerimi kırpıştırdım. "Geç otur şöyle." dedi düz bir sesle. Dediğini yapıp ofis tarzındaki odanın koltuklarından birine yerleştim. Tanımadığım adam arkasını dönüp elini cebine attığında, tek elini kapının pervazına yaslarken çıkardığı telefonu kulağına götürdü. Boyu çok fazla uzun; bedeni boyuyla orantılı şekilde çok fazla iriydi. Karşısına çıkan bir çocuğun ondan deli gibi korkup, ağlayacağına emindim.

KARANLIK OKYANUS "KİTAP OLDU"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin