17. Bölüm ''Boşluk''

Start from the beginning
                                    

''Seni özledim.'' Veda'nın sıcak öpücüklerine maruz kaldığında gözlerini birkaç saniye için onunkilere dikti. Ufacık, sadece ufacık bir pişmanlık dahi görse pes edebilirdi. Arkasından kazılmış olan kuyu da onun parmağının olmamasını istiyordu. Nedense bu yaşına kadar en çok ona güvenmişti. Yanılmak istemiyordu lakin yanılgısı Veda'nın o soğuk gözlerinin içinde yatıyordu.

''Aren.''

Veda'nın davetkar mırıltısıyla ifadesizlikten sıyrılıp ona gerçekten baktı. Bu gece için farklı bir arzuyla tutuşuyordu.

Kayra'nın gidişi, ihanet duygusu ve içini yakıp kavuran intikam ateşi...

Tek bir söz dahi etmeden Veda'nın saçlarını bileğine doladı. Veda, bu hareket üzerine şaşkınlığa uğramış olsa da ağzını dahi açmadan onun soğuk öpücüklerini kabul etti. Aren'in dudakları hırçındı. Bir eli saçlarını çekip dururken, diğer eli genç kızın belini sıkıyordu.

Veda, bunu bir meydan okuma olarak kabul etmişti. Aren, sert mi oynamak istiyordu? Buna karşılık verecekti.

Onun kollarını kavramış olan elleri, saçlarına doğru ilerlemeye başlamıştı. Aren'i taklit etmek amaçlı, onun saçlarını olabildiğince kavradı ve memnun bir iniltiyle çekiştirdi.

Fakat Aren bunu kabul etmemişti. Bu gece tüm hakimiyet ondaydı. Tüm gücünü verdiği elleriyle Veda'nın bileklerini kavradı ve onun sırtını duvara itip ellerini başının üzerinde birleştirdi.

Veda'dan tepki alabilmek için dudağını ısırdığında duyduğu tek şey inilti olmuştu. Hayır, onun zevk almasını istemiyordu. Bu yüzden daha sert ısırdı. Dudaklarını Veda'nın yanağına, oradan boynuna yöneltti. Her bir dudak darbesi beraberinde ısırığı da getiriyordu lakin Veda bundan etkileniyor gibi değildi.

Onun nefes sesleri arasından, ''Aren...'' diye fısıldadığını duydu. Umursamak istemiyordu. Sesindeki merakı kulak ardı ederek üzerindeki tişörtü çıkartıp evin herhangi bir yerine fırlattı. Gövdesi çıplaktı. Ona hiçte yabancı olmayan ten, şimdi bin fersah kadar uzak hissettiriyordu. Ona tekrar memnuniyetle dokunmak istiyordu. Büyük bir istekle... onun tenini kendi ten ateşiyle yakabilmek istiyordu.

Ama kendi teni alevi hissetmiyordu.

Veda'ya karşı buz tutmuştu. Dudaklarına değen dudaklarında acı bir tat vardı, tenine çarpan nefesi ise can yakıcıydı.

''Aren, sorun ne?'' diye sordu Veda onu kendisine bakmaya zorlayarak. Ürpermişti. Aren'in gözleri siyah bir ifadeyle kaplanmış, daha önce hiç davet etmediği bir esintiyle ciğerlerini doldurmuştu. ''Sana bir şey olmuş,'' diyebilmişti dakikalar sonra. ''Bir şeye sinirlenmişsin.''

Evet, diyebilmek istemişti. Sana sinirlendim. İhanetinize sinirlendim! Ama ağzından çıkan tek cümle, ''Bir sorun yok,'' oldu. ''Son olaylara biraz canım sıkkın.''

''Ben...'' Veda sıkıntıyla dişlediği dudağını serbest bıraktı. ''Belki seni rahatlatırım diye düşünmüştüm ama...'' Yarıda kalan cümlesini tamamlamaktan vazgeçmesine sebep olan şey Aren'in ona tişörtünü uzatışı olmuştu.

''Fark ettim,'' diye fısıldadı kuru dudaklarının arasından. ''Fakat ben hiç o kafada değilim. Seni yarın görürüm, olur mu?''

''Aren!''

Onun feryat dolu sesini duymazdan geldi. Yüzüne kapıyı çarpıp çıktığında ilk defa bu kadar rahatlamış hissediyordu. Ona dokunan elleri, onu tadan dudakları günahkar gibi hissetmekten kendini alı koyamazken bir yandan ikna olması gerektiği beyninde dönüp duruyordu.

BATAKLIKWhere stories live. Discover now