"Henüz tanışmıyoruz, sadece dolaplarımız yakın. Ama yinede onunla eş olmak istemiyorum." dedim kısaca açıklayarak.

Austin tam söze başlayacakken Luke gelerek "İyi o zaman kendine başka bir eş bul, bulamıyorsan yapacak bir şey yok demektir." dedi Austin'e dönerek "İstersen derse dönelim," dedi imayla ve arkasını dönüp yürümeye başladı.

Austin bana dönerek "Thomas iyi çocuktur. Eğer ilerleyen zamanda başka biriyle eş olmak isterseniz değiştirebilirsiniz, fakat bir süre böyle kalın." dedi ve Luke'un yanına döndü.

Luke söze başlayarak "Sizden çevrenizde geniş boşluklar olacak şekilde eşlerinizle birlikte salona dağılmanızı isteyeceğim. Bugün silahsız dövüş üzerine antreman yapacaksınız. Karşınızdakine zarar vermemeye çalışın, bizler salonda dolaşarak size ara ara taktik vereceğiz. İki ders boyunca mola vermeden çalışacaksınız. Artık başlayabilirsiniz." dedi.

Thomasa baktım ve "Kendimize yeni eşler bulana kadar birlikteyiz anlaşılan." dedim. Cevap olaraksa 'Benle konuşma ezik.' tarzında bir bakış aldım. Ne gıcık bir çocuk.

Başka bir kelime etmeden salonda uzak bir köşeye gittik. Bir süre sessizce ayakta bekledikten sonra daha fazla dayanamayacağımı düşünerek "Ne yani, burada boş boş dikilecek miyiz?" diye sordum.

"Senin gibi narin bir prensesin nasıl dövüşebileceğini düşünüyordum." dedi alaycı bir ifadeyle.

Kendimi tutamayarak gülmeye başladım. Nefes almayı başardığımda "Ne yani, benim 'narin bir prenses' olduğumu mu düşünüyorsun?" diye sordum.

"Evet," dedi kısaca.

"Peki bunu nereden çıkardın?" diye sordum merakla.

"Duyduğuma göre evlatlıkmışsın, bu demek oluyor ki seni sahiplenen aile seni 'narin bir prenses' gibi büyütmüşlerdir." dedi kendikten oldukça emin bir tavırla.

"Sen benim evlatlık olduğumu nereden duydun? Ayrıca ben evlatlıkta değilim ve büyüdüğüm aile beni bir prensesin büyüyeceği şeklin tam tersi şekilde büyüttü." dedim. Endişemi ona belli etmemek için büyük bir çaba harcıyordum, acaba kaç kişi daha benim evlatlık olduğumu biliyordu?

"Neden evlatlık olduğunu inkar ediyorsun?" dedi sakince.

"Çünkü evlatlık değilim," dedim sakince. "Peki sen bunu nerden duydun?" diye ekledim.

"Nerden duydumsa duydum, prenses." dedi alayla.

"Ailem beni sandığının aksine hiçte prenses gibi büyütmedi." dedim düşük bir tonda.

"Hımm, öyle mi dersin? İyi o zaman başlayalım." dedi ve öne doğru bir adım atarak bir yumruk attı. Son anda geri çekilmeseydim yüzümde koca bir morluk oluşacaktı.

Ben daha olayın şokundayken bir yumruk daha geldi, bu sefer önceki kadar şanslı değildim, yüzümü sıyıran yumruk beni oldukça sinirlendirmişti.

Abim zamanında az dövüşmemiştik, ayrıca erkek kardeşlerim ve kuzenlerim bir olup çokça saldırmıştı bana. Son zamanlarda da abim ve Tyler sık sık dövüşürlerdi, onları izlemek eğlenceli olduğu için hiç kaçırmazdım.

Bunca yılın verdiği tecrübeyle bende saldırmaya başladım. Attığım ilk yumruk yanağına isabet edince oldukça şaşıran Thomas bana baktı.

Omuzlarımı kaldırarak "Prenses gibi büyümediğimi söylemiştim." dedim.

"Bence şanstı," dedi ve suratıma doğru bir tekme attı. Küçüklüğümden beri akrobasi çalışıyor olmasaydım bu tekmeden kaçmanın imkanı yoktu, yan tarafa doğru ellerimin üstünde dönerek geri ayaklarımın üstüne indigimde karşımdaki manzara harikaydı, Thomas neredeyse gözleri yerinden çıkacakmışcasına bana bakıyordu.

Druid AkademisiUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum