Baekhyun gülümseyerek Taehyun'u kendinden çekti ve bana doğru uzattı. "Hadi anneye git, bende arabayı süreyim."

Taehyun'u kollarıma aldığımda suratımda ki kocaman gülümsemeye engel olamıyordum. Taehyun yine kolyemle oynamaya başlayınca Baekhyun arabayı sürerken bir saniyeliğine bize dönüp tekrar önüne döndü. "Bana o kolyenin anlamını söylemedin Taeyeon?"

Gözlerim istemsizce Taehyun'un minik parmakları arasında ki kolyeme kayarken gülümsemem genişledi. "Taehyun doğduğunda yaptırmıştım." Taehyun adını duyunca bana bakmaya başladı. "Baekhyun, Taeyeon, Taehyun."

Baekhyun yola bakarken gülümsemesini genişletti. "Taehyun'un adını kim koydu?"

"Ben koydum." dedim kendimden emin bir şekilde. Neden böyle yaptım onu da bilmiyorum ama Baekhyun dişlerini göstererek güldü. "Neden Taehyun koydun?"

Bu daha çok bildiği bir şeyin sebebini soruyor gibiydi. "Zeki demek diye." O oyun oynarsa bende oynardım. Taehyun'un bizim isimlerimizin karışımı olduğunu anlamayacak kadar salak değildi.

"Başka anlamı yok mu yani?" Taehyun kucağımda kıpırdanıp şekil değiştirirken Baekhyun'a bakmadan cevapladım. "Evet, yok. Ne olmuş yani?"

"Yalan söylüyorsun" dedi gülerek. "Evet yalan söylüyorum." dedim bende gülmesine eşlik ederek. "Bizim isimlerimizin karışımı değil mi?" 

Kafamı salladım. "Senden bir şeyler kalsın istedim. Zihnim seni unutmaya başlasa da canımın yanmasına rağmen seni hatırlamak için elimden geleni yaptım. Eğer ben seni unutursam bebeğimiz seni hiç bilemezdi."

Baekhyun arabayı durdurup kafasını bana çevirdiğinde uzunca birbirimize baktık. Tabi Taehyun bize izin verene kadar. "Ayne sıkıldım."

Şuan neden sıkılıyorsun diye söylenmek istiyordum ama zaten yeterince sakin bir çocuktu bu yüzden çenemi kapatıp arabadan indim. Daha önce görmediğim bir yerdeydik. Yemyeşildi her yer ve kocaman bir ev vardı. Büyüklüğü sadece evden değil, bahçesinden de kaynaklanıyordu. Taehyun kucağımda kıpırdanınca inmek istediğini anlayıp yere bıraktım. O koşarak salıncağa giderek arkasından gülümseyerek izliyorduk onu.

"Hakkınızda o kadar şey merak ediyorum ki..." Sessizliği bozan Baekhyun olmuştu. Vücudumu ona dönderdim. "Dediği ilk kelime ne oldu, ne zaman yürüdü, yalnız hissettiğin, ağladığın geceler oldu mu, neden Amerika'ya gittin, nasıl Junmyeonla evlendin, bunca zaman neler yaşadın... Ve daha bir sürü soru. Kafayı yiyecek gibiyim Taeyeon. Bir çocuğum var ve o 2 yaşında ama ben onu yeni görüyorum. Hamileliğini görmedim. Sen doğum yaparken elini tutamadım. Çok üzgünüm gerçekten."

Onun alt dudağı titrerken kendime engel olamadan boynuna doladım kollarımı. Böyle hissetmesini istemiyordum. Kim bilir o neler yaşamıştı? Sevmediği biriyle birlikte olmuştu. Biz en azından Junmyeonla birbirimizi belli bir noktada da olsak seviyorduk. Her zaman yaptığım şeyi yapıp kafamıyan çevirdim ve tam dudak hizama gelen boynuna kocaman bir öpücük kondurdum. Çenemi boynuna yaslayıp yavaş bir ritimle sallanırken sırtını okşamaya başladım. "Kendini kötü hissetme aşkım. Bundan sonra sadece biz varız, sadece biz. Öncesini unut tamam mı? O günleri geri getiremezsin. Tekrar hamileliğime doğumuma dönemezsin veya Taehyun'un ilk kelimesini duyamazsın ama onun ilk okuyacağı kelimeyi duyabilirsin, ilk kız arkadaşında yanında olabilirsin, ergenliğini birlikte atlatabiliriz." Baekhyun gülerken geri çekilip ellerini tuttum ve gözlerinin içine baktım. "Kaçırdığımız üç yıl olabilir ama önümüzde bir ömür var."

Baekhyun beni öpmek için yaklaşırken Taehyun'a baktım pek umrundaymışız gibi görünmüyorduk ama yine de yapmak istemiyordum. Kafamı Baekhyun'un omzuna gömdüğümde o da ellerini saçlarım getirdi. "Taeyeon..."

Saçlarımda ki elleri mayışmama neden oluyordu. "Hm?"

"Sooyoung ve Chanyeol'ün düğününde... Junmyeon'un seni öpmesine ses çıkarmadın." Devam etmesini beklerken derince yutkundu. "Benim için sıkıntı değil ama... Onunla birlikte oldun mu?"

İma ettiği şeyi anladığımda yüzüm şekilden şekile girdiği için omzuna yaslandığım için şükretmiştim. "Olmadım..." Sesim fısıltıdan farksızdı. "Sen Jieunla oldun mu?" Nefesimi tutmuş cevap beklerken kollarımdan tutarak beni geri çekmeye çalıştı ama kazağını avucumun içinde sıkarak onu engelledim. "Özür dilerim." dedi sadece. "Özür dilerim sevgilim."

Bunu tahmin edebiliyordum ama kesinleştirmek canımı yakmıştı. Bu sizin için basit bir konu gibi gelebilirdi ama şuan kollarının arasında olduğum adamla ben bile bir kez 'bir' olmuşken başkasının onunla olması canımı yakıyordu. Bir süre daha öyle durduktan sonra kafamı kaldırdım. "Ben yokken olan bir şey sonuçta, ne önemi var ki." Ben gülümseye çalışırken koşarak bana gelen oğlumuzla yere çöküp kollarımı açtım. "Ayne, babamın yanına gidelim ben çok sıkıldım. Biz babamla oyun oynayacaktık, bana söz veydi."

Taehyun'un dediği şeyle kafamı kaldırıp Baekhyun'a baktığımda başka tarafa baktığını gördüm. "Gideceğiz bebeğim, hadi biraz daha oyna sen." Taehyun omuzlarını düşürerek kaydırağa doğru gitti. 

Baekhyun Taehyun'a bakarken "Hak etmesem bile bir kez de olsa bana 'baba' demesini isterdim." Bir şey diyemedim sadece yerde ki taşla uğraşmaya devam ettim. Ne demeliydim ki? Baekhyun onun biyolojik olarak babası olsa da Junmyeon onun baba bildiği kişiydi o yüzden susmayı tercih ettim ve sadece sustum.


GEMINI // BaekYeonDonde viven las historias. Descúbrelo ahora