"Evet bitanem seni dinliyorum."

Elif kafasını sevdiği adamın kucağına iyice yerleştirip konuşmaya başladı.

"Imm... Nerden başlayacağımı bilmiyorum ki. Sen sor ben anlatayım ha ?"

Emir memnun olmuş bir şekilde kafasını salladı.

"Ben geçmişe dönüp seni üzmek istiyorum. Evet geçirdiğin yılları bir anda unutamayız ama bende acı çektim sadece bunu unutmanı istiyorum. Bana oğlumuz anlatmanı istiyorum sadece."

Elif kısa bir süre düşünür gibi yaptı. Bir anda oğlunun yaramazlıkları gözünün önüne gelince konuşmaya başladığın bile farkına varmadı.

"Çok yaramaz. Ele avuca sığmıyor. Ve çok tembel. Hani derler ya bakar kör işte tam olarak öyle. Gözünün önündeki oyuncağını günlerce arayabiliyor. Neymiş bulamıyormuş. Görmek için yapması gereken kafasını biraz aşağı eğmek ama o kapının koluna asılıp öylece odasına bakıyor."

Elif yüzündeki gülümsemeyle oğlunu anlatırken Emir de tüm dikkatiyle onu dinliyordu. Sanki Elif ona olağanüstü bir şey anlatıyordu. Elini saçına atıp Elif'in saçlarıyla oynamaya başladı.

"Bak sonra kırmızı rengini çok seviyor. Ve itinayla gımmıcı diyor. Arabalara ayrı bir merakı var . İnatçı hemde inanılmaz derecede. Bu huyu kime çekmiş bilmiyorum."

Elif düşünür gibi konuşmaya başlayınca Emir kıkırdadı. Kucağında yatan Elif'le bakışları kesişince kafasını çevirip Elif'in dikkatinin dağılmasını umdu.

"Niye kıkırdayıp duruyorsun Emir ?"

Aslında bal gibi biliyordu neden güldüğünü ama köşeye sıkıştırmak güzel olacağa benziyordu.

"Ben mi yok bitanem. Kıkırdamadım ki ben."

"Emir söyle çabuk !"

Emir suç üstü yakalanmıştı. Yandığının resmiydi kesinlikle.

"Aras için inatçı deyince aklıma bir tek sen geldin. Bana az çektirmedin."

Elif sahte bir kızgınlıkla sevdiği adamın kucağından kalktı.

"İyi o zaman. Ben oğlumun yanına gidiyorum."

"Elif. Bitanem ne oldu şimdi?"

Elif ayağı kalkıp salondan çıkmak üzereyken Emir onu yakaladı. Kollarının arasına alıp saçlarına sayısız öpücük kondurmaya başladı.

"Sen unutmuş olabilirsin küçük hanım ama sen hala benim inatçı keçimsin."

"Emir!!"

Elif'i saran kollarının arasında biraz daha sıkıştırıp kulağına fısıldadı.

"Söyle Aşkım?"

Aşkım...Tek kelime ve tüm kulelerin bir anda yıkılması. Bunu başarabilen tek kişi vardı. Ve şu an tam karşısındaydı. Elif'in kalbinin ritmi neredeyse savaş davullarıyla yarışa girecekti. Kalbini sakinleştirmeliydi. Sonuçta aşırı hız sağlığa zararlıydı. Emir'in kollarından ayrılıp yüzüne gelen saçını kulağının arkasına attı.

"Imm... Emir sana söylemek istediğim bir şey var aslında. Bizim Amerika da bir hayatımız vardı. Artık burada kalacağımıza göre oradaki eşyalarımızı almak için kısa sürelide olsa Amerika'ya dönmemiz gerekiyor."

Emir Elif'in konuyu değiştirmesine sinir olmuştu. Ama bunu dile getirerek saçma bir tartışmaya girmek istiyordu. Ayrıca bunu söylemek için kollarının arasından çıkmasına gerekte yoktu. Elif'e uzanıp tekrar kollarına aldı.

AŞKSIZ KAL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin