2; "Getting Hot In Library?"

48.3K 1.3K 197
                                    

 (İlk bölümden üç ay öncesidir.)

 Holmes Chapel-Cheshire, 2010

3 Ay Önce

“Herkes duydu mu, millet?” diye seslendi Candice.

Yanındaki kız elini kalçasına koydu. “Bu cuma.”

Bir başkası devam etti. “Parti.”

Popülerimsi grup koridor boyunca ilerlerken bir oğlan lafı devralmıştı. “Teddy'nin evinde.”

“Cuma sallar, çocuklar!” dedi Candice gülerek.

Çok komikti sahiden. Hatta; haha, mizahıma hatırlat da bunu belleğe alsın.

Tam grup olarak yanımdan geçecekleri sırada Edebiyat kitaplarımı çoktan almış olduğum halde dolabıma gömüldüm. Beni fark etmelerini istemiyordum. Okula geleli sadece birkaç hafta olmuştu ve onlar çoktan adımın üstünü karalamışlardı.

“Ah ve bakın burada kim varmış,” Candice'in parfümünü kendisinden önce duymuştum. Fark edilmiş olmanın verdiği iğrenç hisle yüzümü buruşturarak ona döndüm. “Kimberly Watts, ismini davetli listesinde göremiyorum...” sahte bir endişe yüzüne yayılmıştı. "Bekle," dedi aniden sırıtarak. “Sen zaten davetli değilsin ki!” bu çok komikmiş gibi güldü, diğerleri de ona katılmıştı.

Rahatlamış gibi tuttuğum nefesi bıraktım. “Teşekkürler Tanrım.”

Candice gözlerini kısarken hemen arkasındaki sevgilisinin biraz önce sıkkın olan bakışları tuhaf bir parıltıyla benimkilerle buluşmuştu. Bu çocuğu biliyordum. Harry Styles. Hayatımda gördüğüm en saçma lakaba layık görülmüş oğlan; ulaşılmaz şeyler Tanrısı.

Candice'in kahve-bal gözleri kısıldı, yay gibi kaşlarından tekini kınama ifadesiyle kaldırdı. “İnsanlar bu partiye davet edilmek için sevgililerini ve en yakın arkadaşlarını öldürüyor, aptal.”

İfadesizce ona baktım.

“Ama bekle, bekle,” dedi yine aniden gülerek. “Sende ikisi de yok ki, elbette tek yapabileceğin sevgili tanrına tapınmak!”

Ve yine aynı, Bill Gates'in efekt stüdyosundakini aratmayan kahkaha topluluğu.

Harry Styles'ın Candice'in sözleri karşısında gözlerini merakla bana dikmesi, ne bileyim gururumu falan okşamıştı. Çünkü bu çocuğu yeterince çok görmüştüm ve her zaman suratında takıldığı gruba karşı aynı sıkkın ifade vardı. Fazla umursamazdı, en yakın arkadaşlarının bile ona tam olarak ulaşamadığını duymuştum -hatta bu okuldan kimsenin daha önce evine gitmediği türünde bir şehir efsanesi bile vardı- ve şu an, ilk defa onun bakışlarında merak görmüştüm.

Bu merak benim içindi.

Gel de gururun okşanmasın.

O an bunu nasıl yaptım bilmiyorum ama edebiyat kitaplarımı aldım, Candice'e sırtımı dönmek pahasına dolabımı kapattım ve yeniden onunla yüz yüze geldiğimde boğazımı temizledim. “Dikkat et, Candy,” dedim -sadece arkadaşları ona böyle seslenebilirdi-. “Tek yapabildiğim tanrıma tapınmaksa, arkanı kolla ki,” sırıtarak barizce Harry'yi süzdüm. “Yolumu kaybedip yanlış tanrıya tapınmayayım...”

Sadece bir anlığına, Harry'nin bakışlarıma tam olarak karşılık verdiğini gördüm, ya da sandım. Ardından bu açık uçlu tehdidi çok fena ödeyeceğimi bildiğim halde, aralarından geçip edebiyat sınıfına ilerledim.

'Till We SurrenderHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin