Her şeye rağmen iyi olacak diye düşünüyorsun, iyileşecek. Sonrasında kırılıyor umudun. Daha önce gidenleri durdurabildin mi? Hayır. Yok işte, söz hakkın yok. Sorular başlıyor bu sefer. İyileşecek mi? Ya iyileşmezse?

Kötü şeyler senin başına gelmez sanıyorsun. Ölüm; var olduğun andan itibaren takılıyor peşine ama fark etmiyorsun. İşte burada başa dönüyorsun: Keşke bir kez daha sarılsaydım... Keşke kalbini kırmasaydım...

Bacağımın üzerine konulan el ile düşüncelerimden sıyrıldım. Bacağımı olan gücüm ile salladığımı yeni fark ediyordum. Sessiz uyarı ile bacağımı sallamayı kestiğimde, Nate elini çekti.

Ona bakarsam daha fazla dayanamayacağımı, kendimi daha fazla tutamayacağımı biliyordum. Vücudum kollarının tadını hiç almamıştı, neden şimdi büyük bir özlem ile kavruluyordu ki? Neden ona yönelmek istiyordu?

Kapının açılması ile heyecanla ayaklandık. Samantha, çıktığı kapıyı arkasından sessizce kapattı. Yorgun görüntüsü üzerimde bir şok dalgası yaratmıştı. Onun güçlü bir şekilde karşımıza çıkıp Lily'nin iyi olduğunu söylemesini ve bize destek olmasını bekliyordum ama onun omuzları gibi bakışlarına da hüznün ağırlığı çökmüştü.

"Lily bir şekilde Tilisium yemiş," dedi yorgun çıkan sesi ile. "Tilisium öylesine yerlerde yetişmez ve yetiştirmek yasaktır, birisi ona bunu bilerek vermiş."

"Tilisium da ne?" diye sordu Amy.

"Tilisium, gücünüzün en ufak kırıntısına kadar ortaya çıkmasına neden olur. Elementinizin patlamasına neden olur da diyebiliriz."

İçimde bir yerlerde ufak da olsa kaldığını umut ettiğim gücü, sesime yönlendirerek sordum, "İyileşecek mi?"

Samantha'nın kafası hafif yana eğilirken, gözleri şefkatle parıldadı, "Bilmiyorum." Ağlamaya başlayan Claire'in başını okşadı. "Orién'in en iyi şifacıları burada. Yine de her yere haber yolladık. Buraya gelmek üzere yola çıkan birçok yetenekli şifacı var."

Samantha yanımızdan ayrıldığında biz de yerlerimize döndük. Lily'nin odasına bir sürü kişi girip çıkıyordu ama kimse bize durumu ile ilgili bilgi vermiyordu. Nate ve kuzenlerini dinlenmeleri için yollama girişimlerimiz etkisiz olmuştu. En azından bir bilgi alana kadar gitmeye niyetleri yoktu.

Gece sabaha kadar Lily'nin odasındaki trafik devam etmişti. Artık biz de her çıkandan bilgi almaya çalışmak yerine, sadece bekliyorduk.

Amy ağlamaktan bitap düştüğü için Bella'nın omuzunda uyuyakalmış, Bella da Amy'nin başına yaslanmış uyumamak için direniyordu. O afiş olayından sonra tartışmaları hiç bitmemişti ama o günden sonra ikisi de hiçbir zaman birbirlerini istemediklerine dair bir şeyler söylememişlerdi. Bazı geceler yataklarımızda yatarken muhabbet ederdik ve ben bir süre sonra uyuyor numarası yapıp onları dinlerdim. Benden bir süre sonra tartışma başlıyordu ama bu sefer daha komik tartışmalar içine giriyorlardı. Sonrasında gülmeye ve yeni bir 'senin yüzünden uyuyamıyorum' tartışmasına başlıyorlardı. Aralarında enteresan bir bağ oluştuğu hepimiz tarafından fark edilmişti.

Bella'nın bizim gözümüzde ise birbirimizden bir farkı yoktu artık. Lily için ben neysem, Bella da oydu. Hatta Bella'dan özür bile dilemişti. Böyle kötü zamanlarda insan o güzel analrı hatırlıyordu demek.

Claire de Amy gibi ağlamaktan yorgun düşüp daha fazla direnemeyerek, Shann'ın kucağında uyuyakalmıştı.

Jeff bir oturuyor bir kalkıyor, bir aşağı bir yukarı yürüyordu. Bazen Lucas ve Tyler da ona katılıyordu.

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLWhere stories live. Discover now