10 Temmuz 1996
Varsity kasabasında güneşli ve sıcak bir Temmuz öğleniydi. Kasabadaki şenlikler için neredeyse herkes dışarıdaydı. Herkes ayakta dolaşıp, dans edip, eğlenirken, sadece iki küçük kız kaldırımda hem dondurma yeyip, hem de bir şeyler konuşuyorlardı.
"Şenlikleri sevmiyorum."dedi ötekine göre daha küçük duran kızıl saçlı kız. Yanındaki kız kaşlarını çattı.
"Sevmelisin, Leighton."dedi ve kızıl saçlının elindeki çikolatalı dondurmayı gösterdi. "Şenlikler olmasa ailen buna izin vermezdi, biliyorsun."
Kızıl saçlı kollarını kavuşturdu. Dondurmasını yaladıktan sonra tekrar konuşmaya başladı.
"Ona bakarsan ailem hiçbir şeye izin vermiyor, Lucy."diye düzeltti saçları ondan daha açık renkte olan arkadaşının sözünü. "Annemi biliyorsun, sen hariç diğer arkadaşlarımın eve gelmesine bile izin vermiyor. Geçen gün Nathan'ı içeri almadı. Oysaki sadece Bayan Smulders'ın verdiği ödevi yapacaktık."
Lucy bir an durakladı ve zümrüt rengindeki gözleri büyüdü.
"Nathan size mi geldi?"diye sordu, sesi oldukça tiz çıkmıştı.
"Evet."dedi ve beyaz dişleriyle kocaman gülümsedi. Bu sırada çığlıklar ve koşuşma sesleri duyuldu. İki kızda kafalarını kaldırıp, gittikçe gökyüzünü kaplayan siyah balona baktılar. İlk defa böyle büyük bir şey görüyorlardı. Lucy sıkıca Leighton'un elini sıkmaya başladı. Bu sırada Leighton'ın annesi koşarak oraya geldi. Leighton'ın elini sıkıca kavradı ve kendine çekti.
"Lucy, tatlım, annenler manavın önünde seni arıyorlardı."dedi telaşla. Lucy telaşla manavın önüne koşmaya başladı ve kafasını kaldırdığında sert bir şeye çarptı. Aslında şey değil biriydi. Uzun burunlu, kirli sakallı, 30-35 yaşında duran bir adam.
Merhaba arkadaşlar bu benim ilk hikayem. Hikayem bilim kurgu olduğu için ilk önce flash backle başlamak istedim. Umarım beğenirsiniz.
