Bölüm 4

120K 7.7K 291
                                    

"Lütfen, bana yardım et !"

Sesi çok zayıf gelsede söylediği şey, tıpkı bir kuyunun içine attığınız taşın çıkarttığı ses gibi kulağımda yankılanıyordu. Şaşkınlıkla gözlerim açıldı. "Ama siz?...."dedim ve bir süre, bana bakmakta olan gözlere odaklandım. Hayal mi görüyordum, yoksa gerçek mi önce onu idrak etmeye çalıştım.

"Hemen halanıza haber vereyim." deyip cebimdeki telefonu çıkartmak istedim.

"Lütfen!" dedi yalvaran gözlerle. "Kimseye haber vermeyin. Sadece beni buradan çıkartın."

Sanki benden suç işlememi istiyormuş gibi söylemişti bunu. "Ama nasıl olur?"

"Size sonra anlatırım ama önce bana yardım edin."

Bir yandan kolundaki serumu çıkarmaya çalışırken diğer yandan da yataktan kalkmak için çabalasa da sesi gibi vücudu da çok güçsüzdü. Bir şeyler dönüyordu, ve ben anlam veremiyordum. Kafam karma karışık olmuştu, ne yapacağımı bilemez haldeydim. Günlerdir bitkisel hayatta olduğuna inandığım adam şimdi karşımda, kendisini evden çıkartmam için neredeyse yalvarıyordu. O ara koridordan gelen topuk tıkırtıları duyuldu. Büyük ihtimalle ya Leyla hanım geliyordu, yada kızı Duygu.

İkimiz aynı anda korkuyla kapıya bakarken "Siz şimdi aynı şekilde uzanın, az sonra tekrar konuşacağız." dedim.

Bana şüpheli gözlerle bakan adamın uyandığını söylemeli miydim, yoksa söylememeli mi? Kalbim susmamı söylerken, mantığım bu işlere karışmamam konusunda uyarıda bulunuyordu. Tabii ki her zamanki yaptığımı yaptım, kalbimi dinledim.

Hemen enjektörü elime alıp kapı açılırken çöp kutusuna atıyormuş gibi yaptım. Tamda tahmin ettiğim gibi Leyla hanımdı. Bana öğrettiği gibi ilacı seruma karıştırdığımı söyledim. Göktürk hareketsiz yatarken nabzını kontrol etti. Yüzünde tuhaf bir ifade oluştuğunu fark ettim ama bir şey söylemeden çıktı.

O gittikten sonra odanın içinde volta atmaya başladım. "Hasta birisini kaçırmak suç." dedim yüzümü avuçlarımın arasına alırken.

Yerinden kalkmaya çalıştı. "Eğer gerçekten hasta olsaydım belki. Uzun zamandır ilaçlarla uyuşturuyorlar beni. Bazen sesler duymaya başlıyorum konuşmak istiyorum, sonra tekrar karanlığa gömülüyorum. Şimdi bana yardım etmeyeceksen ben kendi başıma da buradan çıkabilirim." dedi ve yine ayaklanmaya çalıştı.

"Dur, tamam yardım edeceğim sana. "Kendi kendime söylenmeye başladım. "Allah'ım bendeki de ne kadermiş ama! Sözde hasta bakıcılığa geldim"

Bileğimi tuttu. "Lütfen. Bütün bunların karmaşık olduğunu ve korkunu anlıyorum. Söz veriyorum sana zarar görmeyeceksin."

Eğer evden birlikte çıkmak istiyorsak herkesin uyumasını beklememiz gerekti. Göktürk düşüncemi mantıklı bulduğu için kabul etti.

Leyla Hanım gideli bir saat kadar olmuştu. Ortalığı kontrol etmek için su alma bahanesiyle mutfağa gittim. Senem iş seyahati için şehir dışındaydı ve Eyüp amcada her zamanki gibi erkenden yattığı için ortalarda görünmüyordu.

Salonun önünden geçerken Leyla ve kızı Duygunun hararetli konuşmalarını işittim.

Duygu annesine, "Bu yaptığın etik değil, hangi ara bu kadar canavarlaştın anne!" dedi.

Leyla Hanım, "Mecbur olduğumuzu sende biliyorsun." diye cevap verdi. "O fizyoterapisti boşuna getiriyorsun. Göktürk hiçbir zaman uyanmayacak, ayağa kalkamayacak. Buna izin veremeyiz. Seninle bunları daha önce konuştuk. Farkındaysan zaman gittikçe daralıyor. Son şansımızı da kaybetmek üzereyiz."

BENİ KALBİNE SOR(Tamamlandı)Where stories live. Discover now