Samantha'nın söylediği karşısında sesli bir kahkaha atmaktan kendimi alamadım. "Evet. Benden harika bir başkomutan olur," dedim gülerek.

Gülme faslı bittiğinde, "Peki ya görüşler?" diye sordu Samantha.

"Üzgünüm. Bu konuda hiçbir gelişme yok," dedim mutsuz bir şekilde. "Sen bu şeyin nasıl işlediği ile ilgili bir şeyler biliyor musun?"

Samantha birkaç saniye düşündü. "Hımm." Hafızasındaki bilgileri yokladıktan sonra devam etti. "Aslında çok fazla bilgimiz yok. Asıl bilgiler, saraydaki gizli kütüphanede tutuluyor. Senin güvende olduğundan daha emin olduğumda, birkaç kişiye seninle ilgili gerçekleri anlatıp, kütüphaneye girmek için izin alacağım. O zaman sana daha kesin bilgiler verebilirim ama benim de bildiğim birkaç şey var elbet."

Samantha, olabilceğim kişi ile ilgili bilgiler verirken onu dikkatle dinledim. "Tarihteki her kahinin farklı güçleri olduğunu söylemiştim. Kiminin görüşleri tamamen uyanık iken, kiminin uykusunda gelmiş. Gelecek, kimine görüşler, kimine ise kelimeler yolu ile gelmiş. Bazıları bir eşya ile mühürlenip, ondan almışlar gelecek ile ilgili kehanetleri. Bu güç kişinin özelliklerine göre değişiyor. Ayrıca şunu da bilmelisin ki, kehanetlerin aslında sanılanın aksine bir kesinliği yoktur. Çünkü gelecek değişkendir. Ancak pek tabii, kehanetlerinde çok başarılı olan kahinler de olmuş."

"Çok da matah bir şey değil yani bu kahinlik. Madem ki gelecek her an değişebiliyor, benim vereceğim kehanetlerin pek bir önemi yok o halde."

"Her zaman en kötüyü görmekte üzerine yok değil mi?" dedi Samantha şaşırarak. "Hiç önemi olmaz olur mu? Sen henüz kendinin bilince değilsin, o yüzden ben söyleyeyim: Sen, Orién'de yaşayan en önemli insansın. Bunu anlayabiliyor musun? Yeri geldiğinde, kraldan bile önceliklisin."

Belki başkasının gurur duyabileceği bir durumdu bu ama benim için, omuzlarımdaki yükü iki katına çıkaran bir bilgiydi. Aynı zamanda beni korkutuyordu da. "Bana verdiğiniz önem ve değere layık olamamaktan korkuyorum," dedim. Mutsuzluğum tam olarak sesime yansımıştı.

Samantha karşı koltuktan uzanıp elimi tuttu. "Bırak, her şey olacağına varsın. Unutma, her şeyin bir nedeni var."

Bir, iki saat kadar daha Samantha ile muhabbet ettikten sonra, tekrar ziyarete geleceğim sözünü vererek yanından ayrıldım. Sıradaki durağım ise revirdi. Aşağı inip, bahçeden revirin bulunduğu yan tarafa dolandım. Binicilik dersi bugün arka tarafta yapılıyordu, ön tarafta ise normalden çok daha az öğrenci elementleri üzerinde çalışıyordu. Kendimi mümkün olduğunca az göstermeye çalışıp, hızla revire girdim.

O sırada merdivenlerden inen Karnili beni görünce coşku ile selamladı. "Elena! Nasılsın hayatım?"

Birbirimize kısaca sarıldıktan sonra, "İyiyim merak etme," dedim. Karnili'nin göz altındaki morluklarından, gece boyunca çalıştığı anlaşılıyordu. Kıvırcık saçları kabarmış, birbirine girmişti. Sahte bir kızgınlık ile, "Beni düşünmeyi bırak da, biraz da kendini düşün. Gece boyunca çalıştın değil mi?" dedim. Bu bir soru değildi, bütün gece çalıştığına emindim.

Karnili gülümseyip, beceriksiz hareketlerle kabarmış saçlarını düzeltmeye çalıştı. "Çok mu belli oluyor?" Heyecanla ekledi," Yeni bir karışım üzerinde çalışıyorum."

Hayatlarını bir amaca, hem de çok önemli bir amaca adayan insanlar böyle oluyordu demek. Bu tarz insanlara her zaman hayranlık duymuştum. "Heyecanını anlıyorum ama arada dinlenmeyi unutma."

"Bu akşam bol bol dinleneceğim, söz. Hadi ben seni tutmayayım, çık sen arkadaşının yanına," dedi ve her zamanki panik hali ile yanımdan ayrıldı. Giderken, "Bir şeye ihtiyacın olursa yanıma uğramaktan çekinme," diye eklemeyi de unutmadı.

Orién : ANKA ATEŞİ | KADER ATEŞİ | KÜLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin