Çimlerin üstünde beyaz taşlarla 'Seni seviyorum.' yazıyordu.
"Bir insan birine nasıl bu kadar aşık olabilir Nami? Bana büyü mü yaptın sen?"
Ağzım açık pencereden dışarı bakıyordum.
"Ağzını kapat Nami. Sinek kaçacak."
Gülmeye başladı.
"D-dışarıda mısın?"
"Evet."
"Bekle orda sakın bir yere gitme!"
Telefonu yatağa fırlatıp merdivenleri ikişer ikişer inmeye başladım. Heyecandan terlemeye başlamıştım.
Aşağı indiğimde her şey bir anda yok olmuştu. Heryer kapkaranlıktı.
Gözlerimi odamda açtım. Alnımda boncuk boncuk terler vardı. Derin bir iç çekip elimin tersi ile alınımı sildim. Telefonu alıp saate baktım. 2:30.
En son mendilleri topladığımı ve daha sonra kendimi yine yatağa attığımı hatırlıyordum.
Mutfağa girip buzdolabını karıştırmaya başladım. Çikolatalı dondurma bulduğumda önce kutuyu öpüp sonra çekmeceden bir kaşık aldım. Bu bana mutluluk getirecekti.
(Y.N: Çünkü öpüşmek, çikolata ve dondurma insanlara mutluluk verir sjdjsjsjs)
Uzun zamandır izlemediğim ve gece bu saatlerde başlayan programımı açıp kanepeye yayıldım.
Canım iyice sıkılmaya başladığında kızları eve çağırmaya karar verdim. Miya ve Diana bu saatte uyuyor olamazlardı bu yüzden ilk önce onları aradım. Daha sonra Asuna ve Iva'yı. Hepsi geldiğinde Bertilda'yı aramaya yeltenmiştim ki beni durdurdular.
"Bu saatte uyuyordur uyandırma derim ben."
Iva telefonu elimden aldı.
"Ayrıca dondurma yemeyi de bırak. Kilo alacaksın."
Bir eliye dondurmayı alırken diğer eli ile dudağımın kenarlarını siliyordu.
"Dondurmayı ben yerim!"
Diana dondurma kutusunu Iva'nın elinden kaptığında Miya'da peşinden gitmişti. Dondurmamın gitmesine üzülürken onların burada olmasına da seviniyordum.
Yaklaşık 1 saat sonra Asuna benimle konuşmak istediğini söylediğinde yukarı, odama çıktık.
"Bir sorun mu var Asu?"
"Aynı şeyi ben sana soracaktım. Bir sorun mu var?"
"Hayır. Neden böyle düşündün?"
Elimi enseme götürdüm.
"Suratın beş karış kuzum. Bir şey olduğuna eminim. Ne zaman bir şey olsa yüzün böyle asılıyor. Ben bilmiyor muyum sanki? Hadi anlat bana."
Yatağa oturdu ve beni de oturttu.
"Şey... Aslında bir çocuk var. İnternette tanıştık. Geçenlerde konuşurken biraz tartıştık da. Canım ona sıkkın."
"Ne dedi sana?! Kötü bir şey mi dedi?! Numarasını versene!"
Asuna ayağa fırlayıp aceleyle konuşmaya başladı.
"Sakin ol."
Telefonumdan konuşmaları açıp yüzüne doğrulttum.
Kızlar saat çok geç olduğundan burda kalmaya karar verdiler. Salona yatak kurup bende odama çıktım.
~~~
Sabaha kalkar kalkmaz salona indim.
(Y.N: Ne çok uyuyup uyandı...)
Diana ile Miya ağızları çikolata kaplı bir şekilde birbirlerine sarılmış uyuyorlardı. Ortalarında ise dondurma kutusu duruyordu.
Iva'nın bacağı ve kolu koltuktan sarkmış dondurma kabının içinde duruyordu. Asuna ise örtüyü boynuna kadar çekmiş dümdüz yatıyordu.
Hepsinin fotoğraflarını çekip mutfağa girdim. Kahvaltıyı hazırlayıp salona geri döndüm.
"Uyanın uyuyan prensesler!"
Hiç birinde bir kıpırtı yoktu. Biraz daha yüksek sesle bağırmayı denedim.
"Uyanın kızlar ev yanıyor! Çabuk uyanın çabuk!"
Gözlerim kapalı bir şekilde bağırdığım için kafama gelen yastıktan kaçamamıştım. Popomun üstüne düştüğümde Iva koltuktan bana bakıp sırıtıyordu.
"Günaydın hanımefendi sonunda uyanabildiniz."
Gülüp koltuktan Miya ve Diana'nın üstüne atladı.
"Uyanın çikolata güzelleri!"
Miya kaşlarını çatıp üstündeki ağırlığı itmeye çalıştı.
"Kalk üstümden şişko!"
Iva'nın gözleri büyümüştü.
"Sen bana şişko mu dedin?! Şimdi görürsün sen!"
Iva Miya'yı gıdıklamaya başlamıştı.
Asuna yanıma gelip sarıldı bana.
"Günaydın 'pembe lamacornum'."
Göz kırpıp mutfağa geçti.
"G-günaydın."
"Nami Tanrıça falan mısın? Bu kahvaltı ne?!"
Asuna gözleri büyümüş masayı seyrediyordu.
Bölüm geciktiği için üzgünüm gerçekten... Umarım hoşunuza gitmiştir ^^
