Dünyanın anlatılmış en korkunç hikayeleri.

142 14 5
                                    


Mutlak kaderde mutlak olamayan bazı şeyler vardır, içimize sonsuza dek dehşet saçarlar ve düşündükçe ruhunuz hastalanır.

Uyandığınızda evde tek olduğunuzu bilmenize rağmen yatağınızın başında size dönük bir sandalye bulmanız ve bütün bir gece boyunca birisinin sizi uyurken bu sandalyede oturarak yakından izlemiş olması tüyler ürpertici.

Veya bu Dünya'da tanıdığınız herkesin daha önce hiç farkına varmadığınız bir güç tarafından birer kopyalarıyla değiştirilmiş olma ve sizin bir yalan içinde yaşıyor olma ihtimalinizi hiç düşündünüz mü?

Terör, her saniye için birisinin sizi arkadan gözlemlediğini hissetmeniz, boynunuzdaki yabancı bir nefes, veya karanlıkta yalnız olduğunuzu düşündüğünüz zaman korkunç bir elin sizi tutup çekmesi.

Hayali SCP Kurumu sayısız doktor, bilim adamı, araştırmacı ve ajan tarafından 2007'de oluşturulduğu fikri atılan bir organizasyondur.
Ana hedefi bazı dünya-dışı canlıları analiz etmek ve yanlış ellere geçmesini engellemektir. Bu canlılardan biri olan ve heykel gibi hareketsiz duran SCP 173 kısa uzuvlara ve kanlı bir yüze sahip ve sürekli gözetim altında tutulmalı.
Kendisine ilk bakışı attığınızda hiç bir şey yapmaz, ama bir kere olsun yüzünüzü çevirdiğinizde veya gözlerinizi kırparak bile göz kontağını kestiğinizde artık gözlerinizi tekrar açmanız için çok geçtir, çünkü size doğru koşarak boynunuzu kıracak ve sizi öldürecektir.

Palyaçolar ve maskeler çok korkunçtur.

Kuolrofobiyi, yani palyaçolardan feci halde korkma durumunu psikolog Elan Barenholtz şöyle açıklamıştır:
"İnsanlar bir kişinin yüzünü gizleyen, maske gibi şeyleri rahatsız edici bulurlar. Çünkü bu o kişinin kimliğini ve duygusal durumunu anlayabilme yolunu engeller.
Bizler birinin güvenilir olup olmadığını, kızgın mı yoksa mutlu mu olduğunu, tanıdığımız bir kişi olup olmadığını anlamak için yüze bakarız. Ağır makyaj, sahte bir gülümseme veya maske bu bilgilerin çoğunu anlaşılmaz hale getirir."

Bu maskeyi takan kişilerin kim veya ne olduklarını bilmiyorum, bir tehdit unsuru olabilirler, onları anlamıyorum.
Gerçek duygularını anlamak ve niyetlerini kestirmek hiçbir zaman mümkün değil.
Bu bilmeme durumu beynimizde bir tedirginlik ve güvensizlik oluşturur.

Bu tekinsizlik hali insan gibi davranması için programlanmış duygusuz robotlar tarafından da oluşturulabilir.
Dans eden bu adroid gibi.
Ona karşı duygusal bir şeyler besleyebilirsiniz, ama o size asla sizin gibi insani yaklaşmayacak.

İliklerinize kadar huzursuzluk salacak bir göz hapsi de sizi bunalıma ve sıkıntıya sokabilir.

2009 yılında ABD'de yaşanan gerçek bir olayda; Joe isminde bir adam kendi evindeyken hep karanlıkta bir şeyler tarafından gözlemlendiğini hissediyordu.
Bu evsiz ürpertici kadın evde duş alıyor, adamın buzdolabındaki yemeklerinden yiyor, lavabosuna işiyor ve elbiselerini giyiyordu.
Acaba kaybettiğimizi sandığımız ve bir daha asla bulamadığımız eşyalarımızın da sonu böyle olmuş olabilir mi?

Belki bir şeyler sizi bazen birkaç metre, bazense çok daha yakın mesafelerden sürekli izliyorlar, ne yaptığınızı şu anda görüyorlar, ama siz onların ne olduklarını bile bilmiyorsunuz.

Hiç pencerenin dışından gelen şüpheli bir ses duydunuz mu? Bu ses muhtemelen bir şey değildir di mi? Beyninizin uydurduğu bir sestir büyük ihtimalle. Ya öyle değilse?

Yine yaşanmış, ama bu sefer daha korkunç bir şekilde sonuçlanmış iç karartıcı bir olay Almanya'daki Ingolstadt'a yakın bir köyde 1924 yılında gerçekleşmişti.

Bu ıssız köydeki Hinterkaifeck çifti, özel çiftliklerinde dul kızları ve 2 ile 7 yaşında olan torunlarıyla birlikte yaşıyorlardı.
Çiftliğin sahibi paranormal bir olayın gerçekleştiği düşüncesine inanmıyordu.

Ancak sürekli tuhaf sesler duyuyorlar ve bazen evdeki bazı eşyaların düzeninin değiştiğinden şikayet ediyordu.

Geçmiş tüyler ürpertici yaşanmış olaylarla dolu, ama merak etmeyin, sizin başınıza korkutucu bir olay gelme ihtimali çok az. Fakat sanırım burada anlattığım bütün insanlar da böyle düşünüyordu.
Kaynak; ruhi çenet

Korku!Where stories live. Discover now