-1-

291 92 9
                                    

Yazım hatalarım olabilir ,şimdiden özür dilerim. Bölümü beğenmeniz dileği ile... :)

Bölüm müziği ; Our Last Night - Younger Dreams ...
* * *

"Saçmalık !"
Birden bire böyle bir karar almaları saçmalıktı.

"Kızım, mecburuz. Söz veriyorum işlerim düzelince geri döneceğiz."

Bu gerçekten zordu. Arkadaşlarım, okulum , herşeyden ayrılacaktım. Babamın işleri için Istanbul'a taşınmak zorundaydık. Ama biranda değildi bu karar. Daha babam bir sene sonra belli olacağını söylemişti. Şimdi buna hazır değildim. Zaten son senemdi lisede, başka okula gidip oraya alışmak zor gelirdi bana.

"Yapamam baba. Son sene başka bir yere alışmaya çalışırken sınava hazırlanamam."

Babam bir an olsun durdu, mimiklerinden birşeyler düşündüğü anlaşılıyordu.

"Tamam. Ama denemeden bilemezsin Dide. Eğer derslerin kötüye giderse seni buraya amcanların yanına geri göndereceğim."

"Tamam, alışmaya çalışacağım."

Babam onaylarca kafasını salladı. Onu üzmek istemiyordum. Annem öldükten sonra bize daha hassas davranmaya çalışıyordu.

Benden iki yaş küçük erkek kardeşim var birde. Annemin ölümünden en çok o etkilenmişti. Genelde babamın verdiği çoğu karara ses çıkarmadan kabul ederdi.Bu kararda da öyle olmuştu.

Ona bakmak için üst kata çıktım. Odasının önüne gelince kapıya vurup ona seslendim.

"Deniz ?"
"Gel abla." dedi içeriden. Yavaşca kapıyı açtım ve Deniz'in yanına yaklaştım. Yatağına girmiş elinde telefonu ile uğraşıyordu. Gözlerimi onun gözlerine dikerek onunla konuşmaya çalıştım.

"Nasılsın bitanem ?"

Deniz yatağında biraz dikleşti, elindeki telefonu komodinin üstüne koydu. Baygın bakışları gözlerimi bulunca cevap verdi.

"Aynı."
Deniz hala içinde tuttuğu üzüntüyü terk edememişti. Cevapları hep kısa kısaydı. Ama artık onun bu hallerine dayanamıyordum.

"Yeter artık Deniz! Daha ne kadar böyle olacaksın. Yetmedimi kendine eziyet ettiğin. Tamam hala içinde bir burukluk var, benim yok mu sanıyorsun? Sen daha çok üzülme diye hep susuyorum, ama sen her geçen gün daha da kötü olmaya çalışıyorsun. Annem öleli bir yıl oldu, hayata dön artık!"

İçimde tutamadıklarımı Deniz'in yüzüne vurarak söylemiştim. Tepkisizce beni dinledi ve buğulu gözlerle yüzümü incelemeye başladı. Yatağının köşesine oturdum ve ona daha çok yaklaştım. Deniz'e kollarımı açtım o da bunu bekliyormuş gibi hemen kollarımın arasına atılıp bana sarıldı.

Onun küçük hıçkırıklarını duyduğumda ağladığını anlamıştım. Ona daha da sıkı sarıldığımda sesini yükselterek ağlamaya başlamıştı.

* * *
Deniz'i sakinleştirdikten sonra yatağına yatırmıştım. Ağlamaktan şişen gözleri hemen uykuya teslim olmuştu.

Kendi odama geçerken İstanbul'daki hayatım nasıl olur diye düşünmeye başlamıştım.

Odamda telefonumla ilgilenirken kapı çaldı. "Girebilirsin." diyerek seslendikten sonra kapı açıldı ve içeri babam girdi. Odaya girdikten sonra yatağımın kenarına oturdu ve konuşmaya başladı;

"Hafta sonu gideceğiz Dide, uçak biletlerimizi aldım. Yavaş yavaş toparlanmaya başlasan iyi olur." dedi , ve cevap vermemi beklemeden " İyi geceler kızım." diyerek odadan çıktı.

İçimi bir anda bir sıkıntı basmıştı. Oraya gitmek istemiyordum. İçimde anlatılmaz bir huzursuzluk söz konusuydu. Ama mecburdum, deneyecektim.

Yerimden kalktım ve dolabımın başına geçtim. Üst rafta büyük bavulum ve çantalarım vardı. Bavulu alıp içine bu mevsimde giymediğim kıyafetleri doldurdum.

Diğerlerini de daha sonra bavula yerleştiririm diye düşündüm, ve bakım malzemelerini, aksesuarları vs. iki koli olacak şekilde yerleştirdim. Bu bir kaç günde lazım olabilir diye kolilerin ağzını kapatmamıştım.

Bunları yaparken yorulduğumu farkettim ve dolabımdan yazlık sarı puantiyeli pijamalarımı giydim. Ayna bir kez kendime bakma ihtiyacı hissettim. Omuzlarıma dökülen sarı buklelerime baktım, yüzümü inceledim bir süre, içimi saran huzursuzluk tekrar geri geldiğinde kendimi yatağa yönlendirdim ve bedenimi uykunun kollarına bıraktım...

* * *
2 HAFTA SONRA ...

"Baba ben çıkıyorum." diyerek seslendim üst kata. Babamın cevap vermesini beklemeden evden hızla dışarı çıktım.

Taşınalı bir hafta oluyordu. Geçen hafta babam bizi 'Altaca Koleji'ne naklettirmişti. Kendisi de biz okula gidince Holding'e gidiyordu. İşlerinin onu bunalttığının farkındaydım, çok yoğundu bazı akşamlar geç geldiği de oluyordu.

Okula yürüyerek gidiyordum çoğunlukla. Eve fazlasıyla yakındı ve yürümek bana iyi geliyordu. Okula geldiğimde tekrar okulu inceledim ve içeri girdim.

Sınıfa girip sırama ilerledim ve oturdum. Mira'nın yanında oturuyordum. İyi bir kıza benziyordu ve bana okuldan sonra benimle birşeyler yapmak istediğini söylemişti, bende onu kıramadım ve kabul etmiştim.

"Selam!" sesin geldiği yöne başımı çevirdive Mira'nın geldiğini gördüm. Ona tebessüm ederek "Selam." dedim.

"Okuldan çıkınca benimle geliyorsun değil mi ?"

"Geleceğim Mira, ama fazla kalamam eve gitmem gerekiyor." diyerek cevap verdim.

Biraz durdu ve daha sonra cevap verdi ;
"Tamam nasıl istersen." dedi ve etrafa gülücükler saçarak yanımdan uzaklaştı.

* * *

Sıkıcı okul derslerinden sonra Mira ile bir taksiye bindik ve bir alışveriş merkezine gittik. Bir kaç mağaza gezdik ve bir şeyler içmek için bir kafeye gittik.

Mira ile konuşup gülüşürken bir telefon melodisi konuşmamızı bölmüştü. Mira çantasına uzandı ve çalan telefonun kendi telefonu olduğundan emin oldu.

Mira telefonla konuştuktan sonra telefonunu tekrar çantasına geri yerleştirdi. Tekrar yüzüme döndü ve ;

"Abim beni almaya geliyor, istersen seni de bırakabiliriz."

"Gerek yok, teşekkür ederim kendim döneceğim."

"Peki tatlım. Sen bilirsin hadi kalkalım."

Mira ile beraber kafeden çıktık. Mira bana birşeyler anlatmaya devam ederken birden durdu ve "Abi!" diye seslendi.

Uzun boylu, kumral yanık tenli, kahverengi saçları ve yeşil gözleri ile dikkat çeken genç adam bize doğru yaklaşmaya başladı. Yanımıza geldiğinde Mira hemen konuşmaya başladı.

"Dide bu abim Toprak, Toprak bi arkadaşım Dide." dedi ve tanıştırdı bizi gülümseyerek.

Toprak elini uzattı ve sıkmamı beklercesine yüzüme baktı.

"Merhaba tanıştığıma memnun oldum, Dide."

Bende elini sıkarak karşılık verdim ve ; "Teşekkür ederim. Bende memnun oldum." dedim kendime yakışır mesafeli bir sesle.

Elini sıktığımda tarifsiz bir ürperti oluştu içimde. Bakışları fazlasıyla soğuk ve bi o kadarda yakıcıydı. Sanki birşey ondan uzak durmamı söylüyordu. Ama onu tanımıyordum. Tanımadan bilemezdim sonuçta ...

Okuduğunuz için teşekkürler oylarınızı eksik etmeyin :) 15 vote 10 yorum da yeni bölüm karşınızda olacak ! Bölüm ilk olduğu için 860 kelime. Daha uzun bölümlerde görüşmek üzere... :)

SAREWhere stories live. Discover now