TAKSİM-1

73 9 4
                                    

"Uyku gel buraya!!"

Sabahın saat beşinde koskoca cadde de delice koşturup kaçan köpeğim Uyku'yu yakalamaya çalışmaktan daha iyi işlerim vardı benim.Örneğin uyumak.Keşke annemi dinleseydim de ben büyüdüm havalarına girip üniversiteye gelirken köpeğimi de getirmeseydim.Uyku'yu yakalayıp,düşüncelerimden arındıktan sonra eve doğru yol almaya başladım.Telefonumu çıkarıp bugün olan derslerin notlarına bakarken aynı zamanda Duman grubunun efsanesi Bal'ı dinliyordum.Sonunda Canavar Apartmanı gözüktüğünde adımlarımı hızlandırdım.Gerçekten kim apartmanının adını 'Canavar' koyar? Kimse,Şebnem Hanım'ın dışında kimse.Şebnem Hanım 65 yaşında öğretmen emeklisiydi.Babasından kalma mirasla bu binayı yapmış ve adını da Canavar koymuştur.Merdivenleri hızlı bir şekilde çıktıktan sonra dairemin önündeki posta kutusuna göz gezdirdim ve içeri girdim.Uyku'yu serbest bırakıp mutfağa ilerledim.Ocağın altını yakıp çaydanlığı üzerine koyduktan sonra tost malzemelerini hazırlamaya başladım.Çift kaşarlı karışık tostumu hazırladıktan sonra çayımı da alıp salona ilerledim.Öğrenci işi kahvaltımı bitirdikten sonra saati kontrol ettim.Saatin daha yedi olduğunu gördüğümde televizyon izlemek için salona adımladım.Biraz televizyon izledikten sonra odama gidip üzerimi değiştirmeye karar verdim.Üzerimi değiştirdikten sonra evden çıkıp kapıyı kitledim.Apartmandan çıkıp otobüs durağına ilerlemeye başladım.Bana Çin Seddi kadar uzun gelen yolun sonlarına yaklaşırken yarım saatte bir gelen otobüsümün yanımdan geçmesiyle bir maratondaymış gibi koşmaya başladım.Otobüse bindikten ve akbilimi bastıktan sonra artık tapulu yerim olarak adlandırdığım kapı kenarına doğru yürümeye başladım.Yerimi aldıktan sonra telefonumu çıkarıp Duygu'yla mesajlaşmaya başladım.İneceğim durağa yaklaşırken dur tuşuna basıp otobüsün durmasını bekledim.Otobüsten indikten sonra kampüse doğru ilerlemeye başladım.Yürürken aynı zamanda Duygu'ya mesajla nerede olduklarını soruyordum.Kantinde olduklarını öğrenidikten sonra telefonumu arka cebime tıkıştırıp çantamdan okul kartımı çıkardım.Turnikelerden geçip okula girdikten sonra kantine doğru ilerlemeye başladım.Kantine yaklaşırken bi kalabalık dikkatimi çekti.Omuz silkerek yoluma devam ettim.Büyük ihtimal okuldaki şarkı söyleyerek para kazanmaya çalışan insanlardan biriydi.Üniversite de böyle insanlar çok vardı.Böyle şeyleri severim.Ama hiç yapmadım birincisi paraya ihtiyacım yoktu ikincisi de zaten onu söyleyecek sesimde yoktu.Bir aralar gitar çalıyordum ama onu da buraktım.Kantine girdikten sonra gözlerim bizimkileri aramaya başladı.Ortalarda bi masada bizimkileri görünce oraya ilerlemeye başladım.Masaya gidip herkese selam verdikten sonra çantamdan Uygarlık Tarihi III dersi notlarımı çıkardım."Sınava son 20 dakika." diyerek beni daha da strese sokan Can'a dönüp en kötü bakışımı attıktan sonra biraz daha notlarıma bakıp ayağa kalktım."Ben kaçar dostlar kardeşinize şans dileyin" diyerek sınavın olacağı anfiye ilerlemeye başladım.Anfiye girip sırama oturduktan sonra derin nefesler alarak yanıma koşarak gelen Melıke'ye odaklandım."Selam Pera." diyerek kendini sıraya atan Melike'ye gülüp "Selam Melike.Yine geç kaldın"diyerek sınıfa göz gezdirmeye başladım.Herkes kendi halindeydi.Kimileri son kez notlarına bakıyor,arkadaşlarıyla konuşuyor,telefonlarıyla oynuyorlardı kimileriyse sessiz bir şekilde hocayı bekliyorlardı.Birkaç dakika sonra anfiye giren hocayı gördükten sonra telefonumu kapatıp sınav kağıdının bana gelmesini bekledim.Kağıt geldikten sonra çözmeye başladım.Lise zamanlarımda ne çok çalışkan ne de çok tembeldim.Ben her zaman orta da bir yerlerde olan sıradan kızlardan olmuşumdur.Ama üniversiteye geçince işler değişiyordu.Lisede hiç ders çalışmayarak sınıfı geçen ben şimdi sabahlara kadar köpek gibi ders çalışıyordum.E tabi bunun karşılığını da alıyordum.Mesela şimdi önümdeki çocuk boş olan kağıdına dalıp umutsuzca hayal kurarken ben mutlu bir şekilde son sorumu yapıyordum.Sınavı bitirip anfiden çıktıktan sonra sınavdan önce kapattığım telefonumu kontrol etmeye başladım.Duygu'nun beni bir kere aradığını görünce geri arama yerine basıp telefonu kulağıma götürdüm.Duygu'nun Çağla ile yakınlarda ki Bonjour kafede olduğunu öğrenince fakülteden çıkıp üniversite çıkışına ilerlemeye başladım.Bir anda beni yerime 404'le yapıştırılmış gibi durduran şarkı ritmini duyunca yakınlardaki kalabalığa ilerlemeye başladım.İnsanları iterek ilerlerken Deniz Tekin'in muhteşem şarkısı Bende Bir Problem var şarkısını söyleyen ses beni ayrı büyülüyordu.Sonunda en öne geldiğimde kafamı kaldırıp söyleyen kişiye baktım.Benden en fazla 1 veya 2 yaş büyük olduğunu düşündüğüm sesi kadar mükemmel bir yüze sahip olan çocuğu gördükten sonra durup dinlemeye başladım.Şarkı bittikten sonra bende herkes gibi alkışlamaya başladım.Daha sonra dağılan kalabalıkla beraber arkamı dönüp ilerlemeye başladım.Bonjour kafeye vardıktan içeri girip müthiş bir şekilde kahve kokan kafenin huzur verici görüntüsüne gülümsedim.Kafeyi taradıktan sonra yavaşça Duyguların olduğu tarafa ilerledim.Masaya oturduktan sonra garsonu çağırıp acı bir kahve istedim.Her ne olursa olsun uyanık kalmam lazımdı.Duygularla iki saat boyunca gıybet yaptıktan sonra ikisine de sıkı sıkı sarılıp kafeden çıktım.Ne olursa olsun yarın Yapı Malzemeleri sınavım vardı.Ve benim o dersi geçip dönem ortalamamı yükseltmem lazımdı.Otobüs durağına gidip biraz otobüs bekledikten sonra otobüsümün gelmesiyle kendimi otobüse attım.Tıklım tıklım olan otobüsün içini görünce sıkıntıyla iç çektim.Montumun cebinden kulaklığımı çıkarıp telefonuma taktıktan sonra Gri'nin Olmaz şarkısını dinlemeye başladım.Ani frenle önümdeki teyzenin beni geriye itmesiyle dengemi kaybedip kendimi arkadaki insanın kollarında buldum.Kim olduğuna bakmadan özür dilerken ayağa kalktım.Kafamı çevirip kim olduğuna baktığımda üniversitede ki şarkı söyleyen çocuk olduğunu gördüm.Bana bakıp "Sen" diyince gülümseyip "Üzgünüm" dedim.O ise "Önemli değil.Sen benim seyircimsin seyircilerime kızmam" diyip gülünce hayatımda ilk defa bu kadar güzel gülen birini gördüğümü fark ettim."Oww fark etmişsin seni dinlediğimi." diyerek iletişime devam ettim."Bu kadar güzel bir bayanı nasıl unutabilir miyim?Lütfen bu imkansız" diyerek bana yine o güzel gülümsemesini attı.Gülerek başımı eğdim ve "Teşekkür ederim" dedim."Peki ya ben bu güzel bayanın adını öğrenebilir miyim?" dedi.Başımı kaldırıp "Pera."dedim.Kaşlarını kaldırıp "Pera mı?Değişik ama güzel,tamda sana yakışacak bir isim." dedi."Peki ya ben senin adını öğrenebilir miyim güzel sesli bayım?" diyerek başımı yerden kaldırdım."Doğu ve adımın güzel olduğunu düşünmen güzel.Hangi bölümü okuyorsun?" diyerek beni boşalan koltuklardan birine oturttu ve yanıma oturdu."Mimarlık ya sen?" "İnşaat Mühendisliği." inmem gereken durağa kadar böyle konuştuk.Oturduğum yerden yavaşça kalkıp "Benim inmem lazım." dedim.O ise gülümseyip "Görüşürüz" dedi.Ona karşılık verip otobüsten indim.Evime doğru yürüken birden olduğum yerde durdum ve kendi kendime "Hayatımda gördüğüm en güzel gülüşlü adamın numarasını neden almadım?" diye sordum.


Merhaba arkadaşlar!!! Ben Ece bu benim ilk hikayem umarım beğenirsiniz.Lütfen oylamayı ve kütüphanenize eklemeyi unutmayınn!!!




You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 16, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

TAKSİMWhere stories live. Discover now