1.BÖLÜM

48.9K 2.9K 786
                                    

1.BÖLÜM

Amatem'deki odamda pencerenin tam karşısına oturmuş dışarıda yağan karı seyrediyordum. Pek bir manzarası yoktu ama bir süre sonra alışmıştım. Bomboş bir bahçe, yüksek duvarlar ve duvarları süsleyen dikenli teller... Benim manzaram artık bunlardı. Bir noktadan sonra gözlerim baktıklarımı değil zihnimde çizdiklerimi görmeye başlıyordu.

Mesela şu an bahçede lapa lapa yağan karın altında görüyordum kendimi. Tüm grup birlikte yağan karın tadını çıkarıyorduk. Eren, Doruk, Can, Seda... Ve Ayaz.

Tüm grup... İçimde karanlık bir his yayılmaya başlamadan gözlerimi kapatıp derin bir nefes alarak geride bıraktığımız günleri düşündüm. Asla geçmeyecek gibi hissedilen ama bir şekilde geçip giden o günleri...

Burada her şey belli bir düzen ve uyum içerisindeydi. Yatma, kalkma, yemek yeme hatta banyo yapmanın bile bir zamanı vardı. Kurallara göre yarım saat sonra bir grup terapisine katılmamız gerekiyor mesela. Bu katta ilk grup terapimiz olacak. Bir saatlik terapiden sonra kısa bir süre özgürüz; bahçeye çıkabiliriz. Zihnimde çizdiğim görüntüleri gerçeğe dönüştürebilmek için bu aşamaları geçmeliyim.

Şimdi her şey çok daha kolay. Bizim için en zoru tedaviye başladığımız ilk üç gündü.

O üç gün cidden vazgeçmek istemiştim. Her birimizi ayrı ayrı odalara kapatıp, günün belirli saatlerinde ilaç vermek için gelen hemşireler dışında bizi kendimiz ile baş başa bırakmışlardı. Yalnızlığı dibine kadar yaşadığımı hissetmiştim. Krizler eşliğinde, vücudumuzdaki zehirleri kusarak attığımız o üç koca günü doktorların verdiği ilaçlar ve sakinleştiriciler eşliğinde atlatabilmiştik. Zordu ama sabrettim.

Sabrettim; çünkü o üç günlük zorluk, benim bir ömrümü kurtaracaktı. Sabrettim; çünkü yaşamak istiyordum. Öylesine yaşamak değil, gerçekten insan gibi yaşamak. Sabrettim; çünkü Ayaz'a verilmiş bir sözüm vardı. Sabrettim; çünkü Ayaz'ın bana ihtiyacı vardı.

Üç günün sonunda detoksifikasyon, yani arındırma için başka kata taşındık. Bu katta iki hafta kaldıktan ve ilaç tedavisi gördükten sonra şu anki bulunduğumuz kata, yani terapi katına geldik.

Odada Seda ve benim dışımda iki kız daha kalıyordu; Bahar bizim gibi madde bağımlılığı tedavisi görürken Helin sigara ve alkol alışkanlığından kurtulmak için buradaydı. Helin hakkında olumlu bir şey söyleyemezdim ama Bahar, hoşsohbet bir kızdı. Ayaz, Doruk, Can ve Eren aynı odada kaldıkları için şanslılardı. Yeni insanlara alışmak zorunda kalmamışlardı.

Gözlerimi bileklerime çevirdim; artık beyaz sargıları sarmıyordum. Ömür boyu benimle birlikte kalacak olan izlere baktım. Yavaş yavaş acının izleri silinmişti ama dikiş izleri beceriksizliğimizi herkese söylemek istercesine yok olmuyordu. Bunu yaptığım için pişman mıydım? İntihar ederken pişman olanlar pişmanlıklarını bu dünyada bırakırdı. Başarısız olanlar ise bu dünyada bıraktıkları pişmanlık ile yaşamaya devam ediyorlardı.

Yine de yaşadığımız için mutluydum.

Benim yatağımın üzerindeki yatakta uyuyan Seda'ya, kulaklıklarından müzik dinleyen Helin'e ve elindeki deftere bir şeyler not alan diğer oda arkadaşım, Bahar'a baktım. Sıkıntıdan patlamak üzereyken kapımız açıldı ve görevli adamlardan bir tanesi grup terapimizin başlayacağını haber verdi.

Görevlinin çağırması ile Seda da uyandı ve odamızdan çıkıp, grup terapisi için bir üst kata çıktık. Erkekler de birazdan burada olacaklardı. Günlerdir onu görmüyormuşçasına heyecanlanlıydım.

Hilal şeklinde dizilmiş yirmi sandalyenin tam karşısında tekli bir sandalye daha vardı. Kadın, erkek; genç, yaşlı insanlar gelip tek tek sandalyeleri doldururken, çocuk gibi yanımdaki sandalyeyi tutuyordum.

KÜLLER (2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin