OUR FİCTİON [ONE SHOT]

7.3K 373 1.5K
                                    

                   ●OUR FİCTİON●
           HUNHAN ONE SHOT

"Sehun kıs şunun sesini!"

Çalışma odamızın geniş aynalarından, vücudumun kıvrılışını izlerken sanki dans eden ben değilmişim gibi hissediyordum. Ama elimde değildi bu şarkıyla her dans edişimde kendimden geçiyordum. BoA Kore'nin kraliçesi gibiydi ve ben haftalar önce onunla dans etmiştim. Bu.. bu inanılmazdı. Gerek kariyerim gerekse kişiliğim adına egomu tatmin etmeme oldukça yardım ediyordu. Şarkının hareketli kısmı biterken ağır adımlarla karşımdaki olmayan bedene yaklaşır gibi yapıp elimi havada tuttum. Tam bu anda noonamın başını kavrıyordum.

"Yaa! Kime diyorum. Oh Sehun! Şunu kapatır mısın?"

Luhan hyungun çemkirişleri olmasaydı belki mutluluk hormanlarım beni yarı yolda bırakıp yerini sinirlerime bırakmazdı.

"Çalışıyorum Hyung görmüyor musun?"

"Tanrı aşkına! Bir hafta sonra performansa çıkacak olan benim ama yerime sen ter atıyorsun."

Müziği durdurup boynumdaki havluyla saçlarımı kuruladım. Dediği gibi oldukça terlemiştim.

"Sahi. Sen neden çalışmıyorsun?"

Kollarımı bağlayıp karşısına dikildiğimde ona tepeden bakıyordum çünkü o pofuduk yastıkların birinde oturmuş telefonuyla ilgileniyordu.Bakışları benle buluştuğunda tıslayıp ekranını bana çevirdi.

"Noonayla geçen haftaki çalışmamızı izliyorum."

Sorgular bakışlar attığımda göz devirip videoyu tekrar kendine çevirdi.

"Eksiklerimi görmek adına."

"Oh anladım." diyip yanındaki yastıklardan birine oturdum. Oldukça yorulmuştum. Vücudum oksijene ve suya muhtaçken iki isteğinide yerine getirmek için Luhan hyungun suyuna uzanıp derin derin nefesler aldım. Dans ederken ne kadar yorulduğumu anlamıyordum. Ancak oturduğumda bacaklarımdaki kaslar beni doğduğum güne pişman ediyordu. Şişedeki suyu büyük bir açlıkla içerken Luhan hyung bir başka açıdan çekilmiş videosunu açtı.

"Ahh, olmamış." dedi. Mırıldandı daha doğrusu. Kendi kendine konuşur gibiydi.

"Ne olmamış hyung?" şişeyi yanımıza bırakıp hyungun telefonuna yaklaştım. Bence Boa noonayla gayet iyilerdi. Uyumları hoşuma gitmişti. Ama benimkine kıyasla hyungun kısa vücudu sanki.. biraz yetersiz kalıyordu.

"Şu hareketi defalarca tekrar ettik ama olmuyor. Dikkatim dağılıyor, odaklanamıyorum."

"Bence biraz dik durursan daha iyi olabilir. Boyun biraz kısa kalıyor." kırdığım potla ellerimi sallayıp inlar eder pozisyona geçmeye başlamıştım. "Yani,hayır kısa değilde,uhmm?"

"Herneyse."

"Hyuung~ Öyle demek istemedim." dudaklarımı büzüp yüzünün önüne eğildim.

"Tamam Sehun, izin verde bitireyim."  sessizce kendimi geri çekip ekranı görmesine izin verdim.

O sırada köşede uyuyakalmış olan yaşıtım mırıltıyla uyanıp gözlerini ovaladı.

Diğer üyeler yemeğe çıkmışlardı. Biz üçümüz ise menajer hyung tarafından cezalandırılmıştık. Üstelik hiç bir suçumuz olmadan! Alt tarafı gece dışarı çıkma yasağını birazcık delmek istemiştik o kadar. Aç bırakılmakta neydi?!

"Jongin? Saat kaçtan beri uyuyorsun?" alayla sorduğumda gözlerini açmayı deneyip ikimize baktı.

"Zaten ikiniz yüzünden üçten beri uykusuzum, bir de ceza yiyip yemeğe gidemedim. Bir dahaki öğünüm için paramı ikinizden alacağım!"

OUR FICTION [One Shot]Where stories live. Discover now