Giriş

4.1K 222 249
                                    



Andram topraklarının kalbi, Ay şehri Getsu.

Onu, kalabalık akşam pazarına tepeden bakan Telveci'nin terasından, iki yanına tezgâhlar dizilmiş yoldan gelip geçen kalabalığı izlerken görmüştüm. Güneşten yer yer sararmış, kuzeylilere has kumral saçları ve beyaz teniyle, esmer güneylilerin arasından kolaylıkla sıyrılıyordu. Kahvenin acı bir tonundaki deri yelek ve pantolonunu, kar beyazı bir gömlek ve yine kahverengi, diz boyu uzun çizmelerle tamamlamıştı. Kıyafetleri tam üstüne göre dikilmiş olmasına rağmen akıcı hareketleri yeterince rahat olduklarının işaretini veriyordu. Arada sırada tezgâhların önünde durup, eline aldığı bir eşya hakkında sohbet edişini izlerken onunla ilgili aklımdan geçen ilk kelime 'güzel' di.

Telveli içmek için yukarı çıktığında gözümde sıradan bir müşteriye dönüşen kadın, fincanını okutmak istediği an artık potansiyel bir avdı. Konuşmaya başladığımızda ise avın ben olduğunu anlamış ve o güzel kadının sonum olacağını sanmıştım.

Yanılmışım... 


GİRİŞ

Akşam pazarının kalabalığı an geçtikçe artıyor, insan seline kapılmaksızın hareket etmek neredeyse imkânsız bir hale geliyordu. Andram'ın dış dünyaya açılan tek ticaret kapısı olan liman şehri Mizu'dan gelen çok çeşitli malların bulunduğu pazarın bu kadar ilgi görmesi şaşırtıcı değildi. Ancak pazarın asıl cazibesi sergilenen nadide ürünler değil kulaktan kulağa fısıldanan uzak diyar hikâyeleriydi.

Ron gözünün ucuyla takip ettiği arkadaşını kaybetmemeye uğraşırken kulağına çalınan konuşmalara da ister istemez misafir oluyordu.

Zayıf, güneşten kavrulmuş gibi görünen orta yaşlı bir satıcı karşısındaki tombul kadına, kan kırmızısı mercanlardan yapılma kolyelerini gösterirken hararetle bunların güney denizindeki altın kuşağından geldiğini ve hatta onları çıkartmak için dalan denizcinin, ufuk adalarının üzerinde dolanan bir ejder gördüğüne yemin ettiğini anlatıyordu. Ron konuşmanın kalanını duyamasa da geçip gitmeden önce kadının sesindeki alaycı tonu yakalamıştı. Elbette en cahil Andramlı bile nesiller önce kudretli cevher* sahipleri tarafından yok edilmiş ejderlerle ilgili hikâyelere inanmazdı.

Yanından sıyrıldığı bir başka satıcı batıdaki insan krallığında toplanan büyük ordudan; bir diğeri ise uzak kuzey şehirlerinden Dahran'ı tamamen yıkıp yutan depremden haberler veriyordu. Aniden yürümeyi bırakan dostuna çarpmamayı son anda başaran Ron, genç adamın berrak bakışlarını takip ettiğinde tek yapabildiği, geniş elini anlayışla onun omzuna dayamaktı. Zira kalabalık tezgâhlardan birinin önünde duran Talren'in eski nişanlısından başkası değildi.

"Talren," dedi akşam pazarına gelme nedenlerini anımsatmak için. "Gitmemiz gerek."

Genç adam olumsuzca başını salladı. "Burada ne işi olduğunu bilmek istiyorum."

Ron omzunu sıkarak arkadaşını kendisine bakmaya zorlarken, onun itiraz etmeye hazırlandığını hisseden Talren "Anlamıyorsun," dedi. "Neira asla vaktini pazar yerlerinde harcayacak biri değildir." Bakışlarını sadece kısa bir an için Ron'a çeviren genç adam döndüğünde, yarım saattir izlediği kadın çoktan kalabalığın arasında gözden yitip gitmişti bile.

***

Getsu'nun merkezinde kurulan pazarı çevreleyen tek katlı binaların oluşturduğu sıranın güneyinde yer alan ve çeşitli kahve karışımlarıyla ün yapmış 'Telve Karası' adındaki dükkân sadece kahve satmakla kalmıyor ayrıca düz terasına atılmış masa ve sandalyeleriyle alışverişten yorularak iki tatlı lakırdı yapmak isteyenlere dinlenme imkânı da sunuyordu. Bir süredir tutulduğu göz hapsinden sonunda kurtulmayı başaran Neira, soluğu başından beri gitmek istediği yer olan telvecide almıştı. Elbette dükkâna geliş nedeni ne kahve almak ne de tatlarına bakmaktı. Son zamanlarda Andram'ın eski aileleri arasında kulaktan kulağa fısıldanan söylentilere göre burada telve okuyarak isabetli yorumlarda bulunan genç bir delikanlı vardı.

Mühür Kıran (Gael Yazıtları I) / RaflardaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora