Giriş❄

158K 2.5K 1.2K
                                    

(Arkadaşlar, kitap yeni hâliyle yayımlanmaya usul usul başlıyor. Giriş ve birinci bölüm yayında olacak ama devamı tamamen bittikten sonra yayımlanacak. Aslında hep duruyordu ama karışıklık olmasın diye bu şekilde yapmak daha mantıklı geldi. Bu giriş bölümü okuyanlar için "özel bölüm 1"di, hatırlarlar. Başta bir şeylere açıklık getirmek için daha iyi olur diye düşündüm ve giriş bölümü yaptım. Bu arada bölümlerin yorumlarına dikkat etmeyin çünkü bazı sahneleri ikiye böldüğüm için bölümlerde de kayma oldu. Artık yalnızca sizin yaptığınız yorumlar pasajlarda olacak, bol bol yorumlarınızı bekliyorum, iyi okumalar!)

Ek not: İlk hâlinde 24-26 olan yaşları şu an 26-28 oldu.

Bölüm Şarkıları: Ahmet Kaya ~Yüreğim Kanıyor
Emre Aydın ~Geceler Kara Tren
Çelik ~Hercai
Zaz ~Je Veux
Sertap Erener ~Bu Böyle

**

Sekiz Sene Önce...

Boran Reşiyan'dan...

Yıl nasıl başlarsa öyle gider derlerdi. Ben yıla girdiğim ilk an Kar Güzeli'mi görmüştüm. Uzaktan uzağa o güzel çehresini izlemiştim. Nahifçe kafasını kaldırışını, ışıldayan güzel gözlerini, hafifçe tebessüm eden pembe dudaklarını, kar ile süslenen kara saçlarını izleyip durmuştum. Onun manzarası kar, benim manzaram kardan güzel...

Biliyor musunuz, gerçekten de dedikleri gibi olmuştu. Bütün sene onu uzaktan izleyip durmuştum ama bir an olsun yamacına yaklaşmak bana haram olmuştu. Nasıl da imkânsızdı bana; ama nasıl da sevdalıydım ona. Kavuşamadığım için mi bu kadar büyük bir sevdaya sahiptim? Fakat ben ona kavuşsaydım da sevgim azalmazdı. O Berfin'di. Kendimi bildim bileli sevdiğim kızdı. Hırçınlığıyla, güzelliğiyle, soğukluğuyla, merhametiyle gönlümü deliveren kişiydi.

Herkesten daha yakın olmak için ömrümü ortaya koyacağım ve yanmaktan gocunmayacağım kıza karşı onca yıldır yapabildiğim şeyse uzaktan uzağa bakıp hasret gidermekti.

Lisesi bitmişti ve artık içimdeki büyük sevgiyi o da öğrenecekti. Onunla konuşacak ve gönlümü huzura kavuşturacaktım. Tek başıma bu sevgiyi yüklenmek çok zordu. Onun her şeyini taşırdım ama sevgisizliğini taşımak bir zulümdü. Ondan önce anneme söyleyecektim hissiyatlarımı. Beni en iyi o anlardı. Ona dökersem içimde kendine sığacak yer bırakmayan sevdayı, belki o zaman bir nebze olsun ben de huzur bulurdum.

Balkonda çiçekleri sulayan annemin yanına ulaşmadan önce öylece huzurlu ifadesini seyre dalmıştm. Dünya güzeliydi benim gözümde. Ki gerçekten de çok güzeldi. Birçok hamile kadın sırf güzelliği anneme çeksin diye gelip izlerdi. Tatlı dili, hoş sohbeti, sevecen hâlleriyle de çoktan herkesin göz bebeği olmuştu bile.

Varlığımı fark edince ağırca doğruldu. Boşluğa düşen yazmasının ucunu tutup omzundan aşağı bıraktı aheste aheste. "Kara oğlum?" Her daim sevgi doluydu ve bizi de öyle yetiştirmişti. Gözleri titreye titreye, içi gide gide severdi bizleri. "Ziyarların kızı Berfin, sınava girmişti ne yapmış?" Gerçekten direkt böyle sormak zorunda mıydım? Hâlâ kaçak dövüş yapıyordum bu konuyla ilgili. Fakat gönlünü ufacık bir oğlan çocuğuyken ona vermiş biri olarak korkularımın olmasından daha normal ne olabilirdi ki?

"Cengiz demedi mi sana?" "Neyi?" Meraktan mıdır bilmem ama sesim istemsizce sert çıkmıştı. Konu o ve ona olan sevgim olunca kendimi yadırgadığım zamanlar oluyordu. En büyük çelişkim ve de çok sevdiğimdi. "Gidiyormuş buradan. Halasının yanında okuyacakmış. İngiltere onun için daha iyi olurmuş, öyle dediler. Herhâlde daha da fazla halası tek kalmasın diye." Kalakalmıştım. Ben zaten onun gerisinde hep kalakalmıştım. Zorlukla yutkundum. İçim buz tutmuş, tenim ise cayır cayır yanıyordu. Yine de yok olamıyordum. Öylece dikilmiş anneme bakıyordum. "İyi, gitsin bakalım." Ne söylemek için gelmiştim, ne söylemiştim. Bu da benim aşkımın hayatın uğursuzluğunda heba oluşuydu.

Kar Tanesi (Yeniden Yazılıyor)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang