19 - Kurtarıcıya Aşk

Začít od začátku
                                    

Genç kadın tek bir isim sordu. "Ronald mı?"

"Lanet olsun Belinda, ben ona çok bağlanmışım!" boğuk sesiyle isyan etmişti. Ona bu denli bağlandığını bilmiyordu. Sadece görmek istediğini sanmıştı. Fakat o adam içini öyle bir esir almıştı ki, farkettirmeden benliğine bürünmüştü.

"Yeni mi anladın?" şefkat gösteriyordu. Elleriyle, sesiyle, varlığıyla.

"Hep öne Blake'i attım. Hep onun yanında oldum, o olsun istedim. Onu sadece görmek istedim. Görmek isediğimi zannettim. Ama bugün..bugün.."

"Şştt ağlama.."

"Bir Fahişenin Aşkı olabilir mi Belinda? Bir fahişe aşık olabilir mi?"

"Neden olmasın, bir Fahişenin Aşkı neden olmasın?" pekala olabilirdi. Her kadın sevip aşık olabilirdi. Onlarında kalbi vardı. Belki bedenleri kirliydi ama kalpleri herkesten daha temizdi.

"Bizim bedenimiz kirli Belinda..biz o masum aşkı taşıyamayız ki..bizim bedenimiz kaldıramaz!"

"Bedenimiz kirli ama kalbimiz temiz. Biz kalbimizi bedenler altına yatırmadık ki!"

"Ne yapacağım ben şimdi? O adamı nasıl sileceğim. O bir fahişeyi istemez ki, kabul etmez. Bana karşılık vermez, beni sevmez, beni istemez. İstemez Belinda, kirli bedeni kabul etmez. Kalbi de kirli der. Beni öylece bırakıp gitti."

"Sen gururlu bir kadınsın. Gideceksin sevdiğini söyleyeceksin. Gelirse gelir.."

"Hayır ben bunu yapmam. Asıl o zaman gurursuz bir kadın olurum. Beni reddeder, istemez."

Evli bir adamdı Ronald Rawson. Megan gibi bir kadına sahipti. O kadın asla bırakmazdı onu. Fakat Aury gidip söylerse bir kaybı olmazdı. Belki kazanırdı. Ronald'ın da duygularını fark etmişti. Oda boş değildi. Zaten evlilikleri bitmişti. Ronald karısını sevmiyordu artık, aralarında ki aşk bitmişti. Belki Aury'i kabul ederdi.

"Ya sevdiği varsa?" diye sordu. O kadını hatırladı bir an. O kızıl saçlı güzel kadını. Arabada görmüştü, sonra bara gelmişlerdi. Ceza aldığı günlerde o gelmişti. Belki de o kadın sevgilisiydi.

Belinda durakladı. Sevdiği kendisiydi, Aury idi. Lakin karısı vardı. Ölmüş aşklarıyla bir hayat süründüren karısı.

"Umudum yok Belinda. İstemez beni, biliyorum." Omuz silkti. Ağlamayı bırakmıştı. Belinda gözlerinden akan yaşları sildi. Bir daha ağlasın istemiyordu.

"Ben onun sadece gecelik ilişkisiyim. Yapamam, bir şey söyleyemem. Bugün beni orada bırakıp gitti. Sadece gülümsedi. Arabadan inmedi."

Saçlarını geriye itti, saçlarına bir öpücük bıraktı. Gözlerinde kararlı bir ifade vardı. "Sen ağlamayacaksın. Korkmayacaksın asla. Sen Aury'sin, cesaretine hep hayran kaldığım, imrendiğim, takdir ettiğim. Böyle yelkenleri indiremezsin. Ronald Rawson'a git."

"Kabul etmezse.."

"Seni buradan kurtaracak tek kişi o!"

Aury duraksadı. Onu kurtarabilirdi. Bunu hep düşünmüştü. Kurtuluş anahtarını hep bu adam olarak görmüştü. Lakin o anahtar kalbinin kapılarını açmıştı önce.

"Beni kurtarması için ona mı gideceğim Belinda?"

"Hem kalbin için, hem kurtuluşun için ona gideceksin. Sakın korkma, telaşlanma, geri çekilme. Sen geri çekildikçe, o gider. O yüzden en yakın zaman da, ona git!"

Kararsızdı. Hatta gitmek saçma geliyordu. Korkusu vardı reddedilecek diye. "Korkuyorum.." gözleri dolmuştu yine.

"Onu seviyor musun?"

KADINLAR MÜZESİKde žijí příběhy. Začni objevovat