10.BÖLÜM "MASKELİ BALO"

Comenzar desde el principio
                                    

Elini omzuma yerleştirerek gözlerime baktığında diğer eli yorganı bulmuştu. Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini başka bir tarafa çevirdiğinde kendini zor tuttuğu her halinden belli oluyordu. Anlamıştım, tıpkı onun da beni anladığı gibi. Beni yalnız bırakmak istemiyordu. Gözlerini başka bir tarafa, benden uzağa çekerek güçleniyordu.

"İyi geceler, İris." Dişlerinin arasından tısladıktan sonra yorganı üzerime çekip odayı terk ettiğinde tavana bakarak gözlerimi yumdum. Yanımda kalmasa bile, az önceki direnişi benim için büyük bir anlam taşıyordu.

Gözlerimi açarak etrafa bakındığımda orta boyutta bir odayla karşılaştım. Sadeydi, anlatabileceğim bir özelliği yoktu. Kabusumdakinden çok uzaktaydı... Yorganı çeneme kadar çekip cenin pozisyonunu aldıktan sonra lambadan çıkan loş ışıktan rahatsız olmamaya çalışarak gözlerimi kapatıp korkularımı kilitledim.

***

Karnımda hissettiğim açlık hissi ile gözlerimi araladığımda tüm gün boyunca bir şey yememekle beraber, içmediğimi de hatırlayarak yataktan kalktım. Birkaç paytak adım daha attıktan sonra odadan çıktığımda loş ışıkla etrafın aydınlık olduğunu gördüm. Mesih... Ben korkmayayım diye yapmıştı.

Dudaklarımın kenarları yukarıya doğru kıvrıldığında merdiven korkuluğuna tutundum. O an fark ettiğim şey ile gözlerim iricesine açıldığında ensemden aşağıya soğuk bir nefes inmişti sanki... Korku dolu bakışlarla basmakta olduğum basamağa dikkat ederek kafamı yavaş bir şekilde kaldırdığımda delicesine titriyordum. Kafamı kaldırarak yukarıya çıkan basamaklara baktım ve gözlerimi yumdum.

Kabusumdaki gibiydi, aynı yerdi! Duvarda bulunan oyuntuya kadar her şey aynıydı. Tek fark, şu an alt katta bulunuyordum, çıktığım yer üst kattı ve kâbus değildi. O anlar gerçekti! Alt dudağımı dişlerimin arasına aldıktan sonra sağ elimi kalbimin üzerine yerleştirerek ters dönüp yukarıya çıkan korkuluğu kavradığımda tüm bedenim yaprak misali titriyordu.

Korksam da nedenini öğrenecektim. Mesih bana yalan söylemişti, yalan da değildi, beni kandırmak istemişti. Yaşadığım kötü olayın kâbus eseri olduğunu söylemişti. Ama değildi, ben ne ara alt kata inmiştim. Beni neden kandırmıştı... Her şeyden önemlisi gördüğüm kişi Mesih değilse kimdi?

Ürkek adımlarım yavaş, yavaş basamaklara kondukça kalbim sızlamaya başlıyordu. İnkâr dahi edemeyeceğim bir korkunun girdabında saklanıyordum. Usul, usul ilerliyordum.

Atacağım basamak kalmadığında artık en üst kattaydım. Her şey ilk gördüğüm gibiydi, kilide basarak ışığı açtığımda lamba cızırdayarak aydınlanmıştı. Sertçe yutkunduktan sonra o kapıya doğru ilerledim. Odanın bildiğim gibi olmaması için içimden dualar ediyordum. Bir şekilde tutunmaya ihtiyacım vardı, oraya gerçekte girmediğime, kara gözleri gerçekte görmediğime inanmaya ihtiyacım vardı.

Kapıya doğru ilerledikten sonra önünde bekledim. Derin bir iç çekerek elimi kulpa uzattığımda tekrar terlemeye başlamıştım. Usulca kulpu kavradığımda boğazım kurumuştu, şah damarımın atışını hissediyordum.

Kolumda bir el hissettiğimde gözlerimi kapatarak dudaklarımın arasından keskin bir nefes bıraktım. Şimdi, şu an ruhumu teslim edebilirdim. Çığlık atmamak için dudaklarımı birbirine bastırdığımda beni tutan kişi kendine sertçe çektiğinde çenesine bakıyordum, Mesih olduğunu bilsem de gözlerinden korkuyordum.

Bu katta, tekrardan siyahlarını görmekten ölesiye korkuyordum.

"Elis..." Sesinden cesaret alıp bir iç çekerek gözlerimi araladığımda mavileri bana göre tüm evi aydınlatmıştı. O an, ruhumu aydınlatmıştı. Siyahları görmekten korkuyorken onu gördüğüme şükretmiştim.

ADALETSİZDonde viven las historias. Descúbrelo ahora