Bölüm 47

14.1K 332 22
                                    

Merhaba Herkese. Bugün benim doğum günüm ve benden size hediye olarak bölümü şimdi yayınladım. Medyada ki Abdullah ve Esra.Yorumlarınızı bekliyorum canlarım. Benim için önemli biliyorsunuz... 

Sevgilerimle...


          Sabah gözlerimi açtığım da gün ışığı sanki diken gibi batıyordu. Kesin gözlerim şişmişti. Kahretsin...Evet, Abdullah ile birlikte kalmıştık. Haaa durun bir dakika ayrı yataklarda uyuduk. Çünkü o yanımda değil, şu an yerde yatıyordu. Bu yatağa ne zaman ve nasıl geldiğimi hatırlamıyordum. Ama Abdullah'ın getirdiği kesindi. Kendisi için yere ince yorganı atıp, üzerinde pike ile yerde uyumuştu. Komidinin üzerinde ki telefonumu alıp saatine baktım. Saat 09:17'ydi. Abdullah işe neden gitmemişti ki? Yoksa geç mi kalmıştı? Ne geç kalması bugün hafta sonuydu. Offf sersem gibiydim. 

       Üzerimdeki yorganı kaldırıp, ayaklarımı yataktan dışarı çıkardım. Bu benim huyumdu. Önce ayaklarımı çıkartır evin sıcaklığını ölçerdim. Saçma değil mi? Ama olsun arada saçmalamak iyiydi. Gece son hatırladığım Abdullah'ın bana yaptığı tosttan sonra verdiği sakinleştiriciydi. Sanırım bu kadar rahat uyumamı o ilaç sağlamıştı.

        Yavaşça yatakta doğrulup, yerde yatan Abdullah'ı seyretmeye başladım. Kolunu yorgandan dışarı çıkartmış, diğer elini yastığın altına sokmuş sessizce uyuyordu. Çok severdim eskiden onu seyretmeyi. Şimdide benim içim de bir pişmanlık vardı ona yaptıklarımdan dolayı. Fatih konusunda ona bir çok kırıcı cümle sarf etmiştim, haklıydı her söylediğinde ama hak etmemişti söylediklerimi. Pişmandım gerçekten. Evimde yaşadığım sorunlar yüzünden başkasına ilgi duymuştum. Her insan ailesinde sorunlar kavgalar yaşardı ama bir başkasını düşünmek bana yakışmazdı. Evet zamanında o yapmıştı ama benim bu davranışı kendime yakıştırmam, kendime yaptığım bir saygısızlıktı.

          Yüzümü yıkadıktan sonra banyodan çıkıp mutfağa doğru ilerledim. Allahımmm bu ev ne haldeydi. Dün fark etmemiştim ama şu an baktığım da eski düzeninden eser kalmamıştı. Sanki Abdullah benden ayrıldıktan sonra eve bir zombi girmişti. Ocağın üzerindeki çaydanlığı sıcak suyla iyice yıkayıp temizledikten sonra, ateşe çayı koydum. Bitkindim... Dün yaşadığım o iğrenç olay aklıma geldikçe kasılıyordum, gözlerim doluyordu ve o pislikten nefret ediyordum. Suçluydum... Ona güvendiğim için suçluydum...

- Günaydın Esra sultan.

      Arkamı döndüğümde Abdullah mutfak masasına yaslanmış beni izliyordu. Gözlerimde ki yaşları gizlemek için yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirmiştim hemen. Abdullah anlamış olacaktı ki yanıma gelip kollarını boynuma dolamıştı bile.

- Hişşşştttt sakın ağlama meleğim. Ne olursa olsun Esra. Dünya bile dursa, hatta sen o adamla sevişmiş dahi olsan benim gözümde asla kirli değilsin. Benim bir sürü hatam oldu ve bu yaşananlar benim suçum. Sen benim en güzel yanımsın Esra. Ağlama nolur. 

        Yine hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. Kollarımı onun beline dolayıp;

- Özür dilerim. Defalarca, milyonlarca kez özür dilerim senden. Seni dinlemeliydim. Ona güvenmekle hata ettim. Ben de suçluyum. Özür dilerim.

    Abdullah yüzümü ellerinin arasına alıp alnını alnıma yasladı,

- İkimizde suçluyuz meleğim. Artık konu kapandı. Geri kalanları ben hallederim. Sen kendini topla bu bana yeter. Seni asla zorlamıyorum benimle barış diye ama kendini topla lütfen. Tek istediğim bu. 

İKİNCİ KADIN OLMAKWhere stories live. Discover now