1. Bölüm: "Kağıt Parçası"

55 0 0
                                    

Multimedya: Lana Del Rey - Carmen

İyi okumalar!

Boş bakışlar, genellikle soğuk bir maske takan, kızıl renkteki saçlarını çöl sıcaklığında bile toplamayan, asosyallik belirtileri gösteren, çoğunlukla kulaklığı kulağında olan kız. Bu bendim. Madison Roberts.

Ailemle iki yılda bir gittiğimiz tatillerden birini yapmaya gidiyorduk ve ben iki yılda bir tatile giden biri olarak hiç de heyecanlı değildim. Çocuklarını umursamayan anne ve baba, sürekli kız arkadaşıyla telefonda mesajlaşan sevgilisine çok bağlı bir ağabey ve asosyallik belirtileri gösteren soğuk kız. İşte tam olarak Roberts ailesi buydu.

Gözünü yoldan hiç ayırmayan babam nereye gittiğimizi söylememişti açıkçası merak ettiğim de söylenemezdi. Düz kızıl saçlarını boyun hizasında kestiren annem kafasını cama dayamış bir şekilde dışarıya boş gözlerle bakıyordu. Artık telefona bakmaktan gözlerinin bozulacağını düşündüğüm ağabeyim, yüzündeki aptal aşık gülümsemesiyle evden ayrıldığından bu yana mesajlaşıyordu. Ağabeyimin kız arkadaşıyla hiç tanışmamıştım ama kızları zor beğenen ağabeyimi düşünürsek bu kız manken kadar güzel olmalıydı.

Sessiz ve sıkıcı olan araba yolculuklarından birini yapıyorduk ve hepimizin ağzı hayali bir iple düğümlenmiş gibiydi. Arabanın içi insanı bunaltacak derecede sıcaktı ve ben camı açmaya tenezzül bile etmeyecektim. Dışarısının arabanın içinden daha sıcak ve bunaltıcı oluğunu adımı ezbere bildiğim kadar iyi biliyordum. Sıcaktan ve susuzluktan kupkuru olan ağzım buz gibi bir su içmek için dilenci gibi yalvarıyordu. Evden çıkmadan önce sırt çantama kattığım suların hepsi ılımış olmalıydı ve o ılık suyu içerek daha da fazla soğuk suya ihtiyaç duymaya niyetim yoktu. Telefonumun üzerine doladığım kulaklığı kulağıma taktım ve müzik listesini açarak en sevdiğim şarkıyı başlattım. Sabahın ilk saatlerinde adını bilmediğim tatil yerine gitmek için yola çıkmıştık ve gözlerim tatlı bir uyku çekemediği kapanıp duruyordu. Ortaokulda otobüsle geziye giderken uyuyakalmıştım ve sınıfımdakilerin ben uyurken kalemle yüzüme resim yapıp fotoğrafımı çekmelerinden sonra arabada uyuyamaz hale gelmiştim.

Sessizliğin baş gösterdiği araba yolculuğumuz büyük ve gösterişli bir otelin önüne gelmemizle son buldu. Arabadan hayran dolu bakışlarla inerken annemin ve babamın bu otelde kalmamıza yetecek parayı nereden bulduklarını düşünmeden edemiyordum. Hoş gözüken ve güzel kokan çiçeklerin arasındaki beyaz rengindeki masalarda oturan, havuzun içinde gülüşerek top oynayan insanlar, şeyzlonglarda müzik dinleyerek güneşlenerek insanlar, hepsi mutlu kelimesine yetmeyip dışına çıkıyorlardı. Mutlu kelimesi onlara yetmeyip dışarı çıkan insanların arasında ne mutlu ne de mutsuz, pek görünmeyen silik bir ayrıntı olarak görüyordum kendimi. Kollarımın çekmekte zorlandığı ağır valizim ile birlikte hala telefonunda mesajlaşan abim ve ilk defa mutlu gözüken anne ve babamla otelin büyük kapısından içeri girdik. Bana çok garip gelen aşırı mutlu gelen insanların arasından yürürken onlara garip bakışlar fırlatıyordum. Dünyada çok mutlu yaşayan, kusursuz bir hayatı olan bir kişinin nefes aldığına inanmıyordum. Dünya insanı mutsuz yapacak kadar acımasız gerçeklerle dolarken bir kişinin kusursuz ve mutlu bir hayat yaşaması imkansızın ta kendisiydi.

Annem, babam ve telefonunu elinden düşürmeyen ağabeyim resepsiyona doğru ilerlerken, ben otelin ortasında durmuş bir şekilde hayran gözlerle etrafıma bakıyordum. Otel modern bir şekilde dizayn edilse de eskileri andıran bir havası vardı. Bu yüzden odalarda kapı kartı yerine hala anahtar kullanıyorlardı. Belki de en çok da bundan hoşlanmıştım. Gereğinden fazla büyük otelin gereğinden fazla büyük avizesi gözlerimi alıyordu ve bakışlarımı avizeden ayırmakta zorluk çekiyordum.

BMI:ACIMASIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin